Kim demiş "yaz mevsiminde kar olmaz" diye,
Kim demiş "Aydın'a, Muğla'ya, İzmir'e, Denizli'ye ve Manisa'ya kar yağmaz" diye...
Oysa kar, Güney Ege'nin şehir ve kasabalarına yaz mevsiminde yağar. Sakın, "Saçmalama, hiç olur mu öyle şey?" demeyin.
Kavurucu sıcakların olduğu bir yaz gününde, Egenin güneyindeki sahil kasabalarından herhangi birine yolunuz düşerse, ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız.
Özellikle İzmir'in Ödemiş ve Tire, Aydın'ın Nazilli, Çine, Bozdoğan ve Yenipazar gibi ilçelerinde iseniz, neredeyse her köşe başında "Kar helvası" satan tezgahların varlığına şahit olursunuz.
Bu yörelerde yaşayanlar kar helvasının ne olduğunu zaten bilirler; ancak, bilmeyenler ve ilk defa duyup görenler için, kar helvasının hikayesini en başından başlayarak anlatmak istiyorum bu hafta sizlere
Güney Egede kavurucu yaz günlerinde içinizi serinletmenin en doğal yöntemlerden biri, kar helvası yemektir. Yiyecek mi desem yoksa içecek mi, doğrusu bilemiyorum. Çünkü, yiyecek olarak başlayıp içecek olarak bitirdiğiniz garip bir nimettir kar helvası. Ben, adının helva olmasına hürmeten, onu yiyecek olarak kabul etmek istiyorum. "Doğal klima" olarak adlandırılan bu yiyeceğin hikayesi de bir o kadar ilgi çekicidir.
Kışın Ege'nin yüksek dağlarına yağan karlar, kar kuyuları denen çukurlarda biriktirilir. Kuyularda biriken karlar, zaman zaman tokmaklanıp çiğnenerek sıkıştırılır. Kar sezonunun bitmesiyle birlikte, bir kış boyunca karla dolan kuyuların üzerleri, meşe dalları ve eğrelti otları gibi çalı çırpıyla iyice örtülür.
Erimemesi için üzeri örtülen kuyudaki kar, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte aylar sonra gün yüzüne çıkartılır. Gel gör ki, ortaya çıkan kar, kışın yağan karla aynı kar değildir. Aylarca kuyuda kalmış olan kar, damlaya damlaya kristalize olup sertleşmiş, ilk yağdığındaki ince ve yumuşak halinden zerre eser kalmamıştır.
Sahipleri tarafından açılan kar kuyularında yapılan ilk işlem, tozdan etkilenen üst tabakanın kesilip temiz olan kara ulaşmaktır.
Daha sonra bir testere yardımıyla kesilen karlar, hazırlanan çuvallara doldurulur. Kesilen karı taşımadaki en önemli püf noktalarından biri ise, içerisine kar koyulan çuvalların özellikle keçi kılından örülmüş olması gerektiğidir. Eğer kıl çuval bulunamazsa, kar kütlesi bir keçe ile sarılmalıdır. Çünkü, kıl çuval ya da keçe doğal birer termostat olup, içlerine konulan her türden malzemeyi sıcaktan ve soğuktan korurlar. Çoğunlukla yörük kökenli insanların yaşadığı dağ köylerinde, kıldan örülmüş çuval, heybe ya da keçe bulmak pek de zor olmaz.
Neyse, biz asıl konumuza dönelim;
Kar kuyularının sahipleri tarafından kesilip çuvallanan karlar, kar helvacılarına ya da hayır yapmak isteyenlere satılmak üzere kasaba ve şehirlere transfer edilir.
Unutmadan belirtmem gerekir ki, özellikle buzdolaplarının henüz yaygın olarak kullanılmadığı dönemlerde bazı hayırseverler, dağlardan getirilen çuvallar içerisindeki karlardan satın alır ve bunları küçük parçalara ayırıp ölmüşlerinin hayrı olarak insanlara dağıtırlardı. Kavurucu yaz sıcağında dağıtılan bu soğuk kardan alanlar, çölde vaha bulmuş kadar sevinirler ve kar helvası yapmak üzere doğruca evlerine koşarlardı. Yapılan bu kar hayırının sevabını varın siz düşünün...
Şimdi gelelim bu ilginç helvanın hazırlanmasına;
En baştan söyliyeyim, kar helvasının en makbulü kara üzüm pekmeziyle yapılandır.
Ezilerek veya kürenerek kaşıkla yenecek hale getirilen kar, evde yenilecekse çukur bir kap içerisine, seyyar satıcı tarafından hazırlanacaksa genellikle cam bir bardak içerisine doldurulur ve üzerine şurubu ilave edilerek su haline dönüşmeden iştahla yenir.
Her ne kadar "en iyi kar helvası kara üzüm pekmezinden yapılandır" desem de, seyyar satıcılar tarafından satılan helvaların üzerine vişne ya da karadut suyu gibi değişik şurupların ilave edildiğine de sıkça rastlanır.
Bir tatlı kaşığı ile yenilen kar helvasının sonlarına doğru karlar erir ve geri kalan buz gibi şurup afiyetle içilir.
Türkiye'nin güney bölgelerinde “Karsambaç”, “Karsanbaç”, “Karlambaç” ve "Bicibici" gibi adlarla, buz kalıplarının tıraşlanması sonucu elde edilen kardan hazırlanan benzeri içecekler olsa da, tamamen doğal malzemeyle yapılmış olması nedeniyle Egedeki kar helvasının yeri daha bir başkadır.
Nazarı dikkate alınnması gereken bir başka husus ise, kar kuyularına bir kış boyu kar depolayanlar ve kar helvası yapıp satmak için yazın bu karları satın alanların ticari zekasıdır.
Demek ki, kafayı çalıştırırsan kışın dağlara yağan karı biriktirir ve kavurucu yaz sıcağında kar helvası yapıp yanan gönülleri serinletir, cebini de doldurursun...
Söylentilere göre, Osmanlı devrinde Yavuz Sultan Selim'in en sevdiği tatlılardan biri olan kar helvası, aynı zamanda saray sakinlerinin de en sevdiği tatlılardan biriymiş.
Bir gün yolunuz bir kar helvası satıcısının yakınından geçerse, sakın tadına bakmamazlık etmeyin. İçerisine en doğal meyve şuruplarından katılmış bir bardak kardan gelen serinliğe ve tadına hayret edeceğinize adım gibi eminim.
Afiyet olsun!
Esen Kalın Sevgili Okurlarım...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.