Takip Et
  • 21 Kasım 2024, Perşembe

YİYİN EFENDİLER YİYİN...

Tevfik Fikret "Hanı Yağma" isimli şiirinde, “Yiyin efendiler yiyin, bu hân-ı iştihâ sizin/Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!” demekte...

Şiirdeki sözler Osmanlının son dönemindeki yolsuzluklara karşı eleştiri amacıyla yazılmış olsa da, sanki yaşadığımız zaman dilimini anlatır gibidir...

Malumunuz olduğu üzere, son günlerin popüler konularından biri belediyelerin yüksek maliyetlerle düzenledikleri konser organizasyonları. Konserler için sanatçılara ödenen ücretler ve yapılan diğer harcamalar yoğun eleştiri konusu iken, konserleri düzenleyen belediyelere ait yöneticilerin ve diğer bazı siyasilerin bu eleştirilere yönelik savunmaları akıllara durgunluk veren cinsten. Kimileri, "Merdi kıpti şecaat arzederken sirkatini söylermiş" sözünün doğruluğunu ispat edercesine yapılan masrafları canhıraş bir şekilde savunmakta, kimileri ise konuyu saptırıp her zamanki gibi Atatürk'ün arkasına sığınma yolunu tercih etmekteler...

Konu hakkında kimin haklı kimin haksız olduğunu şimdilik bir kenara bırakırsak, gerçek olan bir şey var ki, içinde tüyü bitmemiş yetimlerin bile hakkının olduğu milyonlarca liranın şehr-i eminler (yani belediye başkanları) tarafından hovardaca harcanıp israf edildiğidir...

Bana hiç kimse, on milyonlarca liralık harcamanın 1 günlük değil 4 gün boyunca icra edilen konserlerin tümü için yapılan harcama olduğunu ve bu harcama içindeki sanatçı paylarının cüz'i bir miktarı oluşturduğunu filan söyleyerek maval okumasın ve suçu alt yöneticilere atmaya kalkmasın. Aksi taktirde özürleri kabahatlerinden büyük olur...

Sevgili Hanımlar, Beyler,

Sizler başında bulunduğunuz belediyelerin üst yöneticileri ve belediyelerinize tahsis edilen bütçelerin patronları değil misiniz? Şunu bilin ki "Ben resmi göreve giderken bile uçak biletimi kendim alıyorum vs" demek, ne bu dünyada ne de öteki dünyada sizi kurtarmaz. Hani hepimiz çobandık ve emrimiz altındakilerden mesuldük? Siz çalmamış çırpmamış ya da israf etmemiş olabilirsiniz, fakat emriniz altındakiler çalıp çırpıyor ve sizler bunları görmüyor ya da görmezden geliyorsanız, elbette ki olan bitenin esas sorumluları sizler olacaksınız. Hele hele organizasyonları yapan firmalar seçim kampanyanızı yürütenlere veya akraba ve yandaşlarınıza ait firmalar ise, siz de olağan şüphelisiniz demektir...

Elbette ki istediğiniz sanatçıyı getirmek hakkınız ve bunu yapmak sizin inisiyatifinizde, fakat o sanatçıyı getiren firmanın ihale yoluyla belirlenmesi gerek miyor mu? Doğrudan temin yoluyla organizatörleri belirlenen konser programları için temsil ağırlama giderlerinden ödeme yapmak mevzuata uygun mu? Mevzuatı açıp bakın bakalım temsil ağırlama giderlerinin yapılacağı yerler nerelermiş. Baktığınızda, konser alımı hizmetlerinin temsil ağırlama kapsamında değil, belediyenin kültürel, sanatsal veya sosyal faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilmesi gerektiğini göreceksiniz. Aslında siz de bal gibi biliyorsunuz ki, bunu yaptığınızda İhale Kanununda belirtilen parasal limitlere takılacaksınız.

Öte yandan, milletçe ekonomik sıkıntılar yaşadığımız bu günlerde ve Devletin her kurum ve kademesinde tasarruf tedbirleri uygulanırken, sizin de bu tedbirlere uymanız gerekmiyor mu? Sizlerin yönettiği belediyeler de bu Devletin yasal kurumları değil mi?

Umarım Devletin ilgili denetim kurumları söz konusu gider ve harcamaları bu açılardan inceleyip gerekenleri yaparlar...

Konserlerle ilgili olarak canımı sıkan bir başka husus ise, her ne kadar 29 Ekim gibi ulusal bir bayram için düzenlenmiş olsalar da, TUSAŞ'daki hain saldırının üzerinden daha bir hafta bile geçmeden düzenlenmiş olmalarıdır. Bana göre, en azından şehitlerimizin aziz hatıralarına hürmeten, söz konusu konserler ertelenebilir ya da tamamen iptal edilebilirdi. "Vardır bir hikmeti" deyip konuyu kapatsam da, ilgili konserlerin vicdanımı kanattığını belirtmeden geçemeyeceğim...

İşin en vahim tarafı ise malum bir başkanın sözlerinde saklı. Düzenlenen konserler ve milyonlarca liralık masrafa ilişkin eleştirilere kulak tıkayan Başkan, bir şark kurnazlığı yaparak konuyu Atatürk'e ve milli bayramlara bağladı ki, bu tutum Onun ilk defa sergilediği bir tutum değildi. Söz konusu Başkanın hedef saptırmaya yönelik sözlerini duyunca, nedense "Ben köpeklerin tecavüzünden değil, ısırmalarından korkuyorum" diyen vatandaş aklıma geldi...

Sakın ola ki sözlerimin belli bir kesime yönelik olduğu düşüncesine kapılmayın. Ak-gök demeden, kim yaparsa yapsın yanlış yanlıştır. "Seninkiler yaparsa suçlu, benimkiler yaparsa suçsuzdur" anlayışı bizi hiçbir yere götürmez. Unutulmasın ki kıyamet gününde hesaplar siyasi görüşe, milliyete ya da cinsiyete göre verilmeyecek ve gene eminim ki hak, hukuk ve adaletten bahsedip yanlış yapanların hesabı çok daha zor olacak...

Sade vatandaşlar olarak kentleri yönetenlerden beklentimiz, az laf çok konser değil, tıpkı seçim öncesinde söz verildiği gibi, "az laf, çok iş"tir. Aksi taktirde sokakların çöp yığınları ile dolması, yolların köstebek yuvasına dönmesi ve çeşmelerden çamurlu suların akması vs mukadderdir...

Esen Kalın... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.