Ülkemizde son dönemlerde siyasi seçimler, sonuçları önceden belli olduğu için eskisi kadar heyecan vermiyor.
Bu nedenle halkın ve özellikle gençlerin siyasete olan ilgisi, her geçen gün azalıyor.
Rant hesabı ve kartvizit merakı olanların dışında, siyasetle çok fazla ilgilenen yok.
Aslında doğrusu da bu.
Siyaset, seçimden seçime konuşulmalı.
Sair zamanlarda, vesair boyutlarıyla kamuoyu meşgul edilmemeli.
Siyasi seçimlerle ilgili heyecanını yitiren toplumun bazı kesimleri, bu ihtiyaçlarını seçmeni olmadıkları, yani üzerlerine vazife olmayan bazı seçimlerle ilgili gelişmeleri takip ederek, hatta müdahil olarak gidermeye çalışıyor.
Hal böyle olunca da, siyaset dışı bu seçimler daha çekişmeli ve heyecanlı hale geliyor.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde önümüzdeki ay gerçekleştirilecek rektör seçimleri de bunlardan biri.
Üniversitemizin 22 yıllık tarihinde, ilk kez 10’dan fazla rektör adayı yarışıyor.
700’e yakın akademik personelin oy kullanacağı ve birbirinden değerli hocaların yarıştığı bu seçimi ‘ocular’ ve ‘bucular’ yarışına çevirme gayretleri, ne ADÜ’ye ne de Aydın’a bir şey kazandırmaz.
Aydınlılar olarak oy kullanma hakkımız olmayan bu seçimde aday olanları sorgulama ve ‘bize ne vaat ediyorsunuz?’ deme imkanına da sahip değiliz.
Çine’de bir fakülte bile yokken Söke’ye fakülte üstüne fakülte yağdıran mevcut rektörü belki eleştirebiliriz, fakat bunun için önce Çine’yi yönetenleri eleştirmek gerekir ki, rektör beye ve Söke’yi yönetenlere haksızlık olmasın.
Velhasıl, bu seçimlerle ilgili sadece temennide bulunabiliriz.
Kim seçilirse seçilsin ve kim atanırsa atansın, Aydın’daki işletmelerin AR-GE bölümlerini diğer şehirlerdeki üniversitelere muhtaç etmesin.
Bu seçimi, bu şehre tepeden bakmayacak, ADÜ’yü Aydın’ın ekonomik ve sosyal hayatına da önemli katkılar sunan, Aydın halkıyla iç içe olan bir eğitim kurumu haline getirebilecek olanlar kazansın.
Dolayısıyla Aydın kazansın…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.