Eyyiz gaççım, sen nahasın?
Gızanna naha?
Olanı evedin mi?
Gızı çıkadın mı?
Otu accık soluklan bi.
Hem ge barba ot govuması yiyelim.
Yoğuda bandıra bandıra..
İrahmetli buban da pek sevedin...
Bekmez de gatıkkesinne mi gızanna?
Ekmek de ıscak bak.
Daha sabelen ettile…
Bön dağı gitmedik.
Have aldandık.
Saten bu sene setinin pek dadı yok.
Sovuk vudu.
Özgernen ne vasa dibini dökülüvedi.
Cızma bilen edimedik.
Toplusan gutamıyo.
Ben de bızaları gatıvedim setinniğe.
Sığılarıda parı yetirimiyon saten.
Baharın hepsini saten diyon…
Yukarıda yazdıklarım, Dr. Altuğ Karaköse’nin Denge’deki dünkü yazısına özendiğimden değil.
Bizim sıhhi tesisatçı yazarımız ile aralarında oluşan husumete müdahale edecek de değilim.
Bugünlerden 7 Haziran seçimlerine kadar Aydın’ın kırsal bölgelerine oy istemeye gidecek siyasetçilerin karşılaşacakları tavır ve diyaloglar, genellikle yukarıdaki gibi olacak.
Memlekette taş taş üstüne koymamış olanlar bile, kapısını çaldıkları Aydın’ın yerli insanları tarafından yine baş tacı edilecek.
Oy vermeyecek olsalar bile sofralarını, sırlarını sizinle paylaşacaklar.
Onlara “Nerdesin aşkım?” derseniz, “Hadi ordan şaşkın!” der.
Ama “Nahasın baken?” dedin mi, oyunu da alırsın, ağzındaki lokmayı da.
O sofralara oturmayı hak edenler, buyusun gesin.
Hak etmeyenler kapılarını çalmasa, yalancıktan “Nahasın baken?” demese de olur.
“Nahasın baken?” naha denir bilmeyenler ise Çine Belediye Başkan Yardımcısı Timuçin Karabulut’tan öğrensin…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.