Aydın, güzel bir şehirdir.
Öyle güzeldir ki;
Adamı bozmayan bir şehirdir.
İçinde bozukluk olanı, alıp bir kenara koyan şehirdir.
Tarih boyunca hep öyle olmuştur.
Öyle olmaya da devam edecek…
Aydın, aynı zamanda tahammüllü bir şehirdir.
Adamı hemen harcamaz.
Önce bir bakar, adam mı diye.
Belki adamlaşır diye de bekler bir süre.
Sonra, kaçınılmaz son…
Ağzınla kuş tutsan da yaranamazsın artık, bir kere düşmüşsen Aydın’ın gözünden.
Pişmanlıklar fayda etmez.
Yalvarsan da, yakarsan da, beyhudedir artık…
Aydın, ihaneti sevmez.
Aydın, hain barındırmaz.
Buna yelteneni de bir süre izler, sonra defterini dürer.
Sizin okuduğunuz kitaplar bunu yazmaz…
Aydın’da olduğu hatta Aydınlı olduğu halde, Aydın’ın bu tür kendine has özelliklerini bilmeyen, bu coğrafyanın bahşettiği sarhoşluğu kendi meziyeti sanan o kadar çok budala vardır ki…
Bir o dala konarlar, bir bu dala.
Sonra tarihin çöplüğüne…
Aydın’a ettikleri kötülüklerin unutulacağını sanan, aslında bir tuvalet kağıdından farkı olmayan o budalalar, Aydın’ı yönetmeye de kalkarlar.
Yıllardır silerek büyüttükleri k*çın, kendilerini de büyüteceğini sanırlar.
Sonra bir sifonla, hooop kanalizasyona...
Kanalizasyona da kaçsalar, arıtılmadan Büyük Menderes’e de ulaşsalar, bu memlekete ettikleri kötülüğün, hainliğin hesabını sormadan, Aydın onları rahat bırakmaz.
Yarın Aydın’ın toprakları da…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.