Bir sorun olduğunda sorunu çözmek yerine öteleme veya görmezden gelme manasında söylenen çok güzel bir deyim var; "Pisliği halının altına süpürmek"...
Yine benzer anlama gelebilecek bir başka deyim ise, “Deve kuşu gibi başını kuma gömmek”tir...
Türk Dil Kurumu hemen hemen aynı manaya gelen bu iki deyim için, “Bir tehlike veya bir olay karşısında, faydalı olmayacağı apaçık ortada olan kaçamak bir yola sapmak ve başkalarını aldattığını sanarak kendisini aldatmak” tanımını yapmaktadır.
Her iki deyimin de işaret ettiği mana, sorunlardan ve risklerden bir süreliğine uzaklaşmak için onları görmezden gelmektir. Ne var ki bu yol geçici olarak işe yarıyor gibi görünse de, sorunların birikmesinden ve hatta çözümsüz hale gelmesinden başka bir işe yaramaz. Zira gözünüzü kapayınca, vurdumduymaz olunca veya salağa yatınca hiçbir sorun çözülmüyor ve hiçbir şey düzelmiyor. Tam tersine, ötelenen ve biriken sorunlar 'domino etkisiyle' daha büyük ve telafisi daha imkansız sorunlara yol açıyor...
Dünyanın çivisi sadece kötü insanlar yüzünden çıkmadı; iyi gözüken, tüm pisliklerine kılıf uyduran, sorunları görmezden gelip öteleyen veya halı altına süpüren insanlar da dünyanın kötü gidişatından sorumlular. Hele ki kanun yapıcı siyasilerin, yasa uygulayıcı bürokratların, yargı erkine sahip hukukçuların, makam sahibi yöneticilerin sorumlulukları asla tartışılamaz...
Mensubu olunan dinin, yönetilen kurumun, üyesi olunan ailenin, erbabı olunan işin usül ve kurallarına göre risk, zarar veya tehlike oluşturan bir durumda eylemsiz kalınıp herhangi bir davranış sergilenmiyorsa, bu durum ölü taklidi yapmak ya da başını kuma gömmekten başka birşeyle açıklanamaz...
Ne yazık ki son yıllarda bireysel ve kurumsal olarak sıkça yapılan şey, sorunları halı altına süpürmek ya da deve kuşu gibi başımızı kuma gömmek. "Bu sözlerin doğru değil ya da abartıyorsun" diyenlere şunları söylemek istiyorum:
Eğer ölü taklidi yapılmamış olsa;
Narin gibi küçücük ve masum çocuklar daha ömürlerinin baharında nasıl katledilebilirlerdi?
Milyarlarca liralık vurgunlar, soygunlar, yolsuzluk ve hırsızlıklar nasıl yapılabilirdi?
Bebekler üzerinden haksız kazanç sağlayan ve ihmalleri yüzünden onların ölümüne yol açan "Yeni Doğan Çetesi" gibi çeteler nasıl türeyebilirdi?
Depremlere, sel baskınlarına, trafik kazalarına ve yangınlara karşı yeterli tedbir alınmadığından on binlerce can nasıl yitirilebilirdi?
Yağmurlu bir havada şehrin ana caddelerinden birinde yürüyen masum bir vatandaşa açıkta bırakılan bir kablodan elektrik çarpar ve onun ölümüne sebep olur muydu?
Ülkemizdeki maden ocaklarında bir sürü vatandaşımız göz göre göre ölüme terkedilir miydi?
Daha bir kaç yıl önce inşa edilen evler çöker, sokaklarda ağaçlar devrilir ve insanların üzerine çatılardan taş ve kiremit parçaları düşer miydi?
Tarladan 8 liraya alınan domates tezgahta 40 lira satılır mıydı?
Emekli, çiftçi ve kiracı böylesine perişan bir hayat yaşamak zorunda kalır mıydı?
Böcek filan varsa düşsün de yanmasın diye sobaya atacağı odunu iki kere kovanın kenarına vuran bir nesilden, çalamadığı ineği bıçaklayan, yeni doğmuş bir kedinin gözlerini oyan, küçücük bir köpek yavrusunun ayaklarını kesen bir nesile evrilir miydik?
Bu liste böylece kalmaz, uzar da uzar...
Aslına bakılırsa, ölü taklidi yapmak başka bir ölüm halinin ifadesi olup, korkaklık, zayıflık, sorumsuzluk, hesapçılık, kollama ve engelleme halidir. Unutulmaması gereken şey ise, ölü taklidi yaparak ölümden kaçılamayacağıdır...
Sevgili Dostlarım,
Hata, kusur veya ihmalleri hususunda emareler görülen yöneticileri veya makam sahiplerini koruyup kollama adına yapılan ölü taklidi, sorunları çözme yolunda bir fayda sağlayamayacağı gibi, suça eğilimi olanları da cesaretlendiren bir davranış biçimidir. Oysa ki bazı makam ve görevler asla leke kabul etmezler. Bu nedenle, önemli görevlerde bulunanların hatalarında (ve hatta bunlara ilişkin şayialarda) asla salağa yatmamak, “Şüyuu bile vukuundan beterdir” deyip kol kesmek bazen en iyi yoldur...
Son söz, bütün ölü taklidi yapanlara gelsin;
Şunu asla unutmayın ki ölü taklidi yapmak lafzi ve fiili bir susma biçimidir ve çoğu zaman susmak da vebaldir...
Ölü taklidi yaparak ve salağa yatarak kurtulacağınızı zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Zira kendinize bile itiraf etmekten sakındığınız kötülükler Hesap Gününde birer birer ortaya dökülecek ve o gün siz sussanız da uzuvlarınız konuşacak...
Esen Kalın...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.