Bir sevgiliyi bekler gibi beklenen nihayet geldi...
Evet, onbir ayın sultanı, rahmet ve mağfiret ayı Ramazan nihayet hanelerimize teşrif etti. Biz de Onu, göklerden gelen bir misafiri karşılar gibi karşıladık, elhamdülillah...
Gazze'de ve Dünya'nın başka yerlerinde yaşanan zulüm, işkence ve katliamlar yüzünden içimiz kan ağlıyor olsa da, misafir misafirdir, en iyi şekilde karşılanmayı ve ağırlanmayı hak eder...
Biz de öyle yaptık zaten...
Gündüzü açlıkla, gecesi toklukla geçen, her anı Kuran, ibadet ve dualarla dolu Oruç ayıdır Ramazan...
Elbette ki birkaç gün hariç olmak üzere her gün oruç tutulabilir, fakat Ramazan orucu özel bir oruçtur. Çünkü O, İslam'ın 5 şartından biri ve Allah'ın mutlak surette emrettiği farz bir ibadettir...
Herşeyin bir zekatı olduğu gibi, bedenin de zekatı oruçtur...
Selçuklular zamanında Farsçadan alınmış "günlük" manasındaki "rocik" sözcüğünün Türkçedeki söylenişi olan ve Kur'an'da "savm" veya "sıyam" olarak geçen oruç, Allah'ın rızasını kazanmak için ibadet maksadıyla gün boyu yememek, içmemek, nefsi arzulardan uzak durmak suretiyle yerine getirilir.
İcra şekilleri, zamanları ve süreleri farklılık göstermekle beraber, oruç sadece Müslümanlara mahsus bir ibadet olmayıp, üç büyük semavi dinin yanında, batıl din ve inanç sistemlerinde de mevcuttur. Biz Müslümanlar, “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi, sakınasınız diye sizin üzerinize de oruç yazıldı.” (Bakara, 2/183) ayetinin bir gereği olarak Allah'a itaat edip oruç tutarız...
Ruhu incelten, kötülüklerden uzaklaştıran, Allah'a yaklaştıran, nimetin kadrini ve muhtaçlarla paylaşmayı öğreten, en nihayetinde de ahirette cehennem azabından koruyacak olan oruç, asıl olarak hata ve günahlardan da bir arınma vesilesidir. Bu bağlamda Peygamberimiz, “Kim inanarak ve sevabını Yüce Allah’tan umarak ramazanda oruç tutarsa ve gecelerini ihya ederse, onun geçmiş günahları bağışlanır.” demektedir.
Sevgili Dostlarım,
Yeryüzü sonsuz nimetlerin var olduğu kocaman bir sofra, insan da bu sofranın en değerli misafiridir. Fakat insan gaflet içinde bu nimetlerin farkına varamamakta ve nimetlerle Allah arasındaki irtibattan gafil olabilmektedir. Oruç ibadeti, Allah'ın bize sunduğu sonsuz nimetleri farkedip kıymetlerini anlamaya ve bu nimetlere karşı şükür vazifemizi yerine getirmeye vesile olan bir ibadettir...
Toplum, zengin-fakir tüm katmanların bir arada yaşadığı, fakat çoğu kez bu katmanların birbirlerinden habersiz olduğu bir yapıdır. Orucun başlıca hususiyetlerinden birisi de aç ile tokun, zengin ile fakirin birbirlerini daha iyi anlamalarına vesilesi olmasıdır. Eğer varlıklı ve sağlıklı kimseler oruçla nefislerine açlık çektirmek mecburiyetinde kalmasalardı, toplumu oluşturan bireylerin şefkat duyguları da yok olur giderdi. "Tok açın halinden anlamaz" sözü tam da bu manada söylenen bir sözdür...
Sevgili Dostlarım,
Sanmayın ki oruç sadece mide ile alakalı bir ibadettir. Oruç, bütün azaların devrede olduğu komple bir ibadet olup, bu ibadette mide aç kalır, diller susar, gözler kör olur, öfkeler yenilir, kin ve fesat yok olur, hasılı bütün nefsani duygulara gem vurulur. Oruç, iradeleri merhametle eğitir ve özgürleştirir. Bu bağlamda düşünüldüğünde ise, eğer oruç bütün benliğine ve nefsani duygularına gem vurmuyorsa, kuru kuruya bir açlıktan öteye geçemez. Kısacası, aslında insan Ramazanda orucu değil, kendini tutar...
Konu ile alakalı olarak Peygamberimizin “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez” hadisi oldukça manidardır.
Oruçla ilgili olarak söylemek istediğim önemli bir husus da, orucun bir bereket vesilesi ve aynı zamanda da tıbbi açıdan çok yararlı bir ibadet olduğudur. Orucun bağışıklık, sindirim ve sinir sistemlerini olumlu yönde etkilediği tıbben de kanıtlanmış bir gerçekliktir...
Ramazan oruç ayı olduğu kadar aynı zamanda Kuran ayıdır. Diyebilirim ki Ramazan'ın şeref ve fazileti Kuran'dan gelmektedir. Bakara Suresinin 185'inci ayetinde “Ramazan ayı, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği aydır.” buyrulmaktadır. O halde bu ayda bol bol Kuran okumalı ve manası üzerinde kafa yormalıyız...
Son söz;
İnsanları kıracaksan, gıybete dalacaksan, sağa sola öfke saçacaksan, kinden, nefetten ve fesatlıktan vazgeçmeyeceksen, gözünü haramdan, dilini yalandan, elini talandan sakındırmayacaksan, boşuna otuç tuttum deme; tuttuğun oruç, oruç değildir...
Hayırlı Ramazanlar...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.