30 Mart öncesi, siyasette ‘bağlama’ dönemiydi.
Yani, seçmeni etkilemek için her yol kullanıldı.
Çarşı pazar gezildi.
Eller öpüldü.
Düğünlerde zeybekler oynandı.
Cenaze törenlerinde en ön safta yer tutuldu.
Konserler düzenlendi.
Havai fişekler patlatıldı.
Hangi kaynakla yapılacağı belli olmayan projeler anlatıldı.
Bol keseden atıldı.
Umut dağıtıldı.
Seçmen kitlesinin çoğunluğunu etkilemeyi ve kendisine bağlamayı başaranlar, sandıktan zaferle çıktı.
30 Mart muzafferleri, bugünlerde bir araya gelerek, Aydın’ın ve ilçelerinin geleceğini şekillendirmeye çalışıyor.
Seçim öncesindeki hayal dünyalarından kurtulup, gerçeklerle yüz yüze geldiler.
Önümüzdeki günlerde, Aydın Büyükşehir Belediyesi ve Meclisi de dahil, tüm belediye meclis ve yönetimlerinde ‘ağlama’ dönemine tanıklık edeceğiz.
İktidar suçlanacak.
Valilik suçlanacak.
Kapatılan belde belediyelerinin borçları mazeret gösterilecek.
Sözün kısası, sandıktan sonra oynamaya gönlü olmayan gelinler için yer daralacak da daralacak.
Mazeret yerine hizmet üretenleri, baş tacı edeceğiz.
30 Mart’tan önce bağlayıp, sonrasında ağlayanlara ise Özay Gönlüm’ün şu sözleriyle sesleneceğiz;
Elindedir bağlama,
Kara gözlüm ağlama.
O günkü sözlerimi,
Cavır annene söyleme…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.