Takip Et

SALGIN SÜRECİNDE TARIM VE GIDA

Korona salgını insanların sağlığı kadar ekonomik geleceklerini de derinden etkiledi.

Salgın başlar başlamaz bizde ve dünyada insanların ilk refleksleri gıda ve kendilerini virüsten koruyacağına inandıkları temizlik-dezenfektan ürünleri ve çoklukla da gıda stoklamak oldu. Ve gıda satış alanı ,pazar ve marketlerin virüs dağıtım alanları haline geldiğini söylememiz yanlış olmaz…Bunca ciddi tedbire rağmen.Bunun sonucu olarak da bizzat yaşadığımız gibi sebze, meyve, tahıl çeşitleri, bakliyat ürünleri, mamul gıda fiyatları neredeyse % 100’lere yaklaşan oranlarda yükseldi.

Artık gıda daha önce defalarca yazdığımız gibi bönümüzdeki dönemin “stratejik” ürünü olacak. İçinde bulunduğumuz salgın döneminin orta vadeli sonuçlarından birisi gıda sıkıntısı olacaktır. Bu da ülkeleri tedbirler almaya yöneltecektir. Pek çok ülke salgından ders çıkardı. Orta ve uzun vadede gıda üretim, ihracat, ithalatını ve tarım üretim ve ekonomilerini yeni baştan planlamaya başladılar.

ABD ve Japonya gıda desteklemesine yüksek oranda destekleme ayırdı.

FAO yaklaşık 60 ülkede gıda sıkıntısı olacağını bildirdi.

Türkiye ise ise sadece % 2 ve 6 700 ton tohum desteklemesi kararı aldı; gerçekte ise 3-3,5 milyon ton tohum destekleme kapsamına girmeliydi. Üst tarım bürokrasisi daha başlangıçta matematik hatası yaptı.

Yalnız Tarım ve Orman Bakanlığı mı? Hayır başta Maliye ve Hazine Bakanlığı Korona desteklemelerini dağıtırken en son üretici kesimi hatırladılar.

Korona döneminde tarım hiç destekleme almadı,2019 yılı tarımsal destekleri ödemeleri için korona desteği imajı verilmeye çalışıldı.

Tüm sektörler korona salgınından az veya çok destekleme payı alırken tarımın aldığı pay kocaman bir (0) dır.Bazı ödemelerin ertelenmesi veya kredi kanallarının açılma girişim kısmi bir rahatlama ve çiftçinin yeniden borca girmesi anlamına gelmektedir.

Kısacası diğer tarımsal üretim yapan ülkeler tarımda ve gıdada radikal, hızlı, akılcı ve gelecek için sürdürülebilir bir tarım politikası geliştirip gıda stoklarını garantiye almaya başladılar. Bizimkiler hala kasası dolu sektörleri kayırma peşindeler. Türk tarım ve gıda politikalarında her hangi bir değişim ve planlama masaya gelmemiştir.

Önümüzdeki dönem tahıl, bakliyat, yağlı tohumlar için stratejik bir dönem olacaktır. Bunun için patates, buğday, mısır, pirinç, mercimek, kuru fasulye, zeytin, ayçiçeği ve soya üretimi özellikle önemli olacaktır.

Yem sanayii ve yem hammaddeleri üretimi dolayısıyla hayvancılık sorunlu bir tarım dalı haline gelecektir.

Sebze ve meyve üretimi doğrudan destekleme kapsamına alınıp, üretici artık günümüz, nohut-çekirdek desteklemeleri ile değil hibelerle üretimini sürdürebilmelidir.

SONUÇ:NE YAPMALIYIZ: Türkiye günü kurtarmak yerine orta ve uzun vadeli plan yapmak zorundadır. Buğday ithalat ve açıklanan fiyatlar uyumsuzdur.

Derhal ithalat politikalarından vaz geçilmelidir. Zaten ithal gıda fiyatları önümüzdeki dönemde Türk bütçesinin kaldıramayacağı düzeyde olacaktır.

Üreticinin ürettiği ve tarımsal kooperatiflerin ürettiği, işlediği ve pazarladığı tarım ürünlerinin % 75 i desteklenmelidir.

Toptancı hal yasaları ve gıda aracıları, gıda ticareti derhal serbest piyasa anlayışı dışına çıkarılmalıdır. Yeni ve üretici özneli bir pazarlama düzeni hayata geçirilmelidir.

TÜRKİYE, TARIM ÜRÜNÜ VE GIDA İHRACATINDA GERİLEME YAŞAYACAK, ANCAK BUNU FIRSATA ÇEVİREBİLİR. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.