Sağlıklı yaşam biçimi genelde hareket ile tanımlanır. 'Nerede hareket orada bereket' tanımlaması ile başlayalım. Tarih boyunca uygarlık, gün geçtikçe büyük gelişmeler göstermiştir. Artık otomasyon ve mekanizasyon insan yaşantısında büyük bir yer tutmaktadır. Her gün insanın rahatlığı için yeni bir alet geliştirilmektedir. Bulaşık yıkamaktan, ekmek kesmeye kadar her şey aletlerle yapılıyor. Gerek genel üretimde, gerekse günlük yaşantı da insan her dakika daha az aktif olmaktadır. Örneklemek gerekirse; 16 milyar yaşındaki evrende 4.5 milyar yıldır varolan dünyamızda insanoğlu yaklaşık 20 milyon yıldır yaşamaktadır. Bu süreçte insanoğlunun genel üretimdeki fiziksel aktivitesi 18. yüzyılda sanayi devrimi öncesi %92 oranındaydı. Günümüzde ise bu oran gelişmiş ülkelerde %20'lerin çok altına düştü.
Açıkça bilinmektedir ki, insan organizması uygarlık geliştikçe daha az hareket etmek zorunda kalmaktadır. Hareket azlığının organizma üzerindeki olumsuz etkileri düşünülmeden, her geçen gün yeni bir alet geliştiriliyor. İnsanlar, rahatlığımız için deyip, bu aletleri kapışıyorlar. Şimdi hareket azlığının insan vücudu üzerindeki olumsuz etkilerini anlatmaya çalışalım: İnsan vücudu evrimini ilk çağların güç doğa koşulları içinde tamamladı. O çağlarda insan, yaşamını sürdürebilmek, vahşi hayvanlara karşı savaşabilmek, güç doğa koşullarına göğüs gerebilmek ve beslenebilmek için güçlü olmak zorundaydı. Sürekli bir savaşın içindeydi, insanlar. O zamanın insanı çok güçlü bir fiziksel yapıya sahipti. Tüm kasları büyük bir gelişim göstermişti. Daha güçlü, daha süratli, daha dayanıklıydı. Sürekli bir hareketler dizisi içerisindeydi, insanlar.
Bir de günümüz insanını gözümüzün önüne getirelim. Bugün insan yaşamını sürdürmek için çok daha az hareket etmektedir. Günümüzde bu az hareket, yeni bir hastalık grubunun doğmasına neden oldu. Bu hastalık grubuna Hypokinetic Disease (hareket azlığı hastalıkları) adı veriliyor. Artık bu hastalıklar günümüzde en çok can alan, bir hastalıklar grubudur. Kalp-Damar hastalıkları bu grubun başını çekiyor. İşte, bu hareket azlığı ile başa çıkmak, insanın yaşam kalitesini yükseltmek, insanı fiziksel anlamda günlük yaşamdaki etkinlikleri daha kolay yapar hale getirebilmek amacıyla “yaşam boyu spor” olgusu doğdu. Bu olgu çeşitli dönemlerde, çeşitli ülkelerde değişik isimlerle anıldı. Kimi zaman “herkes için spor”, kimi zaman “sağlık için spor”, kimi zaman “kitle sporu” gibi.
HAREKET EKSİKLİĞİNİN ZARARLARI
Çağdaş yaşantı dediğimiz, sürekli teknolojik ve endüstriyel gelişim içerisinde olan, kent yaşamında kırsal yaşantının dinlendirici, güç verici görüntü ve ortamı kaybolur. Bir beton yığını şekline dönüşmüş evler, yeşile hasret alanlar. Sanayi artıkları kirlentileri, dumanları, gürültüleri ile dolu bir yaşantı. Korna, daktilo, telefon sesleri, çığlıklar, bağırışlar. Dar ve pislik kokuları ile sokaklar. Konserve kutusu gibi taşarcasına doldurulmuş ulaşım araçları. Asık suratlı insanların, hızlı adımlarla dolaştığı caddeler. Geçim derdi, işini kaybetme korkusu. Ve bunlara benzer sıralayabileceğimiz, çeşitli nedenlerle oluşan psiko-sosyal baskılar. Hareket azlığına bir de bu tip psiko-sosyal baskılar eklenince, organizmanın duyarlılığı artmakta, dayanma gücü azalmaktadır. İnsan organizmasının ruhsal dengesi Merkezi Sinir Sistemi adını verdiğimiz bir sistem tarafından düzenlenir. Bu sistem dışarıdan gelen bir etkiye karşı organizmanın tepkisini ayarlar. İnsana gelen rahatsız edici bir stres karşısında insanda, anksiyete adını verdiğimiz bir davranış biçimi oluşur. Yine hareket azlığından kaslar atrofiye (zayıflamaya) uğrarlar. Eklemlerin fleksibilitesi (esnekliği) azalır. Kasları yöneten sinirler aktivitelerini azaltır.Postür bozuklukları, kireçlenmeler, şeker hastalıkları gibi rahatsızlıklarda egzersiz noksanlığından oluşmaktadır.
Amerika da yapılan istatistiklerle ölümlerin %55'inin kalp-damar rahatsızlıklarından olduğu ortaya çıktı. Bu hastalıkların tedavisi için yılda milyonlarca dolar harcanmaktadır. B. Almanya'da 1954 yılında bu yana yapılan grevlerle kaybolan iş günü, kalp hastalıklarından kaybedilen iş gününün yanına bile yaklaşamamaktadır. Ülkemizde ise kalp-damar hastalıklarının insanlarımız üzerine etkileri şöyle: Türkiye de 4 milyonun üzerinde kalp hastası bulunmaktadır. Bu nedenle üretici iş gücü büyük azalma göstermektedir. Bu oran yılda 300 milyon iş gününü buluyor. Ayrıca, bu hastalıklardan oluşan zarar yılda 15-20 milyarı buluyor. Bunların dışında hipertansiyona bağlı kalp hastalarının sayısı 300 bine yaklaşıyor. İki aileden bir kişi, 13 kişiden biri, özet olarak nüfusumuzun %10'a varan bir bölümü kalp hastasıdır.
Bu rakamları kalp hastalığı üzerinde araştırma yapan, ülkemizin yararlı derneklerinden Türk Kalp Vakfı nın broşürlerinden veriyoruz. Kalp hastalıklarının insanlar üzerindeki öldürücü etkisi yukarıda verdiğimiz rakamlarla açıkça görülmektedir. Konumuzun hareketsizlikten oluşan rahatsızlıklara, karşı hareket ile mücadele etmek olduğuna göre, Tıbbın babası diyebileceğimiz ünlü Yunan bilgin Hipokrat ın bir deyişini hatırlatmadan geçemiyoruz. Hipokrat şöyle demişti:
“Kullanılan gelişler, kullanılmayan kaybolur. ” Daha önceki satırlarda vermeye çalıştığımız bilgiler, açıkça Hipokrat ın ünlü deyişini kanıtlamaktadır.
Bu hastalıklardan tek kurtuluş yolumuz var. O da hareket etmektir. Sürekli sağlıklı kalmak istiyorsak, hareket etmeliyiz. İlk ve tek parolamız, 'Sağlıklı yaşam için hareket'tir.
Şimdi ilerideki sayfalarda sizlere egzersizin yararlı ve zararlı yönlerini anlatmaya çalışacağız. Ondan sonra egzersiz çeşitleri ve enerji oluşum yollarını bulacaksınız. Kısada olsa bu konulara değinmek zorundayız.
Özetlemeye çalıştığımız gibi, psiko-sosyal streslerden ve heyecansal streslerden kurtulabilmemizin çarelerinden biri hareket etmek, egzersiz yapmaktır. Gün geçtikçe daha büyük rakamlarla uyuşturucu madde ve alkole düşkünlüğü bu stresler sonucu artan insanlarımızın tek kurtuluş çaresi hareketlilik, tekdüze yaşantıdan kurtulmaktır. Evde bu stresi ailemize taşıyacağımız yerde, yarım saatimizi spor için ayırabilirsek, hem fiziksel sağlığımız, hem de ruhsal sağlığımızı düzene sokmuş oluruz. Yukarıdaki satırlarda fiziksel aktivitenin insanın ruhsal yapısı ve sağlığı üzerinde yaptığı olumlu etkilerini anlatmaya çalıştık.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.