Pazartesi günü, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı vardı.
Geçtiğimiz iki yıl boyunca;
Yeni kısıtlamalar var mı?
Kapanma / açılma olacak mı?
Şehirlerarası geçişler yasaklanacak mı?
Hangi sektörlere destek ve teşvik uygulanacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından dökülecek her cümleyi, toplumca birkaç ay öncesine kadar merakla bekliyorduk.
Maskelerimiz düşüp gerçek yüzümüz ortaya çıktıktan sonra; ne Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı mavi tabloyu, ne de Kabine Toplantısı’ndan çıkacak kararları takip etmez olduk.
Fakat toplumun önemli bir kesimi, dünkü toplantıyı ve akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını pür dikkat takip etti.
Onlar kim miydi?
Mahkumlar ve mahkum yakınları…
Adalet Bakanı’nın açıklamasına göre, açık cezaevlerinde kalan ve Kovid-19 izninde olan 103 bin 500 mahkum vardı.
Bunların, 31 Mayıs akşamına kadar cezaevlerine teslim olmaları gerekiyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "31 Mayısta sona eren açık cezaevlerindeki hükümlülerin Kovid-19 izinlerini, 31 Temmuz 2023'e kadar uzatıyoruz" dedi ve ekledi:
“Meclisimizin bu hususta gereken yasal düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğine inanıyorum.”
Yani bu kararla, 103 bin 500 mahkumun izinleri 13 ay uzatılmış oldu. Önümüzdeki aylarda kapalı cezaevlerinden açık cezaevlerine geçecek olan mahkumların da bu izinden yararlanmalarının önü açıldı.
Zaten yaklaşık 2 yıldır izinde olan, bu süreçte aile ve iş kurmuş, çocukları olmuş mahkumların evlerinde bayram havası yaşandı.
Kapalı cezaevlerindeki mahkumlar ve onların yakınları ise buruk bir sevinç yaşadı. Kendileri için bir karar çıkmamış olsa da, izinde olan mahkumlar ve onların aileleri için sevindiler.
Onlar için bir karar çıkması zaten beklenmiyordu. Onlar için çıkacak karar, sadece bir af kanunuyla olurdu. Bunun yetkisi de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeydi. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Meclisimizin bu hususta gereken yasal düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğine inanıyorum” diyerek, bir nevi kısmi ya da genel af müjdesi de vermiş oldu.
Bu bir müjde değildiyse de, hem açık hem kapalı cezaevlerindeki mahkumlar ve yakınları için bu yönde bir beklenti oluştu.
Yaklaşan 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri de göz önünde bulundurulduğunda, bu beklentinin farazi ve hayali olmadığı da apaçık ortadadır.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’ndan birkaç saat önce tvDEN’de, Güne Bakış programında, Adil Yaşam Derneği Başkanı Muhammed Haluk Çavuşoğlu ile bir yayın gerçekleştirmiştik.
Başkan Çavuşoğlu, öncelikli taleplerinin izinde olan mahkumla ilgili belirsizliğin ortadan kaldırılması ve kısa zamanda da adli suçlular için bir genel af çıkarılması olduğunu vurgulamıştı.
Çavuşoğlu, ülkemizde son 10-15 yılda yapılan yargılamaların adil olmadığını, hak ihlalleri bulunduğunu, emniyet ve adliyelerdeki FETÖ unsurlarının da bunda etkili olduğunu ifade etmişti.
Zaten Anayasa Mahkemesi Başkanı da, sonuçlanan davaların yaklaşık yüzde 53’ünde adil yargılama yapılmadığını ve hak ihlali bulunduğunu dile getirmişti.
Adil Yaşam Derneği ve Başkanı ile Pazartesi günü gerçekleştirdiğimiz televizyon canlı yayını vesilesiyle tanıştık.
“Kader mahkumları” ve yakınlarının oluşturduğu çok güçlü ve çok güzel bir aile.
Kabine Toplantısı sonrası, sosyal medyada oluşturdukları sohbet odasında, yaklaşık 4-5 saat bu ailenin toplantısına misafir oldum hatta bana da söz hakkı verdiler.
