Bu haftaki yazımızı, okulların açılmasına az bir süre kala, çocuklarımıza ayırdım. Yaşamımızda teknolojinin girdiği günden beri hareketlerimiz değişmeye başlamıştır. Semt pazarlarında alışveriş yapabilmek için uzun yürüyüşler yaptığımız günlerin yerini, koltukta otururken marketlere sipariş verdiğimiz sanal dünyanın monotonluğu aldı. O kadar az hareket eder olduk ki, artık vücut ve ruh sağlığı ile ilgili sorunlar yaşar duruma geldik. Yürümek, koşmak, sıçramak, tırmanmak, atmak vb. pek çok hareket hayatımızdan kayıp gidiyor. Çocukların bedensel gelişimlerinin somut olarak gözlenebildiği okul öncesi dönemde, onların hareket gelişimlerini destekleyebilecek nitelikte etkinlikler de yapılmalıdır. Okul öncesi dönemde, çocuğun tüm gelişim süreçlerinin desteklenmesi onun sağlıklı bir birey olmasında en önemli etkenlerden biridir. Bu dönemde, bedenin ve buna bağlı olan hareketlerin gelişimi, gerek ev gerekse okul eğitiminde en çok ihmal edilen konulardan biridir. Özellikle şehirlerde yaşayan çocuklar için ev ortamında çok sınırlı hareket imkanı vardır. Eğitim kurumlarında, çoğunlukla zihinsel gelişimi destekleyen eğitim programlarının uygulandığı dikkati çekmektedir. Oysa, bedenini doğru bir şekilde kullanabilen, hareketlerini uygun bir şekilde kontrol edebilen bireyler, kişilik gelişiminin temel öğesi olan öz güveni kazanmayı da başarabilir.
Çocuğun okul öncesi hareket gelişimi ileri düzeyde sporla bağlantılı becerilerin temeli olmasından dolayı çok önemlidir. İki yaşından yedi yaşına kadar olan çocuklar koşmak, atlamak, zıplamak, fırlatmak, yakalamak gibi temel hareket etkinlikleri yaparlar. Temel hareket becerilerini uygulamada başarısızlık duygusu, çocuk üzerinde uzun süren olumsuz etkiler gösterebilir. Bu becerilerin yokluğu, çocuğu grup oyunlarına ve okul yıllarından yetişkinliğe kadar diğer sporlara katılmaktan alı koyabilir. Çocuk hareket etmeye yönlendirilmelidir. Hijyenik önlemlerin sağlandığı risksiz bir ortamda çocuğa hareket serbestisi sağlanmalıdır.
Genel olarak küçük çocukların eğitimi, aile tarafından ele alınmaktadır. Yakın bir zamana kadar okul öncesi çocuklara ev dışında az bir eğitim gösterilmiştir. Ancak batı toplumlarında 5 – 6 yaşta başlayan eğitim uygulaması, eski Sovyetler Birliğinde 2 yaşında başlatılmakta idi. Bizler genelde çocukların eğitiminde evlerin sorumlu olduğunu düşünmüşüzdür. Fakat toplumumuzun sosyal ve kültürel yapısındaki hızlı değişmeler, erken yaştaki öğrenmenin daha sonraki yıllarda gelişmeye olan katkısı, eğitime başlama yaşının yeniden ele alınmasını gündeme getirmiştir. İnsan kendi doğasını dıştaki doğayla, nesnelerle ve canlılarla hareket ederek açığa çıkarır. Artık ülkemizde de kadın, sadece evle ilgilenmek değil, üretken olmak da istiyor. Bu durumu ekonomik koşullar da zorlamaktadır. Kadınların iş hayatına atılmaları gittikçe artan sayıda çocuğun anaokulu programlarına veya günlük bakım formlarına yazılmasına neden olmuştur. Jean Piaget küçük yaşlardaki potansiyelin daha sonraki davranışın belirleyicisi olarak görülmesine öncülük etmesi, önce Amerika’da sonra diğer ülkelerde erken yaşta yapılan eğitime olan ilginin artmasına neden olmuştur. Çocuk gelişim programları, çocukların fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılayarak bu çocukları okulda başarılı olacak şekilde hazırlamaktadır.
Anaokulları günlük bakım merkezleri ile karıştırılmamalıdır. Günlük bakım merkezleri çocukların gün içindeki korundukları ve ihtiyaçlarının karşılandığı yerlerdir.
Anaokulları çocukların kognitif (düşünsel ve harekete dayalı)) ve efektif (duygusal ve ruhsal) gelişimini artırmak için kurulmuşlardır. Anaokulu okul öncesi eğitimin temel formu olan eğitimsel bir deneyimdir. Başlangıçta ana okulları yüksek okul ve üniversiteler tarafından laboratuvar okulu olarak ele alınmış, öğretmenler için eğitim veya test zemini olarak kullanılmışlardır. Böylece okul öncesi çocukların doğası ve karakteristikleri hakkındaki sezgilerimizin artırılmasına katkı sağlamışlardır. Hala birçok anaokulu uygulama okulları olarak görev yapmaktadırlar. Geleneksel anaokullarında çocuğun düşünsel efektif gelişimi ele alınırken; modern anaokullarında hem düşünsel efektif gelişime hem de kognitif hareketsel gelişime önem verilerek bir denge sağlanmış olunur.
