Takip Et
  • 13 Temmuz 2023, Perşembe

PORTEKİZ'İN 7 TEPELİSİ; LİZBON...

Kısa bir süre önce harika bir şehirde, Lizbon'daydım. Bugüne kadar Dünyada pek çok ülke ve şehirde bulunmuş olmama rağmen, bu yerler içinde Lizbon kadar etkilendiğim ve huzur bulduğum çok az sayıda şehrin olduğunu söyleyebilirim. Bizim İstanbul Boğazını andıran Tejo Nehrinin iki yanında uzanan bu güzel şehir, köprüleri ve 7 tepeli dokusuyla İstanbul'a, iklimi, bitki örtüsü ve sıcakkanlı insanları ile de Antalya'ya oldukça benzemekte...

Avrupanın en batısındaki Portekiz'e 1260 yılından beri başkentlik yapan Lizbon'u tanımlayan öylesine çok sözcük ve cümle kurulabilir ki, her biri ayrı ayrı yazı konusu olur;

Denizciliğin kitabının yazıldığı ülkenin başkenti; Magellan ve Vasco Da Gama gibi pek çok kaşifin ilk keşfe çıkış noktası; sokaklarında ve meyhanelerinde Fado çalınan şehir; Belem Kalesi; Nata tatlısı; sardalya balığı; tramvaylar; köprüler; Diktatör Salazar; Karanfil Devrimi vs...

Şehrin en yeni ve gözde mekanlarından olan Belem Bölgesi, parkları, yürüyüş parkurları, kültür merkezleri ve marinasıyla harika bir yer.

İspanya içlerinden doğup Portekiz'i baştan başa geçen Tejo Nehrinin Atlantik Okyanusuna kavuştuğu yerde konumlanan Belem Kalesi ve Kaşifler Anıtı Belem Bölgesinde görülmesi gereken eserlerin en başta gelenlerinden.

Rumeli ve Anadolu Hisarları gibi, şehre denizden yapılacak muhtemel saldırıları önlemek amacıyla 1500'lü yıllarda ünlü kaşif Vasgo da Gama'nın anısına inşa edilmiş gemi şeklindeki Belem Kalesi, ilk olarak karaya inşa edilmiş olmasına rağmen, 1755 yılında yaşanan ve Lizbon'u yerle bir eden büyük depremle nehir içerisine kaymıştır. Söz konusu Kale 1983 yılından beri de UNESCO dünya mirası listesindedir.

Belem Kalesinin az ötesinde ise üzerinde Kral Henri, Vasco da Gama, Magellan ve diğer pekçok kaşifin kabartmasının yer aldığı ve tepesinde de 60 metre yükseklikte bir seyir terasının bulunduğu Kaşifler Anıtı vardır. Kral Henri anısına 500'üncü ölüm yıldönümünde yaptırılan bu muazzam anıtın hemen önünde ise, Portekiz'li kaşiflerin keşif için gittikleri yerleri gösteren devasa bir dünya haritası yer almaktadır.

Dedik ya, Lizbon'un bir özelliği de köprüler şehri olmasıdır. Tejo Nehrinin üzerinde bulunan ve Avrupa'nın en uzun köprüsü olan Vasco da Gama Köprüsü toplam 17,2 km uzunluğa sahipdir.

Gene Tejo Nehri üzerinde bulunan 25 Nisan Köprüsünü ilk gördüğünüzde ise kendinizi bir an San Francisco’da hissedebilirsiniz. Zira bu köprü, mimarisi ve muhteşem görüntüsüyla San Francisko'daki Golden Gate köprüsünün tıpatıp aynısıdır.

Diktatör Salazar tarafından 1966 yılında açılan bu köprünün ilk adı Salazar Köprüsü iken, Salazar'a karşı yapılan 1974 yılındaki Karanfil Devriminden sonra ismi 25 Nisan Köprüsü olarak değiştirilmiştir. Bu bağlamda düşünüldüğünde, sözkonusu devasa metal köprü ‘‘Gün gelir devran döner’’ sözünün adeta ispatı gibidir.

Belem Bölgesinde yer alan bir başka turistik nokta ise 1507 yılında inşasına başlanıp maddi sıkıntılar yüzünden1604 yılında bitirilebilen ve UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Jeronimos Manastırıdır. Kral 1. Manuel tarafından yaptırılan ve Portekiz'in sembollerinden biri olarak kabul edilen bu şahane yapıda, halat ve deniz dalgası başta olmak üzere denize ve denizciliğe ait figürler ağırlıklı olarak kullanılmıştır. İnşaasında her yıl neredeyse 80 kg altın değerinde para harcanan sözkonusu manastır, bugün Portekizin en çok turist çeken eseri konumundadır. Rivayetlere göre, kaşifler Jeronimos Manastırında dua etmeden asla keşfe çıkmazlarmış.

Lizbon'da mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri, Kral Alfama tarafından Tejo Nehrine hakim olmak amacıyla yaptırılan Alfama Kalesi ve bu bölgedeki tarihi yapılardır. Bu bölge, pencerelerin önüne asılan çamaşırları ve taş döşemeli dar sokaklarıyla bana İstanbul'daki Balat semtini hatırlattı...

Lizbon denilince meşhur Nata tatlısını es geçmek olmaz. Portekize gelenlerin mutlaka tadına baktıkları bu nefis tatlıyı yedikten sonra, sahip olduğu şöhreti gerçekten hakettiğini anladım.

Lisbon'un simgelerinden olan bir diğer popüler yiyecek ise sardalya balığıdır. Öyle ki Lizbon'da her yıl 12-14 Haziran tarihinde sardalya festivali düzenlenmektedir.

Portekiz'den bahsetmişken Fado'dan bahsetmemek olmaz. Fado, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanmış geleneksel Portekiz halk müziğinin adıdır. UNESCO Dünya Somut Olmayan Kültürel Mirası arasında yer alan Fado'nun kelime anlamı ise, "kadere veya alın yazısına boyun eğmek"tir.

Portekiz için gerçek bir futbol ülkesi demek pek de yanlış olmaz. Portekizliler futbola o kadar düşkünler ki, Diktatör Salazar'ın baskıcı rejiminin dayanağı olan 3 F'den birisi futboldur. Futbolda Brezilya ekolüne sahip olan ülke, pek çok ünlü futbolcunun da ana vatanıdır ki son zamanlarda en bilineni Cristiano Ronaldo'dur.

Denizciliğin ve sömürgeciliğin en önemli ülkelerinden biri olan Portekiz'in yakın tarihdeki en önemli siyasi aktörü ise Salazar'dır.

Tarihin en eski ülkelerinden biri olan Portekiz, yüzyıllar süren Krallık yönetiminden sonra 1910 yılında cumhuriyet rejimine geçmiş olmasına rağmen, uzun yıllar Salazarın diktatörlük rejimi altında yaşamıştır.

1960'lı yılların ortasında Mozambik'te başlayan bağımsızlık hareketleri ekonomik olarak ülkeyi oldukça zor duruma sokmuş ve nihayet 25 Nisan 1974'te gerçekleşen Karanfil Devrimi'yle de Portekiz'de diktatörlükten demokrasiye geçilmiş ve bu tarihten itibaren de Portekiz’in tüm kolonilerine bağımsızlıkları iade edilmiştir.

Karanfil Devrimi, faşist yönetime karşı tek kurşun atılmadan gerçekleşmiş bir askeri darbedir ki, darbe olarak başlamış olmasına rağmen rejim değişikliği ile sonuçlanan siyasal-sosyal bir devrime dönüşmüştür. Karanfil Devrimi denmesinin nedeni ise, halkın cuntacı askerlere karanfil dağıtmaları ve tüfeklerinin namlularına karanfil takmalarıdır. Bu tavrıyla halk ‘‘Ne siz bize kurşun sıkın ne de biz size. Biz size çiçek verelim, siz de bize barış ve özgürlük’’ mesajını vermiştir.

Son söz olarak diyorum ki;

Çok uzaklarda İstanbul'un ruh ikizini buldum; adı Lizbon...

 

Esen Kalın...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.