Elbette var.
Efeler'de, Hükümet Bulvarı’nda.
Aydın Valiliği’ne varmadan önce, sağ tarafta.
İçinde yargıçlar, savcılar, idari personel, icra daireleri, duruşma salonları, baro, avukatlar, hatta PTT şubesi bile var.
İç içe geçmiş iki binadan oluşuyor.
Mevcut bina yetersiz kalınca, Hüseyin Aksu’nun belediye başkanlığı döneminde otoparkıyla birlikte yapılan binaya da eklenmişti.
İdare Mahkemesi bile var.
Var olmasına var da, her ne hikmetse son iki üç yıldır Aydın’daki bütün suçları başka illerin savcıları soruşturup, suçluları başka illerin savcılıkları ve polisleri topluyor.
Daha dün, İçişleri Bakanlığı’nın 28 ilde 20 ayrı suç örgütüne ve 235 kişiye yönelik ‘çekirge’ operasyonu da bu şekildeydi.
Aydın’da da nitelikli dolandırıcılık suçu işleyenler ve PCR testi usulsüzlüğüne adı karışanlar, başka illerin savcılıklarınca toplanıp götürüldü.
Hemen her gün başka iller merkezli operasyonlarda, Aydın’dan suçlu toplanıyor.
İzmir merkezli suç örgütü operasyonunda, Aydın’dan 4 kişi alınıp götürülüyor.
İyi de, siz hiç son zamanlarda duydunuz mu, “Aydın merkezli operasyonda şu kadar kişi gözaltına alındı” diye.
Ben gazetecilik ve habercilik yapan biri olarak, son iki üç yılda birkaç FETÖ dosyası dışında, Aydın merkezli hiçbir operasyona şahit olmadım.
Bu suçlular Aydın’dan toplanıyorsa, haliyle suç mahalli de Aydın’dır. Yani, Aydın’da işledikleri ya da işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili gözaltına alınıyorlardır.
İzmir’deki, Ankara’daki, İstanbul’daki hatta Nevşehir’deki savcılar bile Aydın’dan suçlu toplayıp, hakim karşısına çıkarıyorsa, Aydın’daki savcıların bu suç ve suçlulardan hiç mi haberi olmuyor?
Maksadım savcılarımızı, yargıçlarımızı, hukukçularımızı töhmet altında bırakmak değil ama bir zamanlar Türkiye’nin en gözde adliyelerinden olan Aydın Adliyesi var mı, yok mu diye insan kaygılanmadan da edemiyor.
Belki bu suç ve suçlarla ilgili ihbarlar diğer illerin adliyelerine, polislerine yapılıyor ki, Aydın merkezli operasyonlara pek şahit olamıyoruz.
Belki de bizim savcılarımız ‘yerimiz dar’ deyip, bazı ihbarları önemsemiyor, günlük rutin işlerle oyalanıyor.
Polis adliye muhabirliği de yapmış biri olarak, geçmişte Aydın’ın çok sayıda marka davaya da ev sahipliği yaptığını biliyorum.
Tek Ağır Ceza Mahkemesi’nin olduğu dönemde, Ağır Ceza Reisi Turgut Yıldırım’ın aldığı kararları, Başsavcı Emin Özler’in uygulamalarını daha dün gibi hatırlıyorum.
Sadece Adliye’mizin değil, polis ve jandarmamızın ne kadar önemli ve başarılı operasyonlara imza atığını biliyorum.
Peki ne oldu da, Aydın Adliyesi ekseriyetle başka illerdeki adliyelerin talimatlarının gereğini yerine getiren bir yargı şubesi görüntüsüne büründü?
Bunların birçok sebebi olabilir.
Özellikle de 15 Temmuz sonrası birçok iş ve işlemin, Aydın Adliyesi’nde hala 15 Temmuz öncesi alışkanlıklarıyla sürdürüldüğü algısı hiç hoş değil.
Aydın’ın bir adalet sarayına çok acil ihtiyacı var.
Fakat bundan daha önemlisi Aydın’ın adalete, Aydınlının da kendi adliyesinin varlığını hissetmesine ihtiyacı var.
Yeni Cumhuriyet Başsavcımızın ve yeni atanan yargı mensuplarımızın da, bunu kısa sürede sağlayacaklarından şüphe duymuyoruz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.