Madran Canavarını duydunuz mu bilmiyorum.
DENGE’nin haberlerini takip ediyorsanız, mutlaka rastlamışsınızdır.
Üç gündür, bu canavarla ilgili haberler veriyoruz.
Önce Yenipazar ve Bozdoğan’ın dağ köylerinde görüldü.
Dün de, Çine’nin ilçe merkezine yakın köylerinden Karahayıt’ta…
Bazıları “Aydın’da köy kalmadı ki” diyebileceğinden, “kırsal mahalle” olarak da telaffuz etmiş olayım.
Madran Canavarı, bir kurt.
Bizim yörede kurtlara ‘canavar’ denir.
Kurdu, tilkiyle ve çakalla karıştırmayacak kadar köy ve dağ hatta Madran kökenliyiz çok şükür.
Aydın’ın insanı, hele ki Madran Dağını paylaşan Bozdoğan, Çine ve Yenipazar’ın insanları yıllardır, asırlardır yaban hayatıyla barışık yaşar.
Kümesinden tavuklarını çalan tilkiye bile “Ahmet efendi yine bizim tavukları götürmüş. Helali hoş olsun” der geçer.
Özellikle ezan vakti karşı dağdan uluyan çakallara, “onlar bile zikrediyorlar” diye şükreder.
Madran’da ve eteklerindeki dağlarda, bizim çocukluğumuzdaki keklik sesleri artık duyulmuyor.
Epey zamandır canavar da görülmezdi.
Fakat şimdi birden ortaya çıkıverdi.
Koyunları, keçileri, buzağıları hatta büyük sığırları da parçalayıp telef ettiği konuşulur oldu.
Mal canın yongasıdır.
Haliyle malları zarar gören köylüler, bu duruma isyan etti.
Hele ki yaklaşan Kurban Bayramı öncesi özenle beslenen kurbanlıklarının Madran Canavarı tarafından telef edilmesi, canlarını epeyce sıktı.
Bu kurtların Madran Dağı’na Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü tarafından bırakıldığını, beslendiğini ve şimdi kendi ellerimizle büyüttüğümüz canavarın tehdidi altında olduğumuzu söyledi.
Çine Avcılar Derneği Başkanı, bu yırtıcı hayvanın koruma altındaki türler arasında ve avlanmasının yasak olduğunu açıkladı.
Sizin anlayacağınız, Aydınlılar bir anda efsaneleşen, bir dağda bir ovada gözüken Madran Canavarını konuşmaya devam ediyor.
Gelinen noktada insan sormadan edemiyor, peki bu Madran Canavarı niye 31 Mart’tan sonra görülmeye, sağa sola saldırmaya başladı?
Madran Canavarı kendince, “Sizin kararınız ne olursa olsun ben bu alemi kurnaz tilkilere, açgözlü çakallara yem etmem” mi demeye çalışıyor?
Hem Madran Canavarının vermeye çalıştığı mesajları anlamaya, hem de onunla ilgili atılacak adımları merakla takip ediyoruz.
Söz Madran Canavarı ve Madran Dağı’ndan açılmışken;
Geçtiğimiz hafta sonu tanıştığım, Bursalı ama uzun yıllardır Almanya’da yaşayan, Adnan Menderes Havalimanı’ndan Datça’ya giderken ya da dönerken taksicisine mutlaka Çine’nin içinde tur attıran, 70’li yaşlardaki Çine aşığı bir hanımefendiden bahsetmeden geçemeyeceğim.
Bu ablamız diyor ki, “Çine, 20 yıl sonra bu bölgenin en önemli yerleşim merkezi olacak. Konumu, doğası, bitki örtüsü ve verimli topraklarıyla, cennetten bir köşe. Öyle bir gün gelecek ki, Madran Suyu alkollü içeceklerden bile daha kıymetli ve değerli olacak.”
O halde, gayrimeşrubat şişeleriyle Madran’a canavar avına çıkacaklara şimdiden tavsiyemiz; bırakın o şişeleri, avuçlarınızla kana kana Madran suyu için. Ab-ı hayat gibi…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.