Geçen gün bizim sokakta, 30 Mart öncesini andıran gürültüler yükseldi.
Korna sesleri, davul zurna seslerine karışıyordu.
Balkona çıktım.
Uzun bir araç konvoyu vardı.
En önde de, at üstünde sevimli bir sünnet çocuğu…
Belki vücudundan küçük bir parça kaybetmişti, ama bunun için bile uğruna düğün ve şenlikler yapılıyor olmasının şaşkınlığı ile etrafa samimi gülücükler saçıyordu.
Keyfine diyecek yoktu sünnet çocuğunun.
Belki ertesi gün gazetelere manşet bile olacaktı.
“Erkekliğe adım attı” diye yazacaktı, bizim Osman.
30 Mart öncesi atıp tutan ve gazetelere manşet olanlardan ne kalır yani vardı ki, sünnet çocuğunun?
“Erkek” oluyordu…
Daha ne olsun?
O sünnet çocuğu, hiçbir vaatte bulunmasa bile, erkekliğe ilk adımı attı diye kendisi için düğün yapan ailesinin beklentilerini günü geldikçe yerine getirecekti.
Okulunu bitirecek.
İş güç sahibi olacak.
Sevdiği kızla yuva kuracak.
“Adam” olacaktı…
Peki 30 Mart öncesi bir sürü vaatte bulunanlar;
Siz ne yapıyorsunuz ve ne yapacaksınız?
O sünnet çocuğu kadar “erkek” olabilecek misiniz?
Yoksa yine işinize geldiği gibi at oynatmaya ve vaat ettiklerinizi yapmak yerine mazeret üretmeye devam mı edeceksiniz?
Kaldı şurada 4 yıl, 9 ayınız.
Sünnetçiden kaçış yok…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.