Bir anne diyor ki, “Benim oğlum 18 yaşında 26 yıl hüküm giydi. Şimdi 22 yaşında ve daha 22 yılı var. Aslında sadece oğlumu değil beni de mahkum ettiler. O kapalıda, ben açıktayım. Yaşıyor muyum bilmiyorum.”
Abdullah beyin eşi Nihal hanım da, “Eşim hakkında 10 kızın şikayeti üzerine cinsel istismardan dava açıldı. 6’sı ve aileleri, ‘pardon, biz yanlış anlamışız’ deyip şikayetlerinden vazgeçti. Diğer 4’ü iftiralarında ısrarcı olunca, eşim hakimin de takdiri ile 10 yıl ceza aldı ve cezası 7 yıla düşürüldü. Şikayetçi olan kızların eşime iftira attıklarına dair kendi itirafları olan elimde ses kayıtları var. Mahkeme bunu delil saymadı. Hatta onların avukatları cezayı az bulup kararı temyiz etti. Dosyamız Yargıtay aşamasında. İki oğlum ergenliğini, kızım gençliğini yaşamadan büyüdü. Kızım neredeyse benim kadar yaşlandı. Genel af çıksa bile, ben eşime bu iftirayı atanları affedemem. Edersem de, çocuklarımın yüzüne bakamam…” diyor.
Açık cezaevinde olup uzatılan 13 aylık izne rağmen mahkumiyet süreleri dolmayacak, bir af kararı çıkmazsa Temmuz 2023’ten sonra tekrar cezaevine gitmek zorunda kalacak olanlar da uzun uzadıya yaşadıklarını ve beklentilerini dile getirdi.
Dernek Başkanı Muhammed Haluk Çavuşoğlu’nun da ifade ettiği gibi, bu insanlar zaten 2 yıla yakındır dışarıdalar ve istisnalar hariç, ekseriyeti suça karışmamış, ıslah olmuş. Ondan da önemlisi topluma adapte olmuş. Daha da önemlisi, kapalı cezaevindekiler için de referans olmuş. Yani ‘onlara da böyle bir hak tanınsa, sonuç ne olurdu?’ sorusunun cevabını ortaya koymuşlar.
Şimdi tüm mücadeleleri, adli mahkumlar için bir genel af çıkması için.
Belki, “kişilere karşı işlenen suçları ancak kişiler affeder” diyeceksiniz. Haklısınız da. Fakat şu an kapalı cezaevlerinde bulunan 360 bin mahkumun şikayetçisi, yani müştekisi kamu hukuku.
Hepsi bir ağızdan, “Affet Türkiye’m” diyor.
Oluşan tablo ve beklentiler, bu şekilde.
Belki de, “tüm bunlardan sana ne?” de diyebilirsiniz.
Benim bir mahkumiyetim yok. Hüküm giymiş bir yakınım da.
Fakat Türkiye’de ‘adil yargılanma’ ve ‘hak ihlali’ konusunda özellikle son dönemde bizzat yaşanmışlıklarım var.
Daha birkaç ay önce 2 köşe yazıma, içinde adı, sanı geçmeyen bir cumhuriyet savcısının talebiyle erişim engeli kararı verildi.
Yine aynı savcının şikayetiyle, hakkımda basit yargılamadan ‘tehdit’ ve ‘hakaret’ suçlamasıyla dava açıldı.
Hiç tanımadığım, görmediğim, bilmediğim bir savcıya, köşe yazılarımla tehdit ve hakaret etmişim.
Sonucu göreceğiz.
Bir Sedef Kabaş ve Canan Kaftancıoğlu olmayınca, bu ülkede maalesef adil yargılanma ve hak ihlalleri kimsenin umurunda olmuyor, gündem olmuyor.
Dolayısıyla Adil Yaşam Derneği’nin yürüttüğü mücadeleyi, bu ihlallere ve iftiralara maruz kalmış olan masumlar için önemsiyor ve destekliyorum.
Ve onlar adına ve temsil ettikleri yaklaşık 10 milyonluk kite adına;
“Affedersiniz!.. Af eder misiniz?” diyorum.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.