Eşek değilsiniz ya…

Bizim köyde bir laf vardır, “Eşek yükünü devirtince, yol gösteren çok olur” diye.

Bugünlerde hem ülke, hem de AK Parti için söylenenlerin önemli bir kısmı bu mealde.

Gerçi eşek yükünü devirtmeden önce de halisane çok sözler söyleyendi.

Fakat ihtiras ve ukalalıklarının kurbanı olarak bunları kulak ardı edenler, 7 Haziran’da eşeği yüküyle birlikte devirtti.

Şimdi aklıselim olan herkes ‘eşek neden devrildi, eşeği kim devirtti’ gibi anlamsız tartışmalarla vakit kaybetmek yerine, bu eşeği yeniden ayağa kaldırmak için çabalamalıdır.

Son dönemde fazla gelen arpasını, haklı olarak kesmek isterken tamamen güçsüz bıraktığımız bu eşeğin yoluna devam etmesini istiyorsak, gerekirse yükünü de paylaşmalıyız.

Bunca yıl bize hizmet eden, yükümüzü, kahrımızı çeken bir eşeği devrildiği yerde bırakmak, ‘eşekliğin’ en büyüğü olur.

Memleketin yönetimine talip olanların, böyle bir ‘eşeklik’ yapacağını sanmıyorum.

Ha bir de “Eşek bile düştüğü çukura bir daha düşmez” diye güzel bir atasözümüz vardır.

Son dönemlerde bile bile mi körü körüne mi çukurun kenarında dolanan bu eşek, tekrar ayağa kalktığında yola çıktıklarını yolda bulduklarıyla değişmekten vazgeçmelidir.

Soyu sopu belli olmayan katır sürüsünden tamamen kurtulmalıdır.

‘Bürokrat’ veya ‘gazeteci’ kimliğine bürünmüş çakal sürüsünü, etrafından derhal uzaklaştırmalıdır.

Her şeyden önemlisi, ‘arpa’ sevdasından vazgeçmelidir.

Bu arınma sadece tepede değil, en uç noktaya kadar olmalıdır.

Bunlar yapılmadığı sürece, bu eşek yükünü devirtmeye, bir çuval inciri berbat etmeye devam eder.

Ha şu da unutulmasın ki bu millet testiyi dolu getirenle boş getireni ayırt etmesini iyi bilir.

7 Haziran’da benim köyümde bile, bir zamanlar arı zehirlenmesinden ölen beygire 7 tutam ot (oy) atılıyorsa, size ‘ölme eşeğim ölme, yaz gelince yoncalar bitecek’ demez.

Bilmem anlatabildim mi?

Anlamışsınızdır.

Eşek değilsiniz ya…