Takip Et
  • 12 Mart 2021, Cuma

KAYIP NESİLLER…

Türkiye'deki ilk ve orta dereceli okullar, yeni normalleşme süreci ile birlikte nihayet açıldı. 2 gün okulda, 2 gün evde online eğitime başlandı. Bu düzenlemeyle; 5.2 milyon ilkokul öğrencisi, 5.7 milyon ortaokul öğrencisi ile 8'inci ve 12'nci sınıflar fiili olarak hibrit eğitime geçmiş oldu.

Bu yaz öğrenciler karnelerini 15 gün gecikmeyle 2 Temmuz'da alacak ama okullar hiç kapanmayacak. Öğrencilerin eksiklerini gidermeleri için okullar yaz boyunca açık kalacak. Telafi dersi zorunlu olmayacak. Eğitimciler; bir yıl boyunca açık kalacak, bir yıl boyunca okul yüzü görmeyen öğrenciler nedeniyle telafi derslerine yüksek katılım bekliyor.

2021- 2022 eğitim yılının ders zili 31 Ağustos salı günü çalacak. Öğretmenlerin her yaz katıldıkları iki haftalık seminerler de bu sene Ağustos sonunda yapılacak. Eğitim programındaki bu sürpriz gelişmeler nedeniyle 18 milyon öğrenci ailesiyle, 1 milyon öğretmen bu yaz tatilini yeniden planlamak zorunda kalacak.

Salgında, okulları bir yıl gibi uzun süre kapalı tutan nadir ülkelerden biri maalesef Türkiye'dir. Bunun acı gerçekleri ileride çocuklarımıza kayıp nesil olarak yansıyacaktır.

Çocukların büyük bir bölümünün bilgisayarı veya tableti yoktu. Olanların büyük bir kesimi ise internete ulaşamadı. Bir yıl aradan sonra 9-10 yaşındaki çocuklar okula gitmek istemiyor. Zira okulu unuttular.

Dünya salgında, "öğrenme krizi" ve "öğrenme yoksulluğu" gerçeğiyle tanıştı ve yüzleşti. Avrupa bu nedenle özellikle anaokulu ve ilkokulları açık tutmaya çalıştı. Gelinen noktada öğrenme yoksulluğundan bahsediliyor.

Mali olanakları olan ile olmayan çocuklar arasındaki makas açıldı. Türkiye'de öğrenme yoksulluğunun yüzde 38'e çıktığı uluslararası raporlara da yansıdı. Sosyal adalet ve ülkenin geleceği için bu çok büyük bir risk...

Uzaktan öğrenmenin özellikle 10 yaş altı için beyin gelişim fonksiyonları açısından imkansız olduğunu uzmanlar belirtiyor. O nedenle dünya anaokulu ve ilkokulları öncelikli açtı. Türkiye'de o yaşlardaki zincir kazanımlar için yaz aylarında makul bir süre okulları yüz yüze eğitime hazırlamalıdır.

Zira halen bazı okulları açıp, bazılarını açamıyoruz. Bu süreç 10 yaş altı için çok kritik bir dönem. Eğer, bu çocukları öğrenmiş kabul edersek, bu yılın kazanımlarını veremediğimiz için eğitim sistemi bir anda çökebilir.

Kayıpların kazanıma dönüşmesi için çok acil yeni bir müfredat düzenlemesine ihtiyaç var. Türkiye bu süreçte, ölçme fonksiyonlarını yeterince yerine getiremedi. Bu nedenle OBP'nin ( Ortaokul Başarı Puanı) bu yıl 8'inci ve 12'nci sınıflarda uygulanmaması gerekir. Uygulanırsa, notu şişirilen ile adil not verilen öğrenciler arasında çok büyük bir haksızlığa yol açılır. Çünkü çok küçük bir puan bile binlerce öğrenciyi sıralamada çok geriye atıyor.

Bu arada Sağlık Bakanlığı, her ilde yaş gruplarına göre vaka ve hasta sayısını eskiden olduğu gibi açıklamalıdır. Veriler açıklanırsa, veliler çocuklarının güvende olduğunu hisseder ve okula gönderir. Okullarda mutlaka gereken tedbirler özenle alınıyordur. Bu nedenle haritadaki mavi ve sarı illerdeki okullarında haftaya tamamen açılması gerekir.

Bir de yukarıda açıklamadan kısaca geçtiğimiz "öğrenci yoksulluğu" var. 10 yaşındaki bir çocuğun okuduğu çok basit bir metni anlayamaması. Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir. Çünkü yoksul evlerde doğan çocuklara ekonomik, kültürel, sosyal yani "insani kalkınma" şansını kaybettirir.

Özgür, onurlu ve özgüvenli hayat yaşamaktan uzaklaştırır. Bu ülkelerin kalkınma hedeflerini hızla aşağıya çeker. İnsani Gelişme Raporları'na göre, küresel salgın 72 milyon yoksul çocuğu "öğrenme yoksulu" yaptı. Türkiye'deki öğrenme yoksulu çocuk oranı yüzde 38'e çıktı. İktidarın kapalı kapılar ardında 3-5 kişiyle aldığı aç- kapa eğitim kararları, bu yoksulluğu maalesef tetikledi.

Anasınıfından üniversiteye 26.5 milyon öğrenci ve ailelerini doğrudan etkileyen kararlarla ilgili eğitimcilerin çığlığı inatla duyulmuyor. Gelişmiş ülkeler, öğrenme yoksulluğunu engellemek için her yeri kapatıp, okulları açık tutmak için çabalıyor. Türkiye'de ise önce okullar kapatıldı. Bir yıl süren bu kapalılıkta bilgisayarı, interneti hatta televizyonu bile olmayan 6 milyon çocuk, eğitimsiz kaldı. Zengin ve yoksul çocuklar arasında eğitime erişim makası açıldı. Türkiye, bugün yüzleşmek istemese de kayıp nesil gerçeği, en geç 5 yıl sonra ulusal bir krize dönüşecek. Karamsar ama gerçekliği her evde yaşanan bu tablo ile karşı karşıya kalacak.

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları... 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.