Takip Et

CUMHURİYETİMİZİN İLK YILLARINDA TÜRK EKONOMİSİ VE TARIMI

Anadolu’da tarıma temel olarak aile emeği ile üretim yapılan geçimlik düzeydeki küçük köylü işletmeleri egemendir. Bu işletmeler sanayi bitkilerine değil, daha çok yerinde kullanılacak tahıl üzerine kurulu, son derece geri teknoloji kullanan ilkel bir yapıya sahiptirler. Ege, Çukurova ve Doğu Karadeniz tarımın en fazla ticarileştiği, kapitalist üretim ilişkilerinin en çok yayıldığı yöreler iken, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde ise yarı- feodal üretim ilişkileri ağırlık kazanmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında toplam 13 milyonluk nüfusun %84’ü köylerde oturmakta ve üretim esas olarak tarıma dayanmaktadır. 1923’te GSMH içinde tarımın payı %43,1, sanayinin payı %10,6, hizmetler kesiminin payı %46.3 olarak gerçekleşmiştir. Toplam istihdam içinde tarım kesiminin payı %80’in üstündedir. İhracat gelirlerinin %85’i tarımsal ürünlerden sağlanmaktadır (358).

1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında Cumhuriyetin nüfusunun 13 648 000 kişi olduğu belirlenmiştir. Toplam nüfusun %47.71’ini çiftçiler (4 368 061), % 3,7’sini sanatkârlar (299 000) ve %2.8’ini de tüccarlar (257 000) meydana getirmektedir.

1927 yılında kırsal nüfusun toplam nüfusa oranı %75,8 iken; şehir nüfusu oranı ise % 24,2 oranındadır. 2012 yılı nüfus sayımına göre ise kırsal alanda yasayan nüfusun toplam nüfusun %22,7’sini oluşturduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren tarımsal üretim hızla artmıştır. Bunun başlıca nedenleri:

İlk amaç 3 beyaz “un, şeker, bez” olarak belirlenmiş;

Tarıma dayalı sanayi öne çıkarılmış;

Tarımsal kalkınma ülke kalkınması ile eş değer görülerek pozitif bir ayrıma tabi tutulmuştur.

Aşar vergisinin kaldırılması üreticiyi hem motive etmiş hem de bu ilkel verginin kaldırılmış olmasının sonucu olarak çiftçi köylü üzerindeki vergi yükü ticaret erbabına kaydırılarak üretimin artması teşvik edilmiştir.

Vergi sistemindeki bu önemli değişiklik ziraat kesiminin kapalı iktisadi yapıdan çıkarak, nakit ihtiyacının karşılanması için zirai ürünlerin pazara yönelmesini sağlamıştır. Tarım kesiminde aşarın kaldırılması ve sonraki yıllarda ise toprak reformu için tasavvur ve çalışmalara başlanmıştır (359).

Üç beyaz ilkesinden hareketle sanayi- tarım işbirliği ve koordinasyonunun gerçekleşmesi gerekmekteydi.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren hükümetler, özel kesimin sınaî faaliyetlere katılmasını özendirici önlemler almayı ihmal etmemişlerdir. 1927 yılında sanayi kuruluşlarının teşviki ve korunması amacı ile, Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır.

Ardından tarıma dayalı sanayinin ilk adımı atıldı.

5 Nisan 1925’de şeker fabrikalarının kurulması ve ayrıcalıkları hakkında kanun kabul edilmiştir. Cumhuriyetin ilk onbir yılında dört şeker fabrikası açılmıştır: Alpullu Şeker Fabrikası (1926), Uşak Şeker Fabrikası (1926), Eskişehir Şeker Fabrikası (1933) ve Turhal Şeker Fabrikası (1934). Cumhuriyetin ilk on yıllarında açılan diğer fabrikalar şunlardır: Bursa dokumacılık fabrikası (1927), Bünyan dokuma fabrikası (1927) (360). 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.