Bu haftaki yazımızda egzersizi, toplumsal, eğitsel, boş zamanları değerlendirme, ekonomi, kültür ve yarışma boyutları ele almak istiyorum. Belki bu haftaki yazım ile yerel yöneticilerimize bir mesaj verebilirim diye düşünüyorum. Egzersiz yapmak bir kültür ve yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimini tamamlayan, etkileyen ve sahip olduğu güçlerin bireylerde özelleşen bir bütünlüğü olan sporun insan yaşamına yön vermesinin bir anlamı vardır. Fakat unutmamak gerekir ki egzersiz, yaşamın bütünü değildir. Egzersiz yapmak sağlıktır, fakat sağlığa giden tek yol değildir. Ancak egzersizin sağlığa olan katkıları bilimsel verilerle ispatlanmıştır. Egzersiz yapanların nasıl daha sağlıklı, hareketli, bilinçli olduğunu geçen haftalardaki yazılarımızda vurgulamıştık. Egzersizin yaygınlaştırılması genel toplum sağlığının dolayısı ile genel nüfusun içersinde sağlıklı insan sayısının artmasını sağlayacaktır. Böylece sağlıklı ve mutlu bir il oluşmasına katkı sağlayacaktır.
Düzenli olarak egzersiz yapmak; ister performans, ister parkta yürümek ve koşmak olsun, birey ve toplumu biraya getirme, daha iyi yaşam kalitesi oluşturma ve sağlıklı olunması açısından yararlıdır. Bu nedenle 1975’ten itibaren UNESCO, egzersiz konusunda aktif rol oynamaya başladı. Bundan dolayı 1980’de “ Bütün dünya için egzersiz programı ” adlı bir rapor hazırlandı. Bu raporun amacı, insanların ilgisini egzersize çekmek suretiyle hayat seviyesini, sosyal faaliyetlerinin kalitesini yükseltmek ve suç işlemek gibi olumsuz eylemlerden uzaklaşmaktır. Yine başka bir genelge 1988 yılında çocukların sağlıklı gelişip büyüyebilmesi için günde en az bir saat egzersiz yapmayı öneriyor.
Sonuç olarak egzersiz hangi amaçla yapılırsa yapılsın etkili bir araç ve hacmi milyar dolarla ifade edilen bir endüstri dolayısıyla dünyada otomotiv sektöründen sonra en fazla istihdam sağlayan alan olarak karşımıza çıkmaktadır. O halde Yerel Yönetimler ve onların spor kulüplerinin bu olguda konumu nedir ve ne olmalıdır? İnsan hayatı coğrafi şartlar yani doğa ve toplum içersinde geçer. Bunlar çevresel şartlardır, birbirinden farklı özellikler taşır. Çevre sözcüğü, bizleri etkileyen tüm doğal nesne ve koşullarda, insan yapısı ve koşulları kapsayan, alt ve üst kurumlarıyla, toplumsal örgütlenmeyi içeren bir bütünü ifade etmektedir.
Kamuoyunun içinde şekillendiği sosyal çevre ise kültür ve insan grupları olmak üzere iki büyük ortamdan meydana gelir. Doğal ve toplumsal çevre içinde yaşayan insan, her iki çevreyle, karşılıklı ve sürekli bir alışveriş ve etkileşim içinde bulunur. Bunun sonucu olarak, bireyin davranışı üzerinde doğal ve toplumsal çevrenin etkisi görülür. Sosyal çevreyi oluşturan şartları, fiziksel, toplumsal ve kültürel olarak ayırabiliriz. Daha açık bir ifade ile ailemiz, mahallemizdeki insanlar, iş yerimiz, kentimiz hatta kullandığımız çok sayıdaki teknolojik alet yaşamamızda etkileri olan sosyal çevremizdeki unsurlardır.
