Takip Et
  • 20 Ekim 2014, Pazartesi

… gibi

… gibi seviyorum.

… gibi aşığım.

… gibi iğreniyorum.

… gibi konuşuyorsun.

… gibi geliyorsun.

Aydın’ı yönetenlerin bana göre en büyük hastalığı. “Aynı hastalık ülkeyi yönetenlerde yok” diyemeyiz.

Eleştirilmeyi sevmiyorlar. Hataları, eksikleri, yanlış uygulamaları, yazılsın, konuşulsun istemiyorlar.

Hep övülmek, takdir ve taltif edilmek istiyorlar. Bunun için harcadıkları para, emek ve zamanı bir bilseniz…

Keşke kendi ceplerinden yapıyor olsalar ama ne yazık ki, Aydın’ın ve milletin parasını…

Gazetecilik mesleği de, eleştirmek için var. Kulakları çınlasın Avukatım Murat Özcan’ın, bize karşı açılan davalarda yazdığı savunma dilekçelerinin hepsinde şu ibare muhakkak bulunur: Eleştiri, övgü olmadığına göre, kırıcı ve üzücü olabilir.

Ulusal basında, hükümeti, muhalefeti eleştiren yazarları takdir edenler, alkış tutanlar; yerelde kendileri ve uygulamaları eleştirilmesi durumunda, kişisel yaklaşım sergilemeye başlıyorlar. Eleştirenin, kendisini, partisini, kurumunu sevmediğini, hatta düşman olduğunu düşünüyor ve bunu en yakın çevreden başlayarak etkileyebildikleri tüm kitleye yayma gayretine giriyorlar.

Her meslekte olduğu gibi elbette bizim işimizde de çürük elmalar var. Bir haberle hayatın seyrini değiştireceğini düşünerek gazetecilik yaptığını sanan istismarcılar ve bunlara inanıp da, kişisel hesaplarına yön vermeye çalışan siyasetçi ve yöneticiler de var. Her iki taraf da, bir süre işini yürütüyor. Sonra yalan olduklarını kendileri de fark ettiğinde, düşman kesiliveriyorlar. Akabinde bütün gazeteciler ve kendisini eleştiren yazarları öylelerine benzetiveriyorlar.

Aydın’da gazeteciliği kirleterek, gazeteci gibi geçinenler olduğu gibi işini son derece iyi yapan, bu mesleğe gönlünü ve ömrünü vermiş çok değerli üstatlarımız ve yine gazeteciliğe aşık, halel getirmeyecek aktif arkadaşlarımız var.

Çalıştığım Denge Gazetesi, ‘patron bile köşe yazılarından eleştirilebilir’ rahatlığına sahip. Yazarımız Cem Ulucan, gazetemizin imtiyaz sahibi ve başyazarı Mehmet Aydın’ın yazısını eleştirebilir, karşıt görüş ortaya koyabilir. Bundan ne patronumuz, ne de hiç kimse rahatsız olmaz, aksine gurur duyarız. Denge’ye her hangi bir kişinin, kurumun, görüşün yayın organı gibi göstermeye çalışanların pazarını bozan bu durum bizleri mutlu eder. Mesleğimize ve gazetemize olan sevgimizi, bağımızı güçlendirir.

1998 yılında, kurulduğu ilkelere bağlı bir şekilde, sürekli yenilenerek ve okur kitlesini artırarak büyüyen Denge’deki eleştiriler, profesyonel yaklaşımlardır. Gazeteciliğin gereği olarak yapılır.

Yazarlarımızın ve düşüncelerimizin, bir takım kişi ve kitle tarafından önce kirletilen sonra da kapı önüne konan, gazetecilik istismarcılarına benzetilmesini Denge’nin okurları kabul etmez. Aydın’a yalanla, dolanla yön vermeye çalışanlar ancak kendini kandırır. Buharkent’ten Didim’e, Aydın’ın her yerinde, her sabah Denge Gazetesi’ni heyecanla bekleyen ve severek okuyan kitle Denge’yi iyi tanıyor. Denge ile sesini duyuran, sorununu gündeme getiren, üzüntüsünü ve mutluluğunu paylaşan Aydın halkı, “… gibi” benzetmeleri ile gazetesini kirletmeye çalışanlara izin vermez.

En gerçekçi, yerine göre en sert şekilde eleştirmeye ve uyarılar yapmaya devam edeceğiz. Kendimiz için değil kentimiz için bunu yapacağız. Eleştirilerimizi, uyarılarımızı kişisel olarak algılayanlar; halk adına oturdukları koltuklar ve yaptıkları işte kişisel çıkar temin etmeye çalışanlardır. Aydın’ı değil egolarını yüceltme derdiyle yanıp tutuşuyorlardır.

Böyle düşünüyoruz. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.