Takip Et
  • 18 Ocak 2018, Perşembe

Ege'de ve Egeli olmak...

Kıymetli Okurlarım,

 

Ülkemiz, sahip olduğu değerler bakımından dünyadaki ender ülkelerden biridir. Aynı anda dört mevsimin yaşanabildiği, doğal kaynaklar bakımından zengin, tarih boyunca yüzlerce medeniyete beşik olmuş bu topraklar, iklim, kültür, topografik yapı gibi özellikler bakımından farklılıklar gösteren yedi bölgeye ayrılmıştır. Bunun daha da ötesinde, her ilin kendine has özellikleri bulunmaktadır. Bölgesel özellikler ise karakteristiktir. Yani her bölge, kendisine mahsus bazı özelliklerle diğer bölgelerden ayrışmaktadır.

 

Ülkemizin yedi bölgesinden biri olan Ege Bölgesi ise, sahip olduğu özellikler bakımından, bırakın Türkiye'yi, dünyada bile nadir bölgelerden biridir. Büyük bölümünde ılıman Akdeniz ikliminin hakim olduğu Ege Bölgesi, bereketli toprakları, denizleri, yiğit insanları ve zengin kültürü ile adeta bir yeryüzü cennetidir. Bu nedenle de, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

 

Buraya kadar verdiğim genel bilgilerden sonra, biraz da özele girelim. Mesela, şu sorunun cevabını arayarak Egeyi ve Egeliyi anlatmaya çalışalım;

 

Yaşadığımız ya da büyüdüğümüz Egeyi bir yabancıya anlatır gibi anlatalım desek, nasıl anlatırız acaba?

 

Bu haftaki yazım bu sorunun cevaplarından oluşacak.

 

Daha önceden tanımadığınız bir eve bir arkadaşınızla yemeğe gitmişseniz ve sofrada ağırlıklı olarak ot yemekleri varsa, çok büyük bir ihtimalle bir egelinin evindesiniz demektir. Başka bölgelerde yaşayanlar, bir egelinin hemen hemen hergün sofrasında olan otların adını bile çoğu kez duymamış olabilirler. Egede kırmızı et çok girmez yemeklere, ama birçok ilin ve ilçenin eşsiz tatlara sahip meşhur köfteleri ve pideleri vardır. Çine Köftesi, Ödemiş Köftesi, İzmir Köftesi, Bozdoğan Pidesi, Nazilli Pidesi gibi mesela. Zeytinyağına ekmek banıp yemek, en güzel lezzetlerden biridir egede.

 

Yemekten söz açılmışken, keşkekten baksetmeden olmaz. Özellikle köy düğünlerinin baş yemeğidir keşkek. Özel ustaları vardır. Oğlak ya da kuzunun buğdayla bütünleşmesiyle ortaya çıkan bu lezzet, özellikle  sıcakken yenildiğinde tadına doyum olmaz.

 

Güleryüzlü ve sıcakkanlıdır ege insanı. Anında neşenizi yerine getirip içinizi ısıtırlar. Saatlerce konuşsalar keyifle dinleyebileceğiniz bir şiveleri vardır. "Bene bak gız",  "Degidi anam de", "Hunu bak gari bizim olan", "Len du biyo", "İlana saması yapdım", "Enkini elinde dutup duma, go baken hureye", "Amat abe, beni bi köftü yap" diye konuşan birisini başka bir bölgede duyamazsınız. Şive konusunda tutucudurlar, başka bir bölgede yaşasalar bile  kolay kolay değiştiremezler şivelerini.

 

Üniversite yıllarımda farklı illerden gelen arkadaşlarla bir evde kalıyordum. İlk yıllarda şivem çok gariplerine gitmiş ve çok gülmüşlerdi konuşmalarıma. Zamanla değişir şivem derken, dört yılın sonunda arkadaşlarım benim gibi konuşmaya başlamışlardı. Ben değişmemiştim, ama onları kendime benzetmiştim. Bu benim hayatımdaki en ilginç anılardan biriydi.

 

Erkek veya kadın farketmez, efe ruhludur ege insanı. Düğünlerinde mutlaka zeybek oynanır. Bir egeli, harmandalı müziği duyduğunda ya da zeybek oynayan birini gördüğünde, gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalıverir oracıkta. İster istemez eşlik eder müziğe ve oyuna.

 

Dağlarından yağ, ovalarından bal akan egede, incire yemiş, çekirdeğe çiğdem, simite gevrek derler.

 

Misafirperverdir bizim oraların insanı. Yabancıyı çok severler. Evlerinin yanında mola vermiş bir aileyi, evlerine davet edip ikramda bulunmadan rahat edemeyen insanlardır egeliler.

 

Eğer baharda bir ege kasabasında ya da şehrinde geziyorsanız, sokaklarındaki çiçek kokularını hemen farkedersiniz. Neredeyse her evin penceresinden, çiçek saksıları içerisinde, rengarenk çiçekler fışkırır. Evlerinin önünde mutlaka meyve ağaçları dikilidir ve yoldan gelip geçenler bu meyvelerden rahatlıkla yiyebilir.

Keyfine düşkündür ege insanı, sıkıntılara takılıp kalmazlar. En sıkıntılı anlarında bile eğlenmeyi ihmal etmezler. Bir akrabamın, bir yaz boyunca bütün ailesiyle çalışıp kazandığı tütün parasını bir gecede eğlencede yiyip bitirdiğini duymuştum. Neden böyle yaptığını sorduklarında da, "Hep çalışcez mi, biz de eğlencez arada" diye cevap vermiş.

 

Egeden bahsedince deve güreşlerinden bahsetmemek olmaz. Yüzyıllardan beri süre gelen bir kültürdür egede deve güreşleri. Egenin her yerinde yetişen develer, aylarca beslenip güreşlere hazırlandıktan sonra, kış aylarının başında başlayan güreş sezonunda boy gösterirler. Meraklısı çoktur bu güreşlerin. Özel ritüelleri vardır. Kadın erkek farketmeden binlerce kişiyi arenalara çeker develer.

 

Aslında ege ile ilgili daha anlatacak daha çok şey var, ama bu köşeden ancak bu kadar.

 

Sözlerimi bitirmeden önce, ünlü tarihçi Heredot'un Aydın için söylediği bir sözü Ege için söylemek istiyorum;

 

"Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü"

 

Esen kalın değerli okurlarım...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.