Mizahın izahı

Dün “Pis kokunun kaynağı; kokuşmuş siyaset…” başlığı ile yayınlanan ve mizahi bir üslupla kaleme aldığım yazımın, izahı hâsıl olmuştur.

Yeni Otogar’ın yerinin uygun olup olmadığı ile ilgili tartışmaların, bu saatten sonra bir anlamı yoktur.

Hani bir atasözümüz vardır, “Eşek yükünü devirttikten sonra yol gösteren çok olur” diye.

Gerçi yük devrilmeden önce söylenenler de hep kulak ardı edilmiştir.

Fakat her şeye rağmen bu garaj yapılmış ve hizmet vermeye de başlamıştır.

Otobüslerin fazladan 7-8 kilometre yapacağı, halkın ulaşımının zor ve daha maliyetli olacağı, Muğla Yolu’nda trafik yoğunluğunun artacağı, o arterde oluşacak rant nedeniyle tarım arazilerinin mahvolacağı ve benzer eleştirilerin hepsi doğrudur.

Otogar’ın önünde karayolunda yapılan düzenlemede, bu güzergahta yaşanacak trafik yoğunluğu tam olarak hesap edilememiş olacak ki, sinyalizasyona bile gerek duyulmamıştır.

Allah korusun, akşam sabah o bölgeden ciddi bir kaza haberi gelirse de kimse şaşırmasın.

Belki yaşanmasını istemediğimiz öyle bir felaketten sonra karayolu yine delik deşik edilerek, Otogar’ın önüne ve Ovaeğmir Kavşağı’na sinyalizasyon sistemi takılacaktır.

Otogar ile ilgili şehircilik, mimari ve mühendislik boyutundaki haklı eleştiri ve tepkiler bir yana, orada insani bir sıkıntı yaşanmaktadır.

Anemon Otel’den Büyük Menderes Nehri’ne kadar olan bölümde biz Aydınlıları yıllardır rahatsız eden ve şimdilerde de garajımızı kullanan yabancılara karşı bize mahcubiyet yaşatacak pis ve ağır bir koku vardır.

Aydın Belediyesi bölgedeki pis kokunun DSİ’den kaynaklandığını öne sürmekte, DSİ ve Sulama Birliği ise bunu yalanlamaktadır.

Yeni Otogar’ı yerinden söküp otoban girişine getiremeyeceğimize göre, yapmamız gereken o bölgedeki kokuyu bir an önce sona erdirmektir.

Topu ona buna atmadan, yerliye yabancıya daha fazla bok kokusu solutmadan, samimice ve el birliği ile bu sorun çözülmelidir.

Fakat Aydın’daki bu kokuşmuş siyaset ve yönetim anlayışıyla, bunun sağlanması da mümkün görünmüyor.

Bilmem izah edebildim mi…