Takip Et
  • 9 Ağustos 2018, Perşembe

İÇİMİZDEKİ İRLANDALILAR...

Değerli Okurlarım,

Türkiye ile İrlanda arasında 4 Eylül 1999'da oynanan "2000 Avrupa Şampiyonası" baraj eleme maçı öncesinde, usta gazeteci Hıncal Uluç ile milli takım teknik direktörü Mustafa Denizli bir tv programında karşı karşıya gelmişler ve Hıncal Uluç, Mustafa Denizli ve milli takıma yönelik çok sert eleştirilerde bulunmuştu. Denizli ise bu eleştirilere oldukça bozulmasına rağmen hiç cevap vermemişti.

Birkaç gün sonra maç oynandı ve maçı Türkiye kazandı.

Maç sonrası, sahada yer yerinden oynuyor ve herkes tek yürek "Türkiye, Türkiye, Türkiye!" diye haykırıyordu.

Böylesine bir coşkuya Denizli'nin de ortak olması beklenirken, O bu coşkuya katılmamış ve kendisine uzatılan mikrofonlara, Hıncal Uluç'u kastederek, oldukça sinirli bir şekilde şu tarihi sözleri sarfetmişti:

‘‘Sadece İrlanda milli takımını değil, içimizdeki İrlandalılar'ı da yendik.’’

İşte Denizli'nin ağzından çıkan "İçimizdeki İrlandalılar" sözü yakın tarihimize damga vurmuş ve sanattan spora, siyasetten ekonomiye kadar tüm alanlarda bireylerin ya da toplulukların "ihanet" lerini tanımlamak için kullanılan bir söz haline gelmiştir.

Sevgili Dostlarım,

Gelin şimdi de başka bir olaya göz atalım;

Geçen hafta Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerde ilginç gelişmeler yaşandı ve bu gelişmelerin odak noktasında ise ABD'li rahip Andrew Brunson vardı. Zira mahkeme, 9 Aralık 2016 tarihinden beri İzmir'deki bir cezaevinde tutuklu bulunan Brunson'un tutukluluk halini ev hapsine çevirmişti. Yani sözde rahip Brunson, mahkeme tarafından aksine bir karar verilmediği müddetçe, bundan sonraki yaşamını ev hapsinde geçirecekti. Üstelik Brunson'un bu hapis hayatında, üzerinde bir de elektronik kelepçe takılı olacaktı.

Peki kimdir bu Rahip Brunson denilen adam?

Bu sorunun cevabını, sadece bizim için önemli olan kısmı ile açıklayalım;

Brunson, "PKK ve FETÖ terör örgütlerine üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla 15 yıla kadar, “devletin güvenliği bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek” suçlamasından da 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen bir Amerikan vatandaşıdır. Şu ana kadar elde edilen bilgi ve belgelere göre ise, Türk Devleti ve Milleti aleyhine çalışan bir "casustur".

Ev hapsi kararı üzerine ABD'nin tepkisi ne oldu?

Rahip Brunson'un ev hapsine alınması, ABD yönetimini oldukça tedirgin etti ve ABD Türkiye'ye karşı derhal bazı yaptırım kararları aldı.

Bu yaptırım kararları çerçevesinde, ABD Hazine Bakanlığı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün ABD'deki mal varlıkları ve bazı gelirlerini dondurduğunu ve ABD vatandaşlarının söz konusu bakanlarla herhangi bir iş ve işlem yapmalarını yasakladığını ilan etti.

Öte yandan, karşılıklılık ilkesi kapsamında, Türkiye de ABD'ye karşı bazı yaptırım kararları almakta gecikmedi.

Uzmanların açıklamalarına göre, her iki ülkenin aldığı yaptırım kararları, sembolik olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor.

Değerli Okurlarım,

Şimdi sizlere, bütün bu olaylar olurken, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bir milletvekilinin tavrından bahsetmek istiyorum. Bahsedeceğim kişi, terör örgütü PKK'nın meclisteki temsilcisi olarak bilinen HDP'nin İstanbul milletvekili Ahmet Şık'tan başkası değil.

Bu zat, Türkiye'nin Rahip Brunson hakkında aldığı ev hapsi kararına karşı ABD'nin Türkiye'ye ilişkin bazı yaptırımlar uygulayacağını açıklaması üzerine, sosyal medya hesabından "gol olur" mesajını paylaştı

Aynı Ahmet Şık, ABD'nin Türkiye'ye yönelik bazı yaptırımlar uygulayacağına ilişkin kararın açıklanmasından hemen sonra da, gene sosyal medya üzerinden "gol" diye mesaj paylaşımında bulundu.

Yani adam, ABD'nin sanki Türkiye temsilcisi gibi çalışmış ve alınan yaptırım kararlarından oldukça memnun olmuştu.

Bir başka deyişle, birilerinin maşalığını yaptığı açıkça belli olan bu kişi, ülkemiz ve milletimiz aleyhine casusluk yaptığı iddiasıyla yargılanan bir rahibin ev hapsine alınması kararına karşı, ABD ile aynı safta yer almıştır. Hem de, devletten ayda 17 bin liradan fazla maaş alan bir milletvekili sıfatıyla...

Yazık, çok yazık...

Hatırlatmakta fayda var, geçtiğimiz haftalarda mecliste, "terörle mücadelede yeni düzenlemeler içeren kanun teklifi" üzerinde görüşmeler devam ederken bu zat söz almış, ve konuşmasında iktidara ve devlete karşı çok ağır hakaretlerde bulunduğu için, kendisine "meclisten geçici olarak iki birleşim çıkarılma cezası" verilmiştir.

Değerli Dostlarım,

Şimdi biz bu adama "İçimizdeki İrlandalı" demiyelim de ne diyelim? Bizden görünüp, millete ve memlekete düşmanlık eden kişiye başka ne denebilir?

Bu adam, kelimenin tam anlamıyla, "İçimizdeki İrlandalı"dır.

Bazı olaylar vardır ki, gerçek kimlikleri ve kimin ne mal olduğunu hemen ortaya çıkarır. Biz bunu gezi olaylarında gördük, 17-25 Aralık'ta gördük, 15 Temmuz hain darbe girişiminde de gördük...

Benim merak ettiğim nokta ne biliyor musunuz?

Bizim verdiğimiz vergilerden maaş alan bu gibi adamları meclise taşımak için canhıraş bir şekilde çalışan bazı partiler ve kişiler acaba bu olanlardan utanıyorlar mı?

Yoksa hiç üzerlerine alınmayıp, rahat rahat ortalıkta dolaşıyorlar mı?

Bence ikincisi...

Çünkü bunlar, bir zamanlar gene bu hainlerle işbirliği yaparak seçime girmişler ve seçim sonuçlarına göre hiçbir parti tek başına hükümet kuracak oy oranına ulaşamayınca, sevinçten ağızları kulaklarına varmış bir vaziyette, "Beraberce iyi salladık" demişlerdi.

Yani, hİç uslanmayan bir çocuk misali davranmaya devam eden bu kişiler konusunda açıkçası benim pek umudum yok.

Çünkü, "Kırk yıllık Kani, olmaz Yani"...

Allah herkese utanma duygusu ve basiret nasip etsin...

Esen kalın dostlarım... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.