Çocuğun Yaşamında Oyunun Sosyal Gelişim Yönünden Etkisi
Yaklaşık olarak dokuz yüzyıl önce yaşmış olan İbni Sina oyunu çok seven bir insanmış. Çocukluğunda bir gün oynarken yaşlı bir adam, “Sen çok akıllısın, ileride bilim adamı olacaksın, sana oyun yaraşır” demiş. Derslerine çalış dediğinde, henüz çocuk olan İbni Sina şu cevabı verir; “Her yaşın bir hali vardır. Çocukluğun yakışığı da oyundur. Her yaşın hakkı verilmelidir.”
Oyun çocukluğun yakışığı olduğu kadar gereğidir de. Çocuk hayatı oyun içerisinde tanır. Aileden getirmiş olduğu özellikleri oyunda test eder ve şekillendirir. Almış olduğu eğitimi oyuna yansıtır. Oyun kazanılan olumlu niteliklerin pekiştirildiği, olumsuz özelliklerin değişime uğradığı bir deneme alanıdır.
Beden Eğitimi Ve Spor Kavramlarında Değişik Yaklaşımlar
Beden Eğitimi Kavramı; bedensel etkinlikler aracılığı ile eğitimdir. Öyleki rekor kırma ve şampiyon olma amacı gütmez. Rekabete dayalı değildir. Sonucunda para kazanma unsuru gütmez. Organizmanın bütünlüğü ilkesine dayalı tüm kişiliğin gelişmesidir. Genel eğitimi tamamlayan ayrılmaz bir parçadır. Sağlıklı, güçlü ve mutlu olma, dengeli kişilik, toplumsallaşma, kültürleşme eğitimidir. Yenme ve yenilme kaygısı yoktur ve uygulaması eğlendirir.
Spor Kavramı Nedir?
Spor saldırganlığın tamponudur. “İnsan doğasında bulunan saldırganlığın sağlıklı ve barışçı bir emniyet subabı, bu güdüyü denetim altına alan uygun bir dostça rekabet ortamı, savaşında ikamesidir” (LORENZ).
Spor bireyin ruh ve beden sağlığı içindir. “Bireyin ruh ve beden sağlığını güvence altına alan, topluma uyumunu sağlayan, günlük yaşamın gerginlik ve sürtüşmelerini bastıran bir araçtır.”
Spor savaşa hazırlamak içindir.“yurtsever, hiyerarşik ve otoriter bir devlet eli ile ulusal birliği örgütleyen bir eğitim aracı. Gerçek işlevi gençleri savaşa hazırlamaktır. (EİSENHOWER) para-militer yaklaşım.
Spor kitlelerin afyonudur. “Sporu kitleleri uyutma aracı” olarak ve fanatik milliyetçiliğin üstü örtülü görünümü olarak göstermektedir. Franko’nun Barnebau stadı için “bana 150 bin kişilik bir uyku tulumu yapın” sözü simgeler. Sporun doğasında rekabet vardır. Performansın en yüksek seviyede ortaya konulması için organizmaya ağır yükler bindirir. Para kazanma unsuru vardır. Yenme ve yenilme unsuru vardır. Uzun ve yoğun süren antrenmanlar acı verici olabilmekte sporcu sakatlanma riski ile karşı karşıya gelebilmektedir.
Gelişim Çağındaki Çocuklara Egzersiz Yaptırırken Nelere Edilmelidir?
-Egzersize başlamadan önce ısınma tam olarak gerçekleştirilmeli; yaralanmaların önüne geçmek için ortamdaki hijyen faktörlerin çevre ve kullanılacak malzemelerin düzenlenmesi sağlanmalıdır.
-Uzun süren egzersizlerden kaçınılmalıdır.
-Egzersizler genellikle oyun formunda olmalıdır.
-Gerekli dinlenme aralığı verilmelidir. (Tam dinlenme)
-Eklemlerine yük bindirecek ve zedeleyecek antrenman formlarından ve uygulamalardan kaçınılmalıdır. (deep jump gibi).
-Tek yönlü çalışmalardan kaçınılmalıdır. Bir kol çalıştırılıyorsa diğer kolda çalıştırılmalıdır gibi.
-Ağırlık kullanılmaksızın kendi vücut ağırlığı ile beden farkındalığını geliştirecek hareketler seçilmelidir.
-Egzersizler yorucu olmamalıdır.
-Egzersiz sonunda çocuğun oynaması için süre tanınmalıdır.
Kaynaklar: Çocuk Ve Spor,S.Muratlı,Egzersiz Fizyolojisi,N.Akgün,-Çocuk Ve Spor; Yrd Doç Mehmet İnan,Uygulamalı Hareket Eğitimi; M. İnan,Okul Öncesi Ve İlkokullarda Hareket Gelişimi Ve Spor; Sami Mengütay, Psikomotor Gelişim,H.Aşçı
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.