Ülkemiz ve hatta dünyamız için son derece önemli bir seçimin ilk turunu tamamladık ve malesef nihai netice için 28 Mayıs'a kadar beklemek zorundayız. Sonuçlanan milletvekili ve ilk turu tamamlanan cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin ortaya çıkan sonuçlar farklı kesimlerce değerlendirildi ve herkes kendince bir anlam çıkardı.
Seçimlerle ilgili en çok merak edilenlerden biri de deprem bölgesindeki illerden gelecek seçim sonuçlarıydı. Zira Cumhur ve Millet İttifakına ait partiler başta olmak üzere, bütün siyasi partiler seçim kampanyaları boyunca deprem bölgesine adeta karargah kurmuşlar ve propagandalarının merkezine de deprem bölgesi yardımlarını yerleştirmişlerdi. Hal böyle olunca da bütün gözler bu bölgeden gelecek seçim sonuçlarına çevrilmişti.
Nihayet sonuçlar belli oldu, Diyarbakır ve Adana dışındaki bütün deprem illerinde Recep Tayyip Erdoğan ezici bir çoğunlukla seçimi önde bitirdi. İşte ne olduysa ondan sonra oldu ve insanlıktan nasibini almamış bir güruh gerçek yüzünü gösteriverdi.
Bu nasipsizler ne mi yaptılar?
Asrın felaketini yaşayan ve henüz acıları çok taze olan vatandaşlarımıza sosyal medya üzerinden insafsızca nefretlerini kustular.
Sözkonusu müptezellerin mesajlarından bazıları aynen şöyleydi;
- Size yaptığımız yardımlar haram olsun...
- Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya; Allah'ın bir bildiği varmış...
- Kimse bana Hatay'da su yok yok bilmem ne yok demesin... Yazıklar olsun o döktüğüm gözyaşlarına, uykusuz canlı cenaze gibi dolaştığım ve tüm maddi manevi yaptıklarıma! Beter olun!!!
- Depremzedelere saatlerce aç kalarak, gecelere kadar erzak kolileri topladığım güne lanet olsun!..
- Benim için deprem bölgesi diye bişi kalmadı. Çocuğumun rızkından kesip,cebimdeki son kuruşa kadar ısıtıcı, battaniye, mont gönderdim. Gidin Akp size parayla ev satsın. Si.. si.. de ödeyin, umurumda değil...
- Deprem bölgesinden Akp'nin önde çıkması; keşke daha çok ölseydiniz...
- Bundan sonra değil deprem, ülke üstümüze yıkılsa, yardım diye bağıran her bölgenin seçim sonuçlarına bakacağım. Misal Kahramanmaraş, kusura bakmayın yerin yedi kat dibine girse benden kuruş gitmez. Hak etmişler..
- Size acıyan sizin gibi olsun...
...
Öte yandan, Kılıçdaroğlu destekçisi Petro Things isimli bir firma yetkilileri ise Instagram hesabından yaptıkları bir duyuruda, güya daha hayırlı olacağını düşündükleri için, depremzedeler için topladıkları 11.600 TL'yi sokak hayvanları için harcayacaklarını duyuracak kadar insanlıktan uzaklaşabildiler...
Özetle “Size yaptığımız yardımlar haram olsun” anlamına gelen paylaşımlar, acılı insanlar kadar, vicdanı olan herkesi derinden yaraladı ve asıl sorunumuzun ekonomi, pahalılık, susuzluk, pandemi vs.den ziyade "insanlık" olduğunu ortaya koydu...
Öte yandan annesini, babasını, eşini, çocuğunu, evini kaybetmiş acılı insanlara, sırf kendi destekledikleri adaya oy vermedikleri gerekçesiyle beddualar edilmesi, deprem olduğunda “Yaşasın! Deprem yüzünden Erdoğan kaybedecek, Kılıçdaroğlu kazanacak” diye sevinenlerin ahlaksızlıklarında ne kadar samimi olduklarını da gösterdi.
Herşeyin nasip olduğu bu dünyada, anladım ki en başta insan olmak nasip işiymiş...
Konu ile alakalı şu hikaye, tam da bahsi geçen konu için anlatılmış gibi;
Zengin ve şımarık birisi, yağmurlu bir günde şemsiyesinin altına alarak ıslanmaktan kurtardığı adamı her gördüğünde; "Ne haber! O gün sana şemsiyemi tutmasaydım çok kötü ıslanacaktın." diyerek başına kakmaktaydı.
Adamın, yapılan bir iyiliğin bu kadar tekrar edilmesine karşı artık tahammülü kalmamıştı.
Yine aynı sözleri duyduğu bir gün, kendisini gördüğü ilk su birikintisinin içine atarak üzerinde ıslanmadık hiçbir yer bırakmadı. Sonra da adama dönüp; "O gün bana şemsiyeni tutmasaydın, en fazla bu kadar ıslanırdım; sen şemsiyeni tutmadın kabul et, ben de kendimi ıslanmış farzedeyim." der...
Depremzedelere yönelik olumsuz mesajlar atan insanlık fukaralarını görünce, tıpkı hikayedeki adam gibi, "Allahaşkına deprem yardımı olarak kime ne gönderdiyseniz söyleyin de size misliyle iade edelim, ama lütfen bir daha insanız diye karşımıza çıkmayın" demek geliyor içimden...
Oysa ki başa kakmadan ve incitmeden yardım etmek, samimi bir Müslümanın özelliği değil midir?
Yaptıkları iyilikleri başa kakıp, zaten harap olmuş gönülleri bir kez daha inciten insanların beyinlerine şu Hadisleri çiviyle kazımak lazım;
"Hilekar, cimri ve yaptığı iyilikleri başa kakan kimse Cennete giremez”
“Cennetin kokusu beş yüz yıllık yerden duyulur; fakat yaptığını başa kakan, anaya babaya asi olan ve içkiye devam eden Cennetin kokusunu duyamaz”
Sırf kendi partilerine oy vermediler diye ağza alınmadık sözlerle depremzedelere hakaret edenlere "İnsanlıktan nasipsizler" demekten başka ne denilebilirki...
Olaya siyaset mantığı açısından bakıldığında da yapılan işin elle tutulur tarafı yoktur. Seçimler henüz sonuçlanmamışken yapılan bu paylaşımların ve söylenen sözlerin kendi adaylarının kazanma şansını ne derece olumsuz etkilediğini acaba akıl edemiyorlar mı?
Bütün bunların sonucunda insanın aklına sadece şu ihtimal gelmekte;
Depremzedelere beddua eden ve onlara yaptıkları iyilikleri başa kakanlar ya inanç açısından gaflet halindeler, ya gerçekten inançsızlar, ya da siyasi hırs ve saplantıları gözlerini kör etmiş durumda...
Deprem maduru olup uğradıkları hakaretlerle mazlum konumuna geçmiş insanlara ağza alınmayacak sözlerle hakaret ve beddua edenlere Peygamberimizin şu sözünü hatırlatarak konuyu bitirelim;
"Mazlumun duasından sakınınız; zîra onun duasıyla Allah-ü Teala arasında perde yoktur.”
Esen Kalın...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.