Gazetecilerin, adliyelere fotoğraf makinesi ve kameralarla girmeleri daha önce yasaklanmıştı.
Duruşmaları izleyip, çizdirdikleri hayali resimlerle mahkeme haberleri yapıyorlardı.
Bu yasak, gazetecilerin resim yeteneğini geliştirmişti.
Meslektaşlarımız, şimdi yeni bir yasakla karşı karşıya.
Artık bundan böyle Emniyet Müdürlüklerine ve bağlı birimlerine giremeyeceğiz.
Mahalle karakolumuzda görev yapan, mesai arkadaşı olarak gördüğümüz polis dostlarımızı ziyaret edip, onlarla çay kahve içemeyeceğiz.
Niye mi?
Ayakta uyuyan bir Bakan, oğlunun gözaltına alındığını televizyonlardan, internet sitelerinden ve gazetelerden öğrendi diye.
Gazeteciler olmasaydı, belki o Bakan oğlunun gözaltına alındığını bile öğrenemeyecekti.
Çok şükür ki, bu ülkede gazeteler ve gazeteciler var.
Birileri istese de, istemese de onlar var olmaya devam edecek.
Onlar istiyor ya da istemiyor diye değil, halk istediği için ve halk adına…
Gazetecilere getirilen Emniyet yasağı, gazetecilerin yeteneğini test etmekten öteye geçemeyecektir.
Halkımızın bile artık gazetecilerden çok gazetecilik yaptığı bir dönemde getirilen böyle bir yasak, gazetecilerin gizli yeteneklerini keşfetmelerine büyük katkı sağlayacaktır.
Oturdukları yerden bülten gazeteciliği yapanlara, bu yasağın pek katkısı olacağını sanmıyorum.
Fakat mesleğini aşkla, şevkle icra eden gazeteciler, yasaklara rağmen bir şekilde bilgiye ulaşacak ve kamuoyunu bilgilendirecektir.
Aslında bu durum daha tehlikeli sonuçlar doğuracaktır.
Gazeteciler sağlıklı ve net bilgilerle değil, duydukları ve öğrenebildikleri kadarıyla toplumu bilgilendirecektir.
Emniyetten bilgi verilmiyorsa, savcıdan veya hakimden öğrenmeye çalışacaktır.
Savcıların ve adliyelerin uygulamalarından memnun olmayanlar, bundan böyle gazete ve televizyonlarda savcı ve adliye kaynaklı haberlerle daha çok karşılaşırlarsa, hiç şaşırmasınlar.
Aydın’da geçtiğimiz ay ve yıllarda Emniyet’e girmeyi, polislerle dostluk kurmayı denemek yerine, atladıkları her haber sonrası “Cem Ulucan’ı Emniyet’e alıyorlar. Biz de havamızı alıyoruz” diye Vali’ye şikayet edenlerin, bu yasağa karşı nasıl bir tavır sergileyeceklerini de merak ediyorum.
İnsan ister istemez kuşkulanıyor.
İçişleri Bakanı’nın böyle bir yasaklama getirmesinde, acaba bizim Aydın’daki tembel ve şikayetçi gazetecilerin de rolü var mı?
Bu yasak Cem’den mi kaynaklanıyor, yoksa cemaatten mi?
Meziyet yasaklamada mı, yoksa özgürlükte mi?
Basın özgürlüğüne dokunanlar, aslında kendi özgürlüklerine dokunmuş olmuyor mu?
Sayın 1910 ve Sayın 2010, sizleri ve bağlı tüm birim, ekip ve personelinizi çok seviyoruz.
Gereksiz mandallama ve parazit yapanları önemsemiyoruz.
Anlaşıldı mı merkez?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.