Ne yazık ki kirlenmiş bir dünyada yaşıyoruz; sağımız solumuz, önümüz arkamız, kısacası her yer pislik dolu...
Dünyamızı kirleten pislikleri saymaya kalksak liste binleri bulur da geçer bile. Neler yer almaz ki bu listede; evsel atıklar, sigara izmaritleri, yiyecek artıkları, hayvan pislikleri, lağımlar, eksoz gazları ve dahası. Bütün bu pisliklerin ortak özelliği ise insanlar tarafından üretilmiş, bir başka deyişle insan atığı olmaları. İnsan atıklarının yanında bir de 'atık insanlar' var ki, bütün diğer atıklardan daha kirli, daha tehlikeli ve hatta ölümcül...
İnsan atıklarını hemen görüp tanıyoruz da, ne yazık ki atık insanları kolayca tanıyamıyoruz. Dış görünüşleri tıpkı normal insanlara benzeyen bu yaratıklar, aslında içlerinde vahşi birer hayvan barındıran insan müsveddelerinden başka birşey değiller. Çöp kamyonları misali sokak sokak dolaşıp içlerindeki pisliği üzerlerine boşaltacak insan arıyan bu yaratıklar, oldukça kamufle, sinsi ve tehlikeliler...
Polonyalı ünlü filozof Zygmunt Bauman, ‘Harcanmış Hayatlar’ isimli eserinde şöyle diyor:
"Yeryüzü artık tamamen hem insan atıkları, hem de atık insanlar ile doldu."
Bahsi geçen atıklardan biri ile geçtiğimiz günlerde yüzleştik. Daha ondokuzundaki bir insan müsveddesi, ne yazık ki gencecik bir polis kızımızı katlederek hayattan kopardı...
Ümraniye'de motosiklet hırsızlığı suçundan yakalanandıktan sonra firar eden bu kirli surat, yakalanacağını anlayınca kadın polisi kendi silahı ile şehid etti. Söz konusu olayda ayrıca iki kişi de yaralandı...
Olay sonrası kıskıvrak yakalanan ve Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğinde işlemleri tamamlanan bu atık insan, kadın polis memurları tarafından siyah çöp poşeti geçirilmiş halde Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Büro Amirliği’nin hayvan toplama aracına bindirilerek Anadolu Adliyesi’ne sevk edildi.
Daha sonra ortaya çıktı ki bu insan müsveddesinin çocuğa cinsel istismar ve cinsel taciz de dahil olmak üzere 26 suç kaydı bulunmaktaydı. Bir başka deyişle, bu katil olay öncesinde de bir suç makinası olarak aramızda dolaşmaktaydı...
Söz konusu katilin sosyal medyada paylaştığı videolar incelendiğinde ise, kendini özgürlük savaşçısı olarak gören bir PKK yanlısı olduğu anlaşıldı. Diğer bir tabirle, meğer söz konusu şahıs, hayatı çöpe dönmüş, aklını kiraya vermiş, bırakın bir polisi, bebekleri bile katledebilecek kadar hayvanlaşmış bir yaratıktıktan başkası değilmiş. Bu açıdan bakıldığında ise bu cani bir pislik gibi çöp poşetine konulmayı ve bir hayvan gibi hayvan toplama aracıyla nakledilmeyi çoktan haketmiş...
Umarım ki bir takım gizli eller onun terörist olmadığını iddia ederek, 'akli dengesi yerinde olmayan bir genç' olarak kayıtlara geçirmeye kalkmazlar...
Verdiğim örnek hadisedeki atık insan gibi, geçtiğimiz aylarda Narin isimli küçücük bir kızı hunharca öldüren katil ya da katiller de atıktır...
Narin'in katledilişine ilişkin sır perdesi henüz tamamen aydınlatılamamış olsa da, Narin için dökülen gözyaşları ve yakılan ağıtlar ne yazık Engin ve Dilan Polat'ın "Enerciiiii!" çığlıkları arasında kaybolup gitti...
Katledilen kadın polis ve Narin kızımız, tohum israfı denilebilecek atık insanların ne ilk ne de son vahşetleri. Çünkü dünya döndükçe hayvanlardan bile aşağı olan bu tür insanlar var olacak ve sayısız insanı masumiyetleri bile kurtaramıyacak....
Konunun özeti şu;,
Ne sokaklar, ne okullar, ne de sosyal mekanlar artık eskisi kadar güvenli değil. Bu nedenle de işimizden, okulumuzdan, camiden, kafeden veya çarşı pazardan sağsalim eve gelebildiğimize şükreder hale geldik. Sokaklar adeta canlı bombalarla dolu. İşin en ilginç yanı ise, olan biten her türlü katliamı, vahşeti, tacizi ve ahlaksızlığı kanıksamış olmamız...
Biz nasıl bu kadar gamsız ve duyarsız olduk, toplum nasıl bu kadar ayrıştı?
Vicdanlar niçin bu kadar örselendi ve merhamet ne zaman göğe çıktı?
Doğrusu anlamak mümkün değil...
Oysa ki hemen yanıbaşımızda bombalar patlarken, düşman aç kurtlar gibi gözünü üzerimize dikmişken ve içimizdeki hainler gemi azıya almışken, sağdıyulu ve vatansever insanlar olarak daha dayanışma içerisinde olmamız, birbirimizi koruyup kollamamız ve düşmana karşı uyanık olmamız gerekmez mi?
Söküp atalım içimizdeki bütün çürük yumurtaları ve temizleyelim her türlü pisliği hem çevremizden hem de beynimizden...
Hindistan'ın ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri Gandhi"nin dediği gibi, kimseye kirli ayaklarıyla beynimizde gezme fırsatı vermeyelim...
Peki, bu kirlenmiş dünyayı kimler yaşanılır kılmakta biliyor musunuz?
"İncinsen de incitme" diyen Hacı Bektaşi Veli,
"Yaradılanı sev, yaradandan ötürü" diyen Yunus Emre,
"Beni hor görme gardaşım, sen altınsın da ben tunç muyum?" diyen Aşık Veysel,
"Kötü insanların türküleri yoktur" diyen Neşet Ertaş,
"Bütün aşklardan yücedir, insanın insanı sevmesi" diyen Mahsuni,
"Sana düşman bana düşman,
Düşünen insana düşman,
Vatan ki bu insanların evidir,
Sevgilim, onlar vatana düşman" diyen Nazım,
"Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız, bahçeleriniz bahar görmesin" diyen Ahmed Arif' ve bunlar gibi düşünenler...
Esen Kalın...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.