Takip Et
  • 28 Kasım 2020, Cumartesi

İzah

Aydın Cumhuriyet Savcısı Murat Oran’ın daveti üzerine adliyeye gittim.

Bir dosyada ‘gizli tanık’ olmam istendi.

Gazetelerde yazdıklarım ve televizyonda konuştuklarımı biraz daha ayrıntı vererek anlattım.

“Gizli Tanık” olduğum için odada konuşulan her şey ve verdiğim ifade hakkında yayın yapmamam ve konuşmamam konusunda işittiklerim ve anladığım yanlış değilse savcı bey ricacı oldu.

Aradan geçen bir kaç saat sonra savcılık odada konuştuklarımızdan küçücük bir bölümünün cımbızlandığı bir açıklama yaptı.

Cımbızlama işini sadece gazetecilerin yapmadığının güzel bir delili niteliğindeki açıklamada “tanık olarak davet edildi” mertliği gösterilmesi makama olan saygımı korumam için yeterli oldu.

Yaptığım yayınlar, yazdığım yazılar ve verdiğim ifade nedeniyle savcılığın kendini korumak adına aksiyon alması neyin telaşı gibi bir merak içine girmedim, girmiyorum.

İfademde, ki daha önce yazdığım ve konuştuğum hususlardan ibaret; suç duyurusu niteliği taşıyan durumlar da var.

Aydın halkının paralarının çarçur edildiği, kamu zararlarının oluşturulduğu, örgütsel yapı ve faaliyetlerin bulunduğu hususunda yaptığım araştırmalar sonucu elde ettiklerimi aktardım.

Umarım, savcılarımız kendi itibarını korumak adına aldıkları hız ve duyarlılıkta bu konuların da üstüne düşer, beytülmala zarar verenlere hesap sorar.

Savcılığın hakkımda yaptığı açıklama sonrası yapılan bazı sosyal medya paylaşımları ve yazılan bazı haberlere de “ifade özgürlüğü” penceresinden bakıyor ve saygı duyuyorum.

Kamu kaynaklarını kullanan, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun Temsilcisi Barış Altıntaş’ın önce paylaşıp sonra sildiği bir paylaşım var; “Abileri bu iki kardeşe arpasını fazla verip ipini uzun tutmuş... Neyse hallederiz !!!” İçerikli.

Savcılığın açıklaması sonrasında yapılan ve kısa süre sonra silinen, ekran görüntüsünü aldığımız bu paylaşım hangi duyguyla yapıldı ve hangi akılla kaldırıldı? Cevabını merak bile etmiyorum.

Çünkü kendisinin reklam müşterilerimizi arayıp baskı yaptığı, bazı tedarikçilerimize gidip “onlara verdiğiniz şeyi biz alalım, onları yok etmek istiyoruz” dediği durumları biliyoruz.

Bizimle ilgili saplantılı bir tutum içinde olan, bu uğurda ekmeğimize ve ekmek teknemize de göz diken bir anlayışın basit bir aktörü olduğunun farkındayız.

Savcıya söz verdim odada konuşulanları yazmayacağım, konuşmayacağım. Ben yıllar önce de benzer olayları yaşadım. Adalet mensuplarının ellerinin ne kadar güçlü olduğunu ve bu güçlerinin kimlere yettiğini gördüm.

O yüzdendir ki, Anayasa Mahkemesinin ifade özgürlüğü kapsamında hakkında ilk karar verdiği TC vatandaşı oldum. İfade özgürlüğü ve Adil yargılanma konularında AİHM’de dosyalarımız var.

Hakkı savunma ve hak arama yolunda, devletin gücünü istismar eden ve milletin kaynaklarını boca eden yaklaşımlarla karşılaşmam ilk değil.

Bize ne olduğunun ve ne olacağın bir önemi yoktur. Önemli olan Aydın’ın ve Aydınlının haklarının korunmasıdır.

Kaynaklar halka hizmet olsun. Hırsıza, arsıza, şantaja heba edilmesin bizim için yeterlidir.

Adalet mi?

O, er ya da geç yerini bulur...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.