Sevgili Okurlarım,
Yaklaşık iki aydır süregelen seçim hengamesi, geçtiğimiz Pazar günü yapılan seçimle son buldu. Çıkan seçim sonuçları, bazı partiler için tatmin edici bulunurken, bazı partilerde ise hayal kırıklığına sebep oldu. Duygusal olarak nasıl bir etki yapmış olursa olsun, seçim sonuçlarının her parti için farklı anlamlar içerdiği kesin. Bir başka deyişle, seçim sonuçlarında her siyasi parti için ders niteliğinde hususlar mevcut.
Bu haftaki yazımda, seçim sonuçlarının içerdiği mesajları partiler bazında ele almaya çalışacağım. Öncelikle, kazanan partilerden başlamak istiyorum:
Bildiğiniz üzere, seçimlerin galibi Cumhur İttifakını oluşturan partiler oldu. Bu ittifakın büyük ortağı olan Ak Parti, 2015 Kasım ayındaki oy oranından yaklaşık sekiz puan daha düşük oy aldı. Mhp ise barajı aşacak oy çokluğuna ulaşarak, eski oyunu muhafaza etti. Peki bu durumda Ak Partinin eksilen oyları nereye gitti? Normal şartlarda insanın aklına tek seçenek geliyor; Chp ve Hdp'ye gitmeyeceğine göre, ilk defa seçime giren İyi Partiye gitmiş olması gerekir. Fakat doğru cevap bu değil. Çünkü, Ak Partinin eksilen oyları, çok büyük oranda Mhp'ye gitti. Böylece, Sayın Bahçeli'nin Ak Parti ile yakınlaşmasına kızarak, seçim öncesinde İyi Partiye giden küskünlerin açığını Ak Parti kapatmış oldu.
Gelelim diğer partilere;
Geçen milletvekili seçimlerine göre oy oranı yüzde 3-4 civarında düşen Chp'nin oylarının nereye gittiğini bulalım şimdi. Bu sorunun cevabı, cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 30'a ulaşan Muharrem İnce'nin oyu ile, Chp'nin yüzde 22'lik oyu arasındaki kaybın sebebini de açıklayacak.
Bildiğiniz üzere Chp, 4 alana 1 bedava misali, seçim öncesinde bir kampanya başlatmıştı. Buna göre, 4 oyu bulunan evlerdeki oylardan biri Hdp'ye verilecekti. Böylece Hdp'ye koltuk çıkılarak, baraj altında kalması önlenecek ve meclise sokulacaktı. Aynen de böyle oldu zaten. Chp, oylarının ve milletvekili sayısının düşmesi pahasına, Hdp'yi meclise sokmayı başardı. Bunu başardı başarmasına da, bakalım milletin vicdanında ve kalbinde açtığı yarayı tamir etmeyi nasıl başaracak. Bu soru, bundan sonraki süreçte Chp'nin başını çok ağrıtacak gibi görünüyor.
Peki Chp'nin başını ağrıtacak tek problem bu mu?
Chp'yi öyle bir problem bekliyor ki, kısa süre içerisinde patlaması mukadder. O da, Sayın Muharrem İnce'nin almış olduğu kişisel oyun Chp oylarının çok önüne geçmesi sebebiyle yaşanacak krizdir. Daha önceki birçok kongrede, parti genel başkanlığı için Kemal Kılıçtaroğlu'nun karşısına çıkan ve her defasında yenilen İnce'nin eli, bu defa her zamankinden daha güçlü görünüyor. Benim tanıdığım Muharrem İnce bu fırsatı kaçırmaz. Yani, tabanın da baskısıyla, Sayın İnce ilk fırsatta kongreye gidilmesini isteyecek ve bir kez daha Kılıçtaroğlu'nun karşısına çıkacaktır. Bu konuda en küçük bir şüphem yok. Koltuğunu kaybetmek istemeyen ve delege avantajı bulunan Kılıçtaroğlu da, kalesini var gücüyle korumak isteyecektir. Yarınlar ne getirir, bekleyip görelim...
Değerli Okurlarım,
Seçimlerin fare doğuran dağı ise Meral Akşener liderliğindeki İyi Parti oldu. Hem Cumhurbaşkanı adayı olarak Akşener, hem de Millet İttifakının müttefiki olarak İyi Parti, beklenenin çok çok altında oy alarak, yüzde 10'u geçemediler. Eğer ittifak olmasaydı, iyi partiyi mecliste göremeyecektik. Fakat, yapmış olduğu ittifak sayesinde İyi Parti mecliste 43 milletvekili ile temsil edilebilecek.
Hemen bu noktada, dikkat çeken bir sonuçtan bahsetmek istiyorum; meydanlarda güya gümbür gümbür estiğini söyleyen Meral Akşener'in, Cumhurbaşkanı adayı olarak almış olduğu yüzde 7 civarındaki oy , milletvekili seçiminde aldığı oyun yaklaşık 3 puan altındaydı. Bunun anlamı, milletin Sayın Akşener'e çok ta itibar etmediğidir. Fetöcülerin hepsinin, Mhp'nin küskünlerinin ve yeni bir parti olması sebebiyle heyecan arayanların oylarına rağmen barajı bile geçecek oy oranına ulaşamayan İyi Parti, daha şimdiden kısa sürede dağılmaya aday bir parti havasında. İleriki zamanlarda, Mhp'den gelen emanet oylar muhtemelen partiden gidecek ve İyi Parti daha da kan kaybedecektir.
Sevgili Dostlarım,
Her seçimde, kazanananlar ve de kaybedenler vardır. Pazar günkü seçimin en çok kazananları, Cumhur İttifakının iki büyük partisi olan Ak Parti ve Mhp'dir. Öte taraftan, bu seçimin en çok kaybedeni ise, hiç kuşku yok ki, Temel Karamollaoğlu ve partisidir. Bu kaybediş öylesine bir kaybediş ki, sanki bir seçim malubiyeti değil de, harakiri sonucunda intihar eden bir adamın kaybedişine eşdeğerdir.
Sebebini hemen açıklayalım;
Rahmetli Erbakanın partisi olan Saadet Partisi, Erbakan'ın sağlığında her ne kadar Ak Parti ile sürekli zıtlaşan ve çatışan bir parti gibi görünse bile, bu iki parti arasındaki ilişki hiçbir zaman kopmamıştı. Parti, milli görüş çizgisini esas alarak, muhafazakar kimliğinden hiç bir zaman taviz vermemişti. Fakat ne olduysa bu seçimler öncesinde oldu; Herkes, Saadet Partisinin Ak Parti ile beraber Cumhur İttifakı içerisinde yer almasına kesin gözüyle bakarken, Saadet Partisi bu yapı yerine Millet İttifakında yer almayı tercih etti. Chp ile son derece yakınlaşarak, Ak Parti aleyhine en azılı kampanyaları yapan parti olması inanılır gibi değildi. Politikalarından ve söylemlerinden "Milli Görüş" ideolojisi çıkmış, geriye sadece sıradan bir "Saadet" kalmıştı. Parti başkanı Sayın Karamollaoğlu Chp'nin tv kanalında programlara çıkıyor, Chp ile ortak söylemlerde bulunuyor, ama Ak Partiye karşı son derece sert politikalar sürdürüyordu. Partinin düzenlemiş olduğu Erbakan gecesinde, 28 Şubat döneminde Rahmetli Erbakanı boncuk boncuk terletenlere ödül verdirtiliyordu. Olanlar inanılır gibi değildi.
İşte bu şartlarda seçime giren Saadet Partisi, cumhurbaşkanlığı seçiminde "Bilge Başkan" lakaplı Temel Karamollaoğlu ile yüzde 1.35, milletvekilliği seçiminde ise yüzde birin altında oy alıyordu. Yani sonuç tam anlamıyla hezimetti..
Öte yandan Chp, Saadet partisiyle ittifak yapmış olmaktan son derece memnundu. Çünkü, bu ittifak sayesinde Chp, çok uzun yıllardır hiç milletvekili çıkaramadığı 11 ilde milletvekili çıkarma başarısı göstermişti. Genel toplamda ise, Saadet Partisi ile yapılan ittifak yüzünden 15 tane fazladan milletvekiline sahip olmuştu.
Peki Saadet Partisi ne kazanmıştı; koskoca bir hiç. Ortada ne itibar, ne milletvekili ne de Ak Partili kardeşlerine bakacak yüz kalmıştı. Ne diyelim, Türk siyasi tarihinin böylesine bir acemiliği göreceği varmış...
Saadet Partisinin durumuna ilişkin en uygun sözü ise, uzun yıllar öncesinde Ziya Paşa söylemiş;
Eyvah, bu bâzîçede bizler yine yandık,
Zîra ki ziyan ortada, bilmem ki ne kazandık!
(Eyvah bu oyunda bizler yine yandık, çünkü zarar ortada, bilmem biz ne kazandık)
Seçimlerin ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum...
Esen Kalın Dostlarım...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.