Takip Et
  • 19 Temmuz 2019, Cuma

VAKTİ KERAHATTİR…

"Puslu bir güzelçamlı akşamında, güneşi SAMOS'un üzerinde batırmaya ant içmiş yakamozların dansını izleyip kadehleri tokuştururken yan masada memleket kurtarılıyorken avucumun içindeki buz gibi bardağa baktım da;

Ne menem bir şeysin sen, dedim. Bir içecek sarıldığı gazete kağıdına da, sakız kokulu beyaz keten örtüsü yayılmış masaya da, ete, ciğere, mezeye de maviye de bu kadar mı yakışır. Neşeye, efkara da yoldaştır."

Ondan mı ki, geceye inat bembeyazdır. Bira gibi ayağa, çoluk çocuğa düşmemiştir, belli bir yaşanmışlığı, anıları, en basitinden hazırlanmış bir masası vardır rakının.

Viski gibi boğazı yakmaz, süzülerek akar gider. Rakının silueti sevgilidir, kokusu yar, tadı can. Ne zaman bir efkar bassa içimizi, ne zaman çıkamazsak işin içinden, kafada deli sorular, bassa afakanlar, bir koşu meyhaneye gidilir.

Oysa rakı, cevabı bulmak için değil, soruyu ve sorunları unutmak için içilir.

Lübnan'ın Arak'ı, Yunan'ın Uzo'su, İtalyan'ın Sambuca'sı, gaflet ve delalete düşüp alternatif olmaya çalışsalar da rakıya, hüzünlerini sulandırmadan sek içmeye çalışmış bir milletin evladları buna izin vermemiş, korumuşlardır bu anason kokulu cesaret hapının sıvılaştırılmış halini. Milli içkimiz olur kendileri;

Son nefes verilene, son aşık ölene, son ümit tükenene kadar eğdirmeyiz başını öne...

Düşündüm de rakı, dünyada çift bardakla içilen tek içki; Ruhla beden gibi, iki sevgili, gece gündüz gibi. Yan yana durup birbirinin derdini dinlermişcesine, bir dudakta birleşip sevişircesine...

Rakı olmasaydı hayat olurdu belki ama şarkılar yetim, besteler öksüz kalırdı.

Bir ihtimal daha olmazdı; Senede bir gün bile. Dalgalansak da durulsak da, yine bütün meyhanelerini dolaşırdık İstanbul'un ama o tatlı huzuru bulamazdık Kalamış'ta mesela. Bir bekleyenimiz olmazdı ada sahillerinde, deniz ve mehtap sormazdı; Neredesin diye.

Ve elbet bir gün kavuşacağız desek de kavuşmak hayal olurdu, dönülmez akşamın ufkunda...

Derdi, gamı, tasayı unutturup anda dondurabilme özeliği de vardır bu rakının. Hatta işi n ucunda bağlayıp gökyüzüne salıverdirir alimallah.

Ben bizzat yaşadım da oradan biliyorum. Geçenlerde bir rakı muhabbetinin ilerleyen saatlerinde;

"O iş imkansız" lafı çıkmış ağzımdan ."Bak imkansızın içinde bile imkan var" dediler; Etme!

Ne diyeyim ; Adam rakıyı icat etmiş, hala psikoloğa giden var; Gitme! Yaaa şöyle günahtır,böyle haramdır, acıdır, ağırdır muhabbetinden çıkıp keyifli bir masanın etrafında toplanıp rakıdan dem vurunca başka bir alemin içinde buluyor insan kendini. Çokça komik bolca eğlenceli, esprili, "Üç rakı kapağı getirene pilot belgesi bedava" yazan bir kapıdan girip; "Garson, kapı getir, dışarı çıkacağıma giden bir yolda sallanmadan yürüyebilirsem şanslısın. Unutma; şarap yaşayanlar için, rakı ise hikayesi yarım kalanlar içindir. Böyle zamanlarda bir "büyüğe" danışmak iyi gelir... Rakın içmekte adap gerektirir.

Bir kiminle içtiğini dikkat edeceksin bir de kimin için içtiğine. Şarkıda önemlidir bak, Zeki Müren iyi gider mesela yanında. Derdini en iyi nağmeler anlar. Çünkü rakı yanındakiyle içilse de kadeh aklındakine kalkar!

Rakı seven adam kalitelidir. Beyaz peyniri tercih eder, kaşarla işi olmaz. Bir erkek için en büyük keyiflerden biridir dostla, ahbapla erkek erkeğe içmek tamam da sevdiği kadınla rakı içmek bir başkadır. Güzeldir kadın, içtikçe güzelleşir; Ondan derler ki "Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır." Kadının içindeki beyazdır rakı, buğudur, dumandır.

Ütüsüz kadınlar rakı severler. Oysa şarap sevenler, ütülüdür.

Çantaları, ayakkabıları, kemerleri aynı renktir. Şöyle bir bakınca tastamamdırlar.

Oysa rakı sevenlerin üstleri başları değil belki ama dertleri, kederleri tastamamdır. Bardağa atılmış üç-beş buz söndürmez yangınlarını. Alayına etmez bu kadınlar. Aksine kadehlerini, alayının şerefine kaldırırlar.

Sen hiç ömründe bütün aşkını gözlerine yükleyip o gözlerle ruhuna dokunan bir kadınla rakı içtin mi?

İçmedinse, rakı içen bir kadından daha güzel olan tek şeyin, o kadının seni sevmesi olduğunu bilemezsin! Aynen dediğin gibi Aydın ağabey(Boysan);

Rakı sofrasını meze olmuş yürek yangınlarının kibritle oynayıp kaçan faili de, büyük kahkahaların ardındaki nemli gözlerin sahibi de bir kadındır.

Unutma; Rakı sofrasında kadın yoksa, uğruna sofra kurulmuş bir kadın mutlaka vardır...

Ne güzel bir alıntıdır bu : Hava kararır, bardak ağarır. Şimdi vakti Kerahattir. Ben kaçar...

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.