Takip Et
  • 3 Kasım 2017, Cuma

Sayanora

Türkiye’nin bu yıl Oscar’a aday olan Ayla filminin gerçek hayattan alınan hikayesini gazeteler de okuyunca yıllar öncesine çok çok eskilere gittim.

 

Bugüne kadar izlediklerim arasında iki film beni çok etkilemişti. Biri “Atları da vururlar” diğeri ise Sayanora (Elveda) Sayanora filminde Kore savaşı sırasında Japonya’ya göreve gönderilen Amerikalı bir subayla bir Japon kızının aşk hikayesi anlatılıyordu.

 

1957 yılı yapımı filmde Marlon Brando (Binbaşı Lioyd Gruver) Miyoshi Umeki (Katsumi) rollerinde oynuyorlardı. Filmin yönetmeni Jeshua Loğan’dı. Filmin kısaca öyküsü: Kore savaşının yıldızlarından Japonya’ya atanan binbaşı Lioyd Gruver askeriyenin Amerikalı askerlerle Japon kızları ve kadınları arasındaki