Duyarlılık, toplumdaki veya çevredeki olaylara karşı herhangi bir şekilde tepki gösterebilme yeteneğidir. Bu tepki bazen refleks şeklinde ortaya çıkar.
Tıpkı bireylerde olduğu gibi, toplumu oluşturan grupların da refleksleri vardır. Toplumu direkt olarak etkileyen iyi ya da kötü olaylara karşı, toplumu oluşturan bileşenlerin refleks göstermesi olağan bir durumdur. Linç, toplumsal reflekse örnek olarak gösterilebilir ki, son zamanlarda en çok rastlanılan refleks türüdür.
Bilindiği üzere, ülkemiz yaklaşık iki haftadır döviz kuru kaynaklı bir ekonomik kriz yaşamaktadır. Merkez Bankasının banka faizlerini düşürmesinin hemen sonrasında başlayan olağandışı döviz kuru hareketliliği sebebiyle neredeyse herşeyin fiyatı artmış ve dolayısıyla vatandaşın alım gücü azalmıştır.
Döviz kurlarındaki aşırı artışın ülke ekonomisi ve para politikasındaki olumsuz gidişattan kaynaklandığını söyleyenlerin yanında, kur artışlarının yabancı kaynaklı manipülatif hareketler yüzünden olduğunu söyleyenler de az değildir. Ben ikinci grupta olanlardanım.
İkinci gruptakilere göre, ülkemiz ağır bir ekonomik saldırı altında olup, asıl hedefin bir kriz ortamı oluşturarak nihayetinde siyasi rant elde etmek olduğu ifade edilmektedir. Bir başka deyişle, ekonomik kriz bahane edilerek siyasi iktidarı erken seçime zorlamak ve seçimde de değiştirmek nihai hedeftir.
Bütün bu anlatılanların hayal ürünü olduğunu düşünenler de olacaktır. Fakat söylediklerimin doğruluğunu teyid için Türkiye düşmanı hainlerin ve bazı yabancı ülke yetkililerinin ifadelerine bakmak bile yeterlidir. Mesela casusluk ve silahlı terör örgütüne yardım suçlarından hüküm giyen FETÖ firarisi Can Dündar, Türkiye üzerine oynanan kur operasyonlarıyla ne elde etmek istediklerini açıklarken şöyle demektedir;
"Şimdi beklenen, bu iktisadi krizin bir siyasi krize evrilmesi ve seçimi kaçınılmaz hale getirmesidir.''
Oyunun büyüklüğünü görüyorsunuz değil mi?
İşin acı tarafı, Can Dündar gibi düşünenlerin hiç de azımsanacak sayıda olmamalarıdır. İpleri başkalarının elinde olan bu zavallılar, ülkemizde yaşanan her türlü krizi bahane ederek siyasi iktidarı linç etmeye kalkışmakta ve krizlerden nemalanmaya çalışmaktadırlar.
Bunlar için, sel ve yangın felaketlerinden tutun da, en bireysel seviyedeki taciz, cinayet ya da trafik kazaları bile, iktidarı yıpratmak ve linç etmek için yeterli birer sebeptir. Ülkede yaşanan her türlü olumsuz olay, tıpkı Pavlov'un Köpekleri gibi, bu zihniyette olanların salyalarını akıtmaları için yetip de artmaktadır...
Pavlovun Köpeklerininin ne olduğunu bilmeyenler için hemen anlatalım;
Pavlov, şartlı refleks üzerinde ilk araştırmaları yapan Nobel ödüllü bir Rus bilim adamı olup, çalışmalarında denek olarak köpekleri kullanmıştır.
Pavlov, deneyine bir köpeğin önünde zil çalmakla başladı. Tahmin edilebileceği gibi, köpek zil sesine tepki göstermedi. Sonraki aşamada, köpeğe yemek vermeden hemen önce zil çalındı ve köpek yiyeceği gördükten sonra beklentiyle ağzından salya akıttı. Bu durum defalarca tekrarlandı. Bir süre sonra, besin olmasa da zil sesini duyan köpek, tükürük salgılamaya başladı. Yani, zil artık kendi başına fizyolojik sindirim sistemini harekete geçiriyordu. Bu deney sonucunda şartlı refleks kuramı keşfedilmiş oldu.
Depremden yangına, sel felaketinden yabancı düşmanlığına kadar herşeyi hükümet aleyhine kullanmaya kalkanların durumu Pavlov'un köpeklerine ne kadar da çok benziyor değil mi?
Her fırsatı ganimet bilip ağızlarından salya akıtanların amaçları ise, "Erdoğan ülkeyi yönetemiyor" algısı oluşturmaktır...
Oysa ki algı ile gerçeklik çok farklı. Mesele Erdoğan'ın ülkeyi yönetememesi değil, başta Amerika olmak üzere, emperyalistlerin artık eskisi gibi Türkiye'yi yönetememesidir...
ABD'de menşeli National Interest dergisinde yayınlanan bir makaleye göre, ABD'nin Türkiye'ye yönelik tehdit ve yaptırımları Türkiye'nin dik duruşu sebebiyle artık bir işe yaramamakta, bunun sonucunda ortaya çıkan hayal kırıklığı ise ABD'nin daha da cezalandırıcı bir yaklaşım benimsemesine neden olmaktadır.
Kısacası, Amerika artık Türkiye'yi yönetememektedir..
Çünkü ne ABD eski gücünde, ne de Türkiye artık eski evcil ve munis Türkiye....
Son söz;
Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını Amerikalılar bile anladılar da, içimizdeki İrlandalılar hala anlayamadılar ya da anlamamakta ısrar ediyorlar ya, ben buna yanarım...
Esen Kalın...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.