Takip Et

TÜRKİYE’DE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE OLASI SONUÇLARI

İklim coğrafyanın sonucu ortaya çıkan bir olgudur. Her coğrafi farklılık iklim farklılıklarını ortaya çıkarır.

 

Türkiye'de bölgeler, arasında görülen kuvvetli iklim farkları, her şeyden önce, mevcut yükselti farkının ve denizlere uzaklığın bir sonucudur. Bunun yanında üç farklı hava kütlesi (Afrika,Atlas ve Sibirya) de iklim farklılıklarını ortaya çıkarır.

 

Orta kuşak ülkelerinde yıl içinde yağışlı kış ve kurak yaz dönemleri olmak üzere birbirinden farklı iki dönem bulunur.

 

Klasik bir anlatımla, yakın geçmişte Türkiye yıllık toplam yağışlarının %35'ini kış aylarında almakta idi. Bunu ilkbahar ve sonbahar mevsimleri izlemekte idi. Yaz aylarında ise bu oran %11'e kadar düşmekteydi. Son yıllarda ise iklim değişikliği nedeniyle ülkemiz yoğun bir biçimde mevsim kaymalarına şahit olmakta, kış mevsimi daha çok soğuk ve yağışsız geçerken yağışlar yaz mevsimi başına kayaktadır.

 

 

Ülkemizi son yıllarda oldukça fazla etkileyen Atlas ve Basra alçak basınçlarının etkisi yağışlı yerlerin ise kurak geçmesine sebep olmaktadır.

 

Hava kütleleri ve bunlara bağlı cephe sistemleri hava kütlelerinin kuzeye ve güneye hareketleri sırasında kararsızlık kazanması, yağışların belli bölgelerde yoğunlaşmasına neden olmaya başladı. Özellikle Karadeniz sahillerinde yoğunlaşan yağışlar sel felaketlerine yol açmaya başlarken iç ve iç-batı, güney doğu, doğu Anadolu bölgeleri beklenen yağışlardan mahrum kalmaktadır. Kıyı bölgelere ulaşan nemli hava kütleleri, Kuzey Anadolu dağları ve Torosların dış yamaçlarında yükselir ve kıyı kuşağı ile bu dağlara bol yağış düşer. Buna karşılık iç kısımlara ulaşan hava kütleleri taşıdıkları nemin önemli bir kısmını kıyı kuşağında bırakmış olduklarından ve dağları aştıktan sonra alçaldıkları sırada ısındıklarından daha az nem içerirler. Bu nedenle iç bölgelerde yağış, kıyı bölgelerine oranla daha azdır.

 

Türkiye'de en fazla yağış alan yerlerin kıyı kuşağına giren alanlar olduğu görülür. Buna karşılık iç bölgelerde yağışlar belirgin bir şekilde azalmaktadır.

 

Diğer taraftan, iç bölgelerde kış mevsiminde yüksek basınç koşullarının egemen olması, yazında yüksek olan sıcaklığın yoğuşmayı zorlaştırması, yağışların bu alanda daha az etkili olmasına neden olur.

 

Hakkari’den başlayarak Güneydoğu Anadolu Bölgesini içine alan geniş bir hat, Konya merkezli günydoğu-Kuzeybatı hattını birinci derecede kurak bölge olarak karşımıza çıkarırken,özellikle Denizli,Afyon,Kütahya,Uşak ikinci derecede bir kuraklık yaşayabilecektir. Buna ilave olarak Aydın,Muğla,İzmir ve Balıkesir’in iç kesimleri de üçüncü derecede kuraklığa maruz kalabilecektir.

 

Bu sonuçlar tarımı nasıl etkileyecektir?

 

Çok su gereksinimi duyan tarım ürünlerinin (sebze,meyve,narenciye yem bitkileri vs) ekim ve dikimlerinden vazgeçilecektir.

 

Sulama sularında tasarruf zorunlu hale gelecektir.

 

Mevcut çeşitlerde kalşte ve rekolte düşüşleri gerçekleşecektir.

 

Çiftçi ailesinin genç fertleri tarımdan daha fazla sayılarda uzaklaşacaklardır.

 

Toplumsal bir iç göç meydana gelecektir.

 

Bazı tarım ürünlerinde üretim kesintiye uğrama tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.