Takip Et
  • 18 Eylül 2024, Çarşamba

ADAMLIK CİNSİYET DEĞİL ŞAHSİYET MESELESİDİR...

“Bir insanın alabileceği en büyük unvan, adam olmaktır” sözünü duyduğumda, bu haftaki yazımın konusu da belirlenmiş oldu...

Paşa, vali, doktor, hakim, profösör, mimar, mühendis ve benzeri pek çok ünvan, ancak "adamlık" sıfatı ile birleşince gerçek değerlerine kavuşur...

Peşinen söylemeliyim ki "adamlık" ünvanı sadece erkekler için geçerli olmayıp, bu ünvan cinsiyetten ari soyut bir kavramdır. Bir başka deyişle, adam olmak bir gruba dahil olmak değil, bir duruşa sahip olmaktır. Bu bağlamda düşünüldüğünde çağımızın en zor işlerinden biri “adam olmak” ve "adam gibi adam" bulmaktır. Güzel güzel kıyafetler giyip pahalı arabalarla gezen, paraya para demeyen fakat adamlıktan (ve hatta insanlıktan) zerre nasibi olmayan insan sayısı yaşadığımız çağda o kadar arttı ki, gerçek adamlar adeta karaborsaya düştüler...

Hepimiz insanız ve ebette ki hepimizin sayısız hatası ve yanlışı var; hatta Peygamberlerin bile zelle denilen küçük hataları mevcut. Önemli olan hata yapmamak değildir. Asıl korkulması gereken yanlış yapan adam olmak değil, yanlış adam olmaktır...

Herkese ayrı telden çalan, gelene ağam gidene paşam diyerek nabza göre şerbet veren, arkadaşının yüzüne gülüp arkasından kuyusunu kazan, yalan söylemeyi meslek haline getiren, verdiği sözü unutan, küçücük bir makam için bile arkadaşlarını satan, üç-beş kuruşluk menfaat için yalakalık yapıp binbir takla atan, tabiri caizse dansöz gibi kıvıran ikiyüzlü insanlar asla ve asla adam olamazlar...

Adam olmak hoşgörülü, inançlı, sözüne güvenilir, cömert, mert, gözü pek, merhametli olmak, yalakalıktan nefret etmek, ucunda ölüm dahi olsa verilen sözde durmak, kararlı ve dürüst olmak, yetim hakkı yememek, kimsenin ahını almamak, hangi makamda olunursa olunsun kimseye tepeden bakmamak, geldiği yeri unutmamak, olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmak demektir....

Adam olmak zor zanaattır, öyle kolay kolay herkese nasip olmaz. Hayat boyu süren bir süreçtir adam olmak. Hele adam gibi adam olmak (ki biz buna kamil insan diyoruz) haddeden geçmeyi gerektirir. Haddelenmeyen kişi ise er ya da geç tornadan geçer. Lakin bu yöntem acı verir insana; çünkü tornadan geçerken kırpılırsın, yontulursun, incinirsin. Kısacası adam olmak sabır ister, tahammül ister, metanet ister, teslimiyet ister, inanç ister...

Ne diyordu Taptuk Emre;

"Buğdayın ekmek olabilmek için aldığı yola bir bak; var mı öyle değirmen taşında ezilmeden, elden ele yoğrulmadan, ateşlerde kavrulmadan oluvermek. Kolay mı öyle adam olmak..."

Söyleyen kişiyi bilmediğim şu söz ne kadar da manidardır;

İnsan adam olmayınca, adamlık insana zor gelir...

Adam olanlar asla adamlıklarını söylemezler, siz onların adamlığını hal ve tavırlarından anlarsınız. Şu söz tam da bu hususa işaret eder;

"Sakın ben oldum deme; diyenler olmaz, olanlar demez..."

Yunus Emre bu sözü şöyle tamamlamaktadır;

"Ben oldum demek, ben öldüm demektir..."

Mevlana ne güzel söylemiş; “Nice insan gördüm üzerinde elbise yok, nice elbise gördüm içinde insan yok”.

Fransız filozof Victor Cousin da şu benzer ifadeyi kullanmaktadır;

"Parası olmayan adamı, adamlığı olmayan zengine tercih ederim...”

O halde şu üç günlük dünyada adam olmaya çalışalım ve adam gibi yaşayalım. Adam gibi yaşayalım ki musalla taşına konduğumuzda, geride bıraktıklarımız "iyi bilirdik" diyerek yalan söylemek zorunda kalmasınlar...

Önemli olan, bu dünyadan giderken geride hoş bir seda bırakmak değil midir...

İşte size güzel bir örnek:

Vaktin birinde oğlundan çok çeken bir baba, oğluna “Sen adam olamazsın” demişti.

Gel zaman, git zaman bizim oğlan okuyup kaymakam olmuş. Birgün aklına babasının bir zamanlar, “Sen adam olamazsın” sözü gelmiş ve emrindeki memurlara “Derhal filan köye gidin, orda bir adam var, benim babam olur, gidin onu bana getirin” demiş.

Talimatı alan memurlar, köye gidip yaşlı adamı bularak kaymakam oğlunun makamına getirmişler.

Koltuğuna gururla kurulan oğul, ayakta duran babasına dönerek: “Baba, bir zamanlar sen bana adam olamazsın demiştin, bak okudum, kaymakam oldum” demiş.

Baba, gururla koltuğunda oturan oğluna dönerek şu ibretlik sözü söylemiş;

“Oğlum, ben sana kaymakam olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Bak hala adam olamamışsın ki kendin gelmek yerine yaşlı babanı ayağına çağırdın.”

Son söz merhum Alparslan Türkeş'ten gelsin;

Dava adamı olmak için önce adam olmak lazım. Dava öğretilir, ama adamlık öğretilmez...

Esen Kalın... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.