Takip Et
  • 30 Kasım 2018, Cuma

ÇÜRÜMÜŞLÜK!

“Basın kan kaybediyor mu?”, “Yazılı basının sonu geliyor mu?” Başlıktaki yazılarımda da yazmıştım. Gazeteler gerek yerel olsun gerekse ulusal teker teker kapanıyor. Geçenlerde Hürriyet’in başında bulunan Mehmet Soysal; ‘son günlerde geleneksel medyanın dijitale karşı kan kaybettiğini ve kötü gidişin durdurulması gerektiğini’ yazıyordu. Örneğin günde 15 lira verip sigara alan,3-5 lira verip bir bardak çay içen okuyucu, 1 lira verip gazete okumuyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Basılı gazeteler son yıllarda reklam, tiraj ve muhteva zenginliği açısından maalesef erozyona uğradı. Bugün eline cep telefonunu alıp internete bağlanan her kişi, gazetecilik mesleğinin temeli olan “Haberi duyurma ve yayma” görevini yapıyor. Sosyal medya ilk zamanlar haberciler için ihbar anlamında önemli mecraydı. Şimdi tek başına haber kaynağı...

WhatsApp dediğiniz şey, dünyanın en büyük haber ajansı gibi çalışıyor. Dolayısıyla bu anafordan geleneksel medyanın etkilenmemesi mümkün değil. Dijitalleşme, gazetelerin eskisi gibi ilgi görmemesinin en önemli sebebi görülebilir. Ama tek sebep bu değil. Geleneksel medyayı çürüten; dijitaldeki gelişmeler, reklam baskısı ve artan kağıt maliyetlerinin yanında, medyanın bünyesinde zuhur eden hastalıklar. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1- Holiganlık; Gazeteler, televizyonlar birer propaganda aygıtına dönüştü. Bazı yayın yönetmenleri, köşe yazarları holigan gibi. Partililerden daha fazla partici gazeteciler var! Bir kesim hükümetin eksiğini görmemek için iyimserlik sınırlarını zorlayarak pespembe dünyalar oluşturmaya çalışıyorlar. İdeolojik saplantılarına esir olan diğer kesim ise sürekli eksik bulmak ve kara tablolar çizmek için uğraşıyor.

2- Güven kaybı; Herkes kendi kompartımanında kendi dünya görüşünün doğruluğunu savunmaya kalkıyor. Herkes birbirine bağırdığı için kimse kimseyi dinlemiyor. Haliyle bu ortamda söylenenlere de kimse itibar etmiyor.

3- Algı değişikliği; Medyadan beklentiler değişti. Geçenlerde önemli bir habere imza atan muhabire haberin konusu olan şirketin basın ilgilisi telefon ediyor; “Bu olayı Sözcü, Cumhuriyet yazsa anlarız. Biz sizden bunu beklemiyorduk” diyor. Eleştirmek, bir meseleye dikkat çekmek muhalefetlikle eşdeğer tutuluyor. Karşı mahallede ondan beter... Hükümetin icraatını birazcık övenlerin nasıl linç edildiğini, onlara hayat tanınmadığını söylemeye ve anlatmaya gerek yok. Görüyoruz.

4- Çıkarcılık; Kamu yararı, halkın menfaati denilen şey unutuldu. Parayı verenin düdüğü çalınıyor. Gazeteci, olanı değil, inandırmak istediğini yazıyor.

5- Kontrolsüzlük; Kanarya sevenlerin bile derneği politika geliştiriyor ama başta basın konseyi, gazeteciler cemiyeti olmak üzere medya STK’ların esamesi okunmuyor. Basın etiği ve ahlakı konusunda ayar verecek otorite ve kurumlar yok, kalmadı.

6- Yatırım eksikliği; Geleneksel medyaya yatırım yapılmıyor. Herkes ajans haberleriyle günü kurtarıyor. Gazetelerin özü muhabirdir. Ama kimse muhabir istihdam etmiyor. Ellerinde akıllı telefon olan ne idüğü belirsiz kişilerin haberlerine itibar ediliyor.

7- Dönüşemeyen dönüşüm; AK Parti’yle birlikte medya inanılmaz dönüşüm geçirdi. Köşe başlarını tutan ensesi kalınlar tasfiye edildi. Eski Türkiye düzeninin demokrat görünümlü halka tepeden bakan, küçük dağları ben yarattım pozundakiler yerle yeksan oldu.

Fakat gidenlerin yerine, ideal olan konamadı. Model medya sistemi oluşturulamadı. Gelenler, yıllar yılı şikayet ettiklerini bu sefer kendileri yaptı.

8- Kleptoman habercilik; Turkuvaz medya ve Demirören gurubu gazetelerin kapak sayfalarını ortak kararla dijital platformlardan kaldırdı. Hürriyet, Milliyet ve Sabah’ın manşetlerini görmek isteyenler, kurumsal adreslerine gitmek zorunda. Bu okuyucuyu kendi internet sitelerine çeker mi? Bunu zaman gösterecek. Her internet sitesi kendi içeriğini kendi oluşturmalıdır. Yoksa abartma, çalma yani “Kleptoman habercilik” devam eder. Kendi içeriğini oluşturmakta kendi muhabirlerini istihdam etmeden geçiyor.

9- Gazeteleri ne kurtarır?; Bence gazeteler “Haber verme” görevini çoktan yitirdi. Çünkü dünyada müthiş bir enformasyon akışı var. Herkes her şeyden haberdar. Çoğu zaman ajans haberlerini bir gün sonra takla attırarak okurlarına ulaştıran gazeteler, yeni bir yol bulmak zorunda. Bu yol, özel haber ve dosyalardan, analizlerden, herkesin konuşup kimsenin fark etmediği konulara farklı bakış açısı sunmaktan, çarpıcı röportajlardan ve kaliteli içerik üretmekten geçiyor. Bir model var mı? derseniz gazetelerin Pazar ve magazin ilavelerine bakın derim. Gazetelerin magazin ilaveleri tamamen özgün içerik ile hazırlanıyor. İlave tarzının gazetelere hakim olacağını tahmin ediyor, başkaca çıkış yolu göremiyorum.

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.