“Tercihli ve daraltılmış bölge seçim sistemi hayal ederken ‘Anadolu Milletvekilliği’ de nereden çıktı?” diyebilirsiniz.
Ülkemizin siyasi seçim sisteminde böyle bir unvan da yok zaten.
Fakat Anadolu’daki gazetelerin sahiplerinin temsilcilerinin, yani bir nevi milletvekillerinin belirlendiği, her iki yılda tekrarlanan bir seçim var.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Aydın’daki gazete sahibi arkadaşlarımız ve katılamayanların temsilcileri ile Ankara’ya giderek, Anadolu basınını Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nda iki yıl boyunca temsil edecek vekillerimizi seçtik.
Anadolu’nun dört bir yanından gelen 600’e yakın meslektaşımız, ezici bir çoğunlukla Konya’dan Mustafa Arslan, Bursa’dan Nuri Kolaylı ve Çorum’dan Şevket Erzen’i, yeniden Anadolu basınının milletvekili yaptı.
Mevzuat gereği Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nce her iki yılda bir gerçekleştirilen, Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nda görev alacak temsilcilerin belirlendiği bu seçim, hem seçenler ve hem de seçilenler için kolay değildir.
Ülkenin en az üçte birinin kar altında olduğu bir mevsimde tercihlerine başvurmak üzere Anadolu’daki gazete sahiplerini Ankara’da toplamak yerine; elektronik oylama yöntemi geliştirilebilir, 7 coğrafi bölgede veya Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün şube müdürlüklerinin olduğu illerde sandıklar kurulabilir. Böylelikle hem daha geniş katılımlı ve hem de meslektaşlarımızın çok fazla zaman kaybı yaşamadığı bir seçim yapılabilir.
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, bu seçimlerde adeta Yüksek Seçim Kurulu’nun görev ve sorumluluğunu üstleniyor. Kendi envanterindeki Anadolu’da faal durumda olan gazetelerin sahiplerinden seçmen listesi oluşturup ilan ediyor, itiraz süresi de verip listeyi kesinleştiriyor.
Gazete sahipleri bu seçimde bizzat veya Basın Kartı sahibi ya da basın iş kolunda çalışan kişilere vekalet vererek oy kullanabiliyor. Bizim YSK’mız seçimlerde sahtekarlık olmasın diye, gazete sahiplerine imza karşılığı teslim edilen mektuplar gönderip bu evraktaki formun seçime katılım şeklinin bizzat mı ya da vekaleten mi olacağı, vekaleten kimin oy kullanacağı gibi bilgilerin de doldurularak belirtilen sürede geri gönderilmesini istiyor ve böylelikle hazirun listesi oluşturuluyor. Hatta kurum vekaleten oy kullanacağı ve basın iş kolunda çalıştığı bildirilenlerle ilgili SGK incelemesi bile yapıyor.
Adaylar için de benzer süreç uygulanıyor. Talepler alınıp ilan ediliyor, itiraz süresi sonrası adaylar kesinleştiriliyor. Alfabetik sıraya göre oy pusulaları hazırlanıyor. Seçimler de YSK’nın gerçekleştirdiği seçimler kadar yüksek güvenlik ve ciddiyetle gerçekleştiriliyor.
Hal böyle iken ve bu seçimlerde aday olduklarını belirtip oy pusulasında isimleri yer aldığı halde bazı mızıkçı soytarıların son dakikada “ben oynamıyorum” demesi, bununla da kalmayıp böylesine ciddiyetle gerçekleştirilen bir seçimi şaibeli gibi gösterme gayretleri, bugüne kadar alışagelmiş oldukları düzenin en kısa sürede tümüyle yıkılacağının da habercisidir.
Anadolu basını, 31 Ocak 2015 Cumartesi günü Ankara’da milletvekillerini belirlemekle kalmamış, meslektaşlarımıza ve mesleğimizle ilgili tüm kurum ve kuruluşlara tarihi bir mesaj vermiştir. Anadolu basınının bugüne kadar sömürülen hakları, Mustafa Arslan ve arkadaşlarının son dönemlerde verdikleri mücadelelerle bir nebze geri alınmıştır. Fakat bu mücadele Anadolu’nun hakları tümüyle iade edilene dek her platforma sürecektir. Mızıkçı soytarılar istese de istemese de bu süreç Anadolu milletvekillerimiz sayesinde, Anadolu basınının lehine sonuçlanacaktır.
Hafta sonu Ankara’da yapılan seçimin adil olmayan iki yönü vardır. Bu davaya gönül vermiş insanlar aylarca Anadolu’yu karış karış gezip her düşünce ve fikirden meslektaşlarımızla kucaklaşmış ve onların dertlerini dinleyip çözüm üretmeye çalışmış, onlarsa kendi siyasi hayallerini gerçekleştirebilmek için Kuşadası’nda, Didim’de artık bu mesleğe verebilecek çok bir şeyi kalmayan sabit düşünceli abilerinin kuyruğunda gezip, Ağustos böceği gibi günlerini gün etmiştir.
Adil olmayan diğer yönü ise seçim süreci başladığında onlar İzmit’te pişmaniye yiyip İzmir’de viskilerini yudumlayarak önceki seçimlerdeki gibi uyduruk evraklarla günü kurtaracaklarını düşünürken, bu hareketin cefakar isimleri Anadolu’yu tekrar karış karış gezerek meslektaşlarımızın evraklarının Ankara’ya zamanında ulaşması için canla başla çalışmışlardır. Bu süreçte Sefa Özdemir abimizin çektiği cefanın 10’da birini çekselerdi, eminim ki Çipras’tan sığınma talep ederlerdi.
Netice itibariyle Ağustos böcekleri ve mızıkçı soytarılar hafta sonu Ankara’da sağlam bir ‘Anadolu tokadı’ yedi.
Bu seçimden zaferle çıkan yol arkadaşlarımıza ve Aydın’dan tercihlerini ‘Basının Anadolu Kaplanları’ndan yana kullanan tüm dostlarımıza teşekkür eder, ‘Anadolu Milletvekilleri’mize ve Anadolu basınımıza başarılar dilerim.
2017’de bu mızıkçı soytarıların aday olma cesareti dahi gösteremeyeceği daha güçlü ‘Anadolu Basını’ için, şimdi çalışma zamanı…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.