Başarmak güzeldir.
Başarı için çaba harcamak da…
Fakat başarı, başkalarının başarısızlığı ile elde edilen bir olgu değildir.
Bunun adı olsa olsa ‘külah kapmak’ olur.
Günümüzde şöyle etrafınıza bir baktığınızda, liyakat sahibi olmadıkları halde önemli makam ve mevkileri işgal edenleri görürsünüz.
Öfkelenirsiniz.
Onları o makama getirenlere, hayır dua (!) okursunuz.
Öyle bir makam ve mevki sahibi oldukları için kendilerini ‘başarılı’ saymaları, öfkenizi bir kat daha artırır.
Sonra da ‘bana ne’ der, geçersiniz…
Siyasette, bürokraside, iş dünyasında, sivil toplum kuruluşlarında yukarıda bahsetmeye çalıştığım başarılı başarısızlarla sıkça karşılaşırsınız.
Bir de makam ve mevki kapmak için her yolu mubah sayanlar vardır.
Kendi çıkarları uğruna, her türlü entrikaya başvururlar.
En yakınındakileri, yol arkadaşlarını, kendi partililerini satarlar.
Kimilerini el altından, kimilerini bel altından vurular.
Bazen amaçlarına ulaşıp başarılı da olurlar.
Ama bu, kirli bir başarıdır.
Tertemiz bir başarıya güçleri yetmez.
Mevla’m kimseye ‘kirli başarı’ nasip etmesin.
NOT: Tüm meslektaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü içtenlikle kutlar, bu günün eskiden olduğu gibi ‘bayram’ olarak kutlanacağı günlere kavuşmamızı dilerim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.