Birkaç gün önce Karabük Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Karaaslan abim telefonla arayarak, Karabük’te demir çelik sektöründe faaliyet gösteren ağır sanayi fabrikalarının baca tozundaki çinko metalini tekrar kazanmak üzere üretim yapan bir fabrikada çalışan Aydınlı Osman Okuroğlu’nun vefat ettiğini, ölümünün şüpheli bulunduğunu söyledi.
Atilla Başkan, yapılan otopside cesetten alınan parçanın Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini, sonucunun alınmasının yaklaşık iki ay sürebileceğini, muhtemelen çinko zehirlenmesi sonucu gerçekleşen bu ölüm olayının gizlenmesi için Okuroğlu’nun ailesine, fabrika çalışanlarına ve hatta Karabüklü gazetecilere baskı yapıldığını ve çeşitli tekliflerde bulunulduğunu ifade etti.
13 yaşında bir kızı olan Okuroğlu’nun cenazesi, o gün Aydın’a geliyordu.
Fakat hangi ilçede defnedileceği belli değildi.
Araştırmalarımız sonucunda, ailesine ve Söke’nin Yenidoğan Mahallesi’nde defnedileceği bilgisine ulaştık.
Ailesinin arkadaşlarımıza verdiği bilgi, Osman Okuroğlu’nun kalp krizi sonucun öldüğü yönündeydi.
Fakat iddiaya göre Okuroğlu, aynı fabrikada çalışan 140’a yakın arkadaşı ile birlikte çinko zehirlenmesi şüphesiyle Ankara’ya sevk edilmiş, birkaç ay Ankara’da tedavi görmüş, ölümünden bir süre önce de Karabük’e dönerek, Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavisi sürerken vefat etmişti.
Olayın bir dramatik yönü de, Osman Okuroğlu’nun vefat ettiği gün, eşi Yüksel hanımın ikinci kızlarını dünyaya getirmesiydi.
Ailesi ‘kalp krizi sonucu öldü’ dese de, tüm bu bilgiler ışığında konuyu sıradan bir haber gibi geçiştiremezdik. Karabük’e sirayet eden kara el, belli ki Söke’ye kadar uzanmıştı.
Tabi ki tüm gerçekler Adli Tıp raporu ve hukuki süreçle ortaya çıkacaktır.
Konuyla ilgili Karabük Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Karaaslan ile aynı hassasiyeti taşıdığım ve benzer durumların Aydın’daki madenlerde de yaşandığını bildiğim için, olayın iç yüzünü sizlerle paylaşmak istedim.
İstedim ki, başka Osmanlar ölmesin.
İstedim ki, gözüne para hırsı bürümüşler, başka Osmanlara kıymasın.
Zaten aşağıdaki Denizli / Tavas yöresine ait türkünün sözleri, ikinci çocuğunun dünyaya geldiği gün hayata veda eden Sökeli Osman Okuroğlu’nun yaşadıklarını özetlemeye fazlasıyla yetiyor;
“Osmanımın mendili saman sarısı
Osmanıma gıydılar gece yarısı
Osmanıma gıyanlar kahpe idi hepisi
Osmanım Osmanım zeybek Osmanım
Osmanıma kıyanlar olsun düşmanım…”
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.