Takip Et

Batıya Yolculuğunda İncir-3

Ticaretin gelişmesi üzerine, doğal olarak, İmparatorluğun, özellikle de Anadolu'nun her yanını yeni kervan yolları sarmıştı. Bu yeni durum; kervanların, bir günde kat edebilecekleri mesafe sonunda, geceyi güven içinde geçirebilecekleri yeni hanların yapılmasını da gerektirmişti ki bu gerçekler dikkate alınarak, kervan yolları üzerine, kervanların bir gün içerisinde kat edebilecekleri mesafeler arasına (takriben her 30–40 kilometrede bir) hanlar ve kervansaraylar inşa edilmişti.

Han ve kervansaraylarda, güven içinde konaklamanın yanı sıra kervanın tüm ihtiyaçlarının da giderilmesi söz konusuydu. Buralarda, yolcuların gecelemelerine mahsus yer döşekli, ocaklı odalar, malların muhafazası için mahzenler, hayvan ahırları, araba tamirhanesi, nalbant, demirci dükkânı, aşevi, hastane, eczane ve bir de mescit bulunmaktaydı. Şehirlerarasındaki uzun yol ve menzil han ve kervansarayları, işlerliklerini sürdürdükleri sürece devletin yönetimi ve gözetimi altında kalmışlardı. Burada konaklayıp geceleyen transit yolcu ve kervanlardan şehir içi kervanlarının aksine ücret almak söz konusu bile değildi. Yol süresince güvenlik, seyahatin başlangıç noktasında tayin edilen bir kervanbaşı ve ekibi tarafından tehlikeli geçitlerde ise bu noktalardaki derbentler ve derbentçiler tarafından sağlanmakta idi. Derbent; dar boğaz, dağ geçidi, yol kavşağı ve köprü gibi, geçilmesi esnasında kervanlar için tehlike oluşturan kritik yerlere kurulan bir nevi savunma merkezi idi. Derbentler; arazinin durumuna göre yollara hâkim noktalarda inşa edilen küçük kale niteliğinde yapılar olabileceği gibi, önemli menzillerde kurulu bulunan han ve kervansaraylar da derbent olarak kullanılabilmekteydi. (Selçuk kazası civarındaki Keçi Kalesi'nin bir derbent olduğu söylenir.) Kuşadası’ndaki Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı'nın da bu maksatla kullanıldığı anlaşılmaktadır. (73)

Osmanlılar zamanında; Anadolu birliğinin sağlanması üzerine, asayiş nispeten temin edilmiş, derbentler ve derbentçiler sayesinde şekavet azalmış, ticareti aksatan engeller en aza indirilmiş ve yaratılan bu güven ortamı içinde ticari faaliyetler artmıştı.

Adı geçen yer ve dönemde(Aydın XIX yüzyıl) ticarete paralel olarak taşımacılık şehirde önemli bir yer tutmakta olup, devecilik, kiracılık, arabacılık, katırcılık mesleklerinde ihtisaslaşma olduğu görülmekte; 108 deve, 86 merkep, 3 katır var olmakla birlikte, 109 beygir taşımacılıkta kullanılmaktaydı.* (Bkz.Yapucu- Özgün. a.g.m.).

Kervan ulaşımı için en ideal bölgelerden birisi olan Aydın sancağı’na ait yollar, o dönem şartlarında en modern ulaşım sistemlerinden birisiydi. Kervan ulaşım ağları ana yol güzergâhı niteliğinde olup Evliya Çelebi’nin 1671’de izlediği güzergâh bize, zaman zaman merakından dolayı kervan yollarını terk etmiş olsa da ana kervan yollarının büyük bir bölümünü izlediğini göstermektedir.

Yol ağını izlemek açısından Timurtaş Paşa Köprüsünü anlatırken bahsettiğimiz paragrafı tekrarlayalım: Isparta- Denizli yolu muhtemelen Burdur ve Acı göllerin kuzeyinden dolaşarak Denizli’ye gitmektedir. Denizli’den sonra yol müsait araziden geçerek güneyde Büyük Menderes boyunca Efes’e, kuzeyde Gediz Nehri vadisiyle İzmir ve Foça’ya varır. Romalılar devrinde bu yolun Burdur- Dinar arası hariç aynen mevcut olduğu görülür. Apameia (Dinar)’dan başlayan Roma yolu Laodiceia (Denizli Civarı)’ya gelmekte ve buradan iki kol halinde Ege sahillerine uzanmaktadır. Güney kolu Mastaura- Tralles (Aydın)’dan geçerek Ephesus’a varır. Osmanlılar zamanında Isparta’dan Denizli’ye uzanan bir başka yol daha tespit edilmiştir. Bu yol da Isparta- Keçiborlu- Dazkırı- Denizli menzillerini takip ediyordu. Bu devirde ayrıca Denizli’den Kuşadası’na özellikle ticari mahiyette faaliyet gösteren bir yol mevcuttu. Bu yolun başlıca menzilleri Denizli- Büyük Menderes Nehri boyunca(Timurtaş Köprüsü ve Ak Köprü tarihi yapılarını kullanarak) Nazilli- Sultanhisar- Aydın- Kuşadası (Efes önünde) idi. Denizli’den batıya giden yol Ege sahillerinde başlıca üç limana(Foça- İzmir- Efes) ulaşıyordu. (74)

Denizli’den gelen yol, Sarayköy’ün içerisinden bir Yörük kışlağı olan Hasköy’den geçtikten sonra batıya ilerler. Kargılık Köyü’nün içinden geçerek Timurtaş Paşa Köprüsü’ne ulaşır. O ana kadar Menderes’in güneyini izleyen yol sağ sahile geçerek doğrudan kuzeye Kızıldere’ye ulaşır. Kızldere’den itibaren batıya yönelerek Savcılı Köyü’nün hemen güneyinden Uzunalan’ı kat eder Ortakçı’ya ulaşır ki Ortakçı’da bu güzergâhın ilk hanı yer almaktadır. İlk hanın Ortakçı’da yer almasının nedeni özellikle Denizli’den çıkan kervanlar için bir gündüz uzunluğu mesafesinde olmasıdır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.