Takip Et

JEOTERMALDE SAVCILLI ÖNCESİ VE SONRASI-14

Aydın’da jeotermal faaliyetler için bir dönüm noktası olduğuna inandığımız 8 Ekim 2015 tarihinde Buharkent Savcıllı Mahallesi’nde yapılan ÇED ve Zorlu Doğal AŞ 4. JES tanıtım toplantısı ile ilgili olarak izlenimlerimizi aktarmayı sürdürüyoruz.

Acemice ve yanlış bilgiler içeren bir sunumdan sonra Buharkent Ziraat Odası olarak söz alıp tarımın görüşlerini ortaya koyduk. Özetle:

"Öncelikle bu toplantıda şirketlerin masum gösterildiğini belirmek isterim. Bu yapılacak santral projeleri bahsedildiği gibi çok sayıda istihdam sağlamıyor. JES’lerde flaş sistemini Binary sistemlerle kıyasladığımızda flash sitemlerin hem çevreye olumsuz etkilerinin daha fazla olduğunu hem de 50 MW’lik bir santralden hareketle jeotermal rezervuardan aldığı 2500 ton akışkanın yaklaşık olarak 500 tonunu atmosfere bırakarak rezervi tükettiğini görmekteyiz. . Santral için açılacak kuyuların kimin arazilerine geldiği bildirilmiyor. Bu toplantıda Zorlu Doğal Aş hangi arazilere sondaj kuyusu açacağını ayrıntılı, parsel numaralı haritalarla üreticilere dağıtması gerekirdi. Sunumdan üreticiler hiçbir şey anlamamışlardır. Tamamen teknik terimlere boğulmuş olan anlatım üreticilerimiz için bir anlam ifade etmemektedir.

Bu araziler daha önce turizm arazisi olarak ilan edilmişti. Yapılacak olan bu santral flash tipi santral olması nedeni ile insan sağlığına Binary tipi santrallere göre daha zararlıdır. Santralde oluşacak olan gazların insanlar üstünde ölümcül nitelikte zararlı olabilir. Denizli İl Özel İdaresi’nden istediğimiz analiz raporları sadece görevi baştan savmak üzere gönderilmiştir. Analizlerde arsenik, sülfür, bor, radon 222,ağır metallerin analizleri yer almamaktadır. Jeotermal sistemlerde bu bileşik ve elementlerin analizleri zorunlu hale gelmelidir.

Ben tıp insanı değilim. Ancak onların bilimsel rapor ve sonuçlarını aktarmakla mükellefim. Bugün hiçbir maden mühendisi veya jeolog bölgemizdeki jeotermal bileşiklerdeki sülfür, bor, radon 222,ağır metallerin insan sağlığını etkileyecek düzeyin altında olduğunu iddia edemez. Hiç bir tıp insanı da Radonun akciğer ve yumuşak doku kanseri, sülfürün kemik iliği kanseri, arseniğin de akciğer ve diğer kanser türlerine neden olduğunu inkâr edemez. Varsa iddia edecek olan ben fikir ve iddialarımdan vaz geçeceğim.

İhracattan dönen şu raporu gösteriyorum. Dönüş nedeni sülfürdür. Bölgemizde ihraç edilen incirler, içinde sülfür oranının yüksek olması nedeniyle geri geldi. Bölgemizde jeotermal santraller dışında sülfür üreten başka bir tesis de herhangi bir kaynak da yoktur.

Savcıllı halkının 8.9.2015 tarihinde İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne gönderdiği itiraz dilekçesinin, bir ay geçmesine rağmen hala cevap verilmemiştir. Savcıllı halkının itiraz dilekçesinde belirttiği gerekçeler dikkatlice okunmalı nazar-ı itibare alınmalıdır.

İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün buradaki yetkililerine soruyorum: Kaç jeotermal şirketi size 5403 sayılı yasa uyarınca söktükleri ağaçlarla ilgili izin istedi? İşte cevabınız: Hiç. Sizlerden konunun yetkilisi ve sorumlusu olarak 2872,3573,5403,167 ve 5686 sayılı yasaların uygulanmasında titizlik göstermenizi istiyoruz.

Savcıllı halkı topladığı imzaları ile mahallesine jeotermal sistemi istemediğini ifade etmiştir. Bu hem jeotermal imtiyaz sahibi şirketçe hem de devlet tarafından mutlaka dikkate alınmalıdır” dedik.

Toplantıda son konuşmayı yapan Savcıllı Mahallesi Muhtarı Ali Arslan ise:

“Mahallemizde kesinlikle jeotermal santral veya sondaj kuyusunun açılmasını istemiyoruz. Üreticiler, olarak, jeotermalden dolayı doğan zararımızı hiçbir şirket veya kurum ödememektedir. Bu yüzden sahamıza girmelerini istemiyoruz. Her türlü hukuki mücadelenin yanında gerekirse nöbet tutarak jeotermal şirketin makinelerini mahallemize sokmayacağız, dedi. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.