Özellikle 6-10 yaş çocukların gelişime egzersizle sağlanan katkı çok önemlidir. Çünkü çocuklarımız kendini hayatın merkezi olarak görme ve algılama döneminden, dış denetime bağımlılık “Öz disiplin geliştirme” dönemine geçişi yaşarlar. Bu dönem insan yaşamında “Kritik dönem” yaşam boyu değişmeyen “İz bırakma dönemi”dir ve geniş bir sosyal çevreye geçiş yaşanır. Bu dönemde çocuğa, sorumluluk alma, işbirliği yaparak çalışma, kendini yönetme, zamanı iyi kullanma, kendine güvenme, planlı çalışma, sabırlı olma, yaptığı işten zevk alma, kendini ifade edebilme gibi becerileri kazandırma fırsatı vardır. Gençler açısından da 10-17 yaş soyut düşünmenin belirginleştiği, özgürlük, ahlak, erdemlilik gibi temel değerlerin ve estetik algının geliştiği dönemlerdir. İlköğretim çağından başlayan “beden eğitimi ve spor eğitimi” bu özellikleri kazandırmada önemli katkılar sağlayabilir. Sosyal çevre, ihtiyaçlar dizisinde tatmini etkileyen veya ihtiyaçları sıralayan bir faktör olarak rol oynar. Çevrenin ihtiyaçlara verdiği önem ölçüsünde ihtiyaçların bir kısmı değişikliğe uğrar. Bütün bu gerçeklerden hareketle yaşadığımız ve çalıştığımız yerleşim birimlerinin yönetiminde yetki ve sorumluluk taşıyan belediyelerin yaratacakları kamuoyu hem kent insanının yaşam kalitesini belirleyecek hem de yönetimlerinin devam edip etmemesini etkileyecektir. Gelişmiş demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından biri de yerinden yönetimdir. Bu noktada yerel yönetimler gün geçtikçe her alanda daha etkin ve daha önemli bir hale gelmektedir. Dünya sağlık örgütü bünyesindeki “Sağlıklı Şehirler Ağı”nın V. Faz çalışmalarının ana temaları bilindiği gibi;
* Sağlıklı Yaşlanma
* Sağlıklı Şehir Planlaması
* Sağlık Etki Değerlendirmesi
* Fiziksel Aktivite & Aktif Yaşamdır.
Bu nedenle gerek sağlıklı yaşlanma konusu, gerekse fiziksel aktivite ve aktif yaşam konusu yerel yönetimleri doğrudan ilgilendiren bir konudur. Yerel yönetimler gerek gelişme çağındaki çocuk ve gençlerin sağlıklı bireyler olma noktasında, gerekse yetişkin ve yaşlıların daha uzun, daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmeleri noktasında önemli bir görevi üstlenmişlerdir. 2004 tarihli 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunun Büyükşehir Belediyelerine ait görevler kısmında 3. bölüm 67 madde “m” bendinde şu ifade yer almaktadır:
“Büyük şehrin bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, hayvanat bahçeleri, hayvan barınakları, kütüphane, müze, spor, dinlence, eğlence ve benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek., gerektiğinde amatör spor kulüplerine malzeme vermek, gerekli desteği sağlamak, amatör takımlar arasında spor müsabakaları düzenlemek, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara Belediye Meclis kararıyla ödül vermek.
BELEDİYELERİN SPOR KULÜPLERİ
Hemen tüm belediyeler bütçe olanakları çerçevesinde bu görevlerini yerine getirmektedir. Bunun yanında belediyeler sayıları giderek artan şekilde spor kulüpleri de kurmaya başlamışlardır. Bu kulüplerin tüzüklerinde yer alan amaç ve faaliyet alanları incelendiğinde genel olarak şu maddeler göze çarpmaktadır;
1- Belediye mensuplarının ve bakmakla yükümlü oldukları aile efradının spor faaliyetlerini yönlendirmek.
2- Şehir gençliği ve çocuklar için spor yarışmaları ve sportif eğitim çalışmaları yapmak.
3- Gençlerin sportif gelişimlerini sağlamak, ruhsal ve bedensel olarak sağlam gelişmeleri için katkıda bulunmak.
4- Spor eğitimini ve ahlakını geliştirmek.
5- Üyeler arasındaki sevgi dayanışmayı arttırmak.
6- Üyelerine ve gençlere çeşitli spor branşlarını, kültürel etkinlikleri yapma olanağını sağlamak.
Ancak mevcut belediye spor kulüplerinin çalışmaları değerlendirildiğinde genelde performans sporuna ve profesyonel spora dönük çalışmaların daha ağır bastığına tanık olmaktayız. Bu durumda da belediye personeli ve çocuklarının ya da yerel halkın çocuk ve gençlerinin spor takımlarında yer bulması kolay olmamaktadır. Değişik branşların liglerinde yer alan bazı belediye spor takım kadroları ise tamamen transferlerle başka şehirlerden gelen sporculardan oluşmaktadır ve halk tribünlerde seyirci olarak yer almaktadır. Üstelik bu düzeydeki takımların eğitici kadroları da transferlerle sağlandığından yerel istihdama katkı sağlamadığı gibi maliyet de yüksek olmaktadır. Profesyonel spor elbette önemli bir reklam aracıdır ve sponsor bulma kolaylığı vardır ama sporda şampiyonluk garantiye alınamadığından başarısızlık durumunda yerel yönetimler çoğu zaman yerel halkın öfkesiyle karşılaşmaktadır. Özellikle gerçekçi hedefler dışında halka büyük sözler veren belediye başkanları maçlarda istifa davetlerine muhatap olabilir.
Bir belediye başkanı özellikle her hafta medyada yer bulan bir futbol takımının da başkanıysa tüm ülkede hem ismen hem de görsel olarak tanınmaktadır ama oy isteyeceği kesim yerel halktır. Bu kesim çocuklarını kötü alışkanlıklardan uzaklaştıracak, yaşlısı, genci, engellisiyle herkese kendini gösterebilecekleri sportif aktivite olanakları sağlayan yönetimleri destekleme eğilimlerindedir. Özellikle göç alan bölgelerde sosyal uyumun sağlanması, yeni gelenlerin kendini o bölgeye ait hissetmesinin bir yolu da kendilerine sağlanan sportif olanaklardan yararlanabilmeleri ve yerleşim birimlerinde yer alan spor tesislerinde iş bulabilmeleridir. Elbette bunu başarıyla gerçekleştiren belediyeler de bulunmaktadır. Yaz spor okulları uygulamalarını hayata geçiren belediye spor kulüplerinin sertifika dağıtım günlerindeki kalabalık ve neşeli törenler bunun bir göstergesidir.
Yukarıdaki bilgi ve tartışmalar ışığında belediye spor kulüpleri
faaliyetleri için öneriler şu şekilde sıralanabilir:
1- Bölgesindeki ilköğretim okulları öğrencilerini beden eğitimi öğretmenleriyle işbirliği yaparak testlerden geçirmelidir.
2- Test sonuçlarına göre çocuk ve gençlerin uygun branşlarda alt yapı çalışmalarına katılmasını sağlamalıdır.
3- Kendi alt yapı çalışmalarından yetişecek sporcularla takım kadrolarını oluşturmalıdır.
4- Yaz ve kış spor okulları faaliyetleri ile isteyen her çocuğun tercih ettiği branşla tanışmasına ve kendini denemesine fırsat yaratmalıdır.
5- Önemli olanın centilmence bir mücadele olduğu, kazanmak değil, katılmak olduğu spor müsabakaları organize etmelidir.
6- Belediye personeli ve yerel halka yaşam boyu spor aktiviteleri için mekan ve uzman eğitimciler sağlamalıdır.
7- Görevli eğitici personelin bilgi yenilenmesi açısından eğitilmesini ve bilimsel toplantılara katılmasını sağlamalıdır.
8- Bölgelerindeki spor kulüplerine, büyük bütçeli takımlar kurarak rakip olmamalıdır.
9- İlinde bulunan Beden Eğitimi Spor Yüksek Okuluyla işbirliği içersinde olmalıdır.
10- Bağlı bulunduğu ilde bulunan GSİM teşkilatıyla çok sık iş birliği içersinde olmalıdır.
KAYNAKLAR:Gezgin ,M.F. , Amman , T., “Temel Eğitimde Yararlılık Açısından Spor Olgusu ” , Eğitim Kurumlarında Beden Eğitimi ve Spor II.Ulusal Sempozyumu Kitabı , Milli Eğitim Basımevi sf. 233-236 ,1994 , ANKARA**Kılcıgil ,E,Sosyal çevre –Spor İlişkileri , Bağırgan Yayımevi ,sf. 9 ,1998 , ANKARA***GSGM, Herkes İçin Spor Federasyonu El Kitapçığı ,2005 , ANKARA****Daniels ,A.S., The Study of Sport as An Element of Culture , Sport , Culture and Society a Reader an the Sociolagy of Sport , ( ed.John W.Lag , Gerald S.Kenyan ) , The McMillian Company , p.17 ,1969 , U.S.A***Başar ,E. , Eğitim Sosyolojisi Eğitimin Toplumsal Temelleri , Eser Matbaası sf.16-17 , 1994 , SAMSUN****Onat , E. , Mekansal Düzenin Kuruluşu ve Mimarlıkta Tasarlama Üzerine Kavramsal Bilgiler , A.D.M.M.A. , Geliştirme Derneği Yayınları No:11, sf. 1,1982 ,ANKARA****Köknel , ö. , Özuğurlu , K. ,Tıpta Ruhbilim , Bozak Matbaası , sf.114-115, 1980 ,İSTANBUL ****Göka , E. , çocuk ve çevre , TC. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı Yayınları No:34 Kılıçaslan Matbaacılık , sf. 9-19 ,1980 , İSTANBUL***Kasap, H., Olimpik Eğitim ve Spor Kültürü Seminer konuşması, 8.Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, 2004, ANTALYA
Delican , M. , Verimlilik ve Verimliliği Etkileyen Ekonomik Teknolojik , Sosyo- Kültürel Faktörleri , İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü , Yüksek Lisans Tezi , sf.218 , 1986 , İSTANBUL
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.