Onbir ayın sultanı olarak tabir edilen mübarek Ramazan ayını çoktan yarılamış bulunmaktayız. Ramazan ayı geldiğinde, bu ay ve oruçla ilgili olarak, neredeyse her gazetede, en az bir köşe yazısına yer verildiği için, bu sene Ramazanla ilgili yazı yazmamaya karar vermiştim. Fakat, geçtiğimiz günlerdeki bir sohbette ilk defa duyduğum bir kavram, bu haftaki yazımın konusunu belirledi. Orjinal ismi "otofaji" olan ve Antik Yunanda "kendini kendini yemek" anlamına gelen bu kelimenin detaylı bir açıklamasına geçmeden önce, oruçla ilgili özet bazı bilgiler vermekte fayda olduğunu düşünüyorum;
Öncelikle belirtmem lazım ki, hak ve batıl farketmeden, bütün dinlerde oruç ibadeti yer almaktadır. Yani, uygulaması, zamanı ve süreleri farklı olsa da, her din kendi mensuplarına oruç tutmayı emir ya da tavsiye etmektedir.
Mesela, Hıristiyanlıkta da oruç farzdır ve oruç ile perhiz aynı anlamda kullanılır. Orucun amacı, işlenmiş günahların cezasını bu dünyadan çekmeye başlamaktır. Ancak orucun zamanı ve uyulacak kurallar, Hıristiyan mezhepleri arasında farklılık gösterir. Hıristiyanlık'ta oruç tutma yaşı 21'den başlar ve 60 yaşına kadar devam eder.
Tevrat'ta da bazı günlerde oruç tutulması emredilmektedir. Bu nedenle de Yahudiler, nefsi terbiye etmek, bazen acı çekmek, bazen de Allah'a yaklaşmak amacıyla oruç tutarlar.
Hinduizm'de, nefsi terbiye için yılın belirli aylarında ve günlerinde bazı besinleri yememek suretiyle oruç tutulur.
Budizm oruca en fazla önem veren dinlerdendir. Budizm'in kurucusu Buda'ya göre, sonsuz kurtuluşa, yani Nirvana'ya engel olan tek şey arzulardır. Kurtuluş ancak arzuları terketmekle sağlanır ve bunun birinci yolu da oruç tutmaktır.
Gelelim, bizim dinimiz İslam'daki orucun durumuna;
İslam, oruca çok önem veren dinlerin en başında gelir. Öyle ki, İslamın beş temel şartından biri oruçtur.
Bu durum, Bakara Süresinin 183 üncü ayetinde yer alan;
"Ey iman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi, oruç size de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki sakınırsınız." emriyle belirtilmiştir.
Orucu diğer ibadetlerden ayıran en büyük özellik, gösteriş için yapma ihtimalinin çok az oluşudur. Yani oruçta riya olmaz.
Yüce Allah, "Oruçlu kimse benim rızam için yemesini, içmesini ve cinsi münasebetlerini bırakmıştır. Oruç doğrudan doğruya benim için yapılan (ve riya karışmayan) bir ibadettir. Onun mükafatını doğrudan doğruya ben veririm.(Buhari)" buyurmuştur.
Her nimetin kendine uygun bir zekatı vardır. İlmin zekatı bildiğini başkalarına öğretmek, ömrün zekatı namaz kılmak, malın zekatı hakkını vermek, bedenin zekatı da oruç tutmaktır.
Peygamber Efendimiz (SAV) bu konuda;
"Her şeyin bir zekatı vardır, bedenin zekatı da oruçtur." demektedir.
Zekatın bir manası da temizliktir. Maldan verilen zekat onun temizlenmesine, çoğalmasına, bereketlenmesine sebep olduğu gibi, oruç da bedenin madden ve manen temizlenmesine, sağlık ve bereketin artmasına sebep olur.
Allah'ın emrine uyarak, Ramazanda hakkıyla bir ay boyunca oruç tutan Müslüman, tertemiz bir vücuda ve ruha sahip olur.
Şüphesiz ki insan, Allah'ın bir emrini yerine getirmiş olmakla huzur bulur. Bunun ötesinde, oruçlu iken Kur'an okumak, yoksullara iyilik yapmak, bolca namaz kılmak gibi güzel davranışlarla da ruhumuz temizlenir. Bütün bunlar, oruç sayesinde manen gerçekleşen temizliklerdir.
Bir de, orucun insana sağladığı maddi faydalar vardır ki, bu tür faydalar, ilgili kitap ve yazılarda klişe cümlelerle geçiştirilir. "Oruç tutun ki, sıhhat bulasınız" gibi...
Oysa ki, orucun vücudumuza sağladığı maddi faydalar, üç-beş cümle ile geçiştirilemeyecek kadar önemlidir.
Son yıllarda bilimsel alanda yapılan çalışmalar, orucun insan sağlığı için, bilinenden çok daha öte faydalarının olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışmalar sonucunda, uzun süre aç kalan insan hücrelerinde, "otofaji" diye adlandırılan bir sürecin başladığı anlaşılmıştır.
Sözlük anlamı “kendi kendini yemek” olan otofajide, hücrelerimiz kendi kendilerini değil, üretim artığı olan toksik atıklarını, yaşlanmış parçalarını, döküntülerini, toksinlerini yiyerek beslenmeye başlıyorlar.
Otofaji sürecine giren hücreler, "vücudun çöpçüleri" olarak bilinen lizozom isimli minik yapılar yardımıyla kendi atıklarını tüketerek yaşamlarını sürdürmeye başlıyorlar. Neticede, hücre de, beden de beslenme çabasının getireceği zahmetlerden, yüklerden ve toksik atıklardan kurtulmuş oluyor.
Oruç, otofaji sürecini devreye sokmaktaki en etkili yolların başında gelmektedir. Çünkü, oruç sebebiyle günde 12 saati geçen açlık süreleri, otofaji sürecini başlatmak için yeterli olmaktadır.
Öte yandan, otofajinin faydalarını bilimsel olarak araştıran Japon bilim adamı Yoshinori Ohsumi, 2016 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü kazanmıştır. Oruç ibadetine son derece önem veren bir dinin mensupları olarak, gönül isterdi ki bu çalışmayı Müslüman bir ilim adamı yapsın ve ödülü o kazansın.
Değerli Okurlarım,
Yazıma son vermeden önce belirtmem gereken önemli bir husus var;
Her ne olursa olsun, asla unutmamalıyız ki, Allahın emrettiği hiçbir ibadet, sırf bazı şeylere faydası var diye yerine getirilmez. Özellikle oruç gibi farz ibadetler, Allah emrettiği için yapılır. Onlardan doğacak faydalar, Allahın insanlara sunduğu nimetlerdir. Biz bu nimetleri, malesef henüz daha yeni idrak etmekteyiz.
Bu konu ile ilgili olarak, Nahl Suresi 18 inci ayette:
"Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, sayamazsınız. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
Rahman Süresi 21 inci ayette de;
"O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?" denilmektedir.
Esen Kalın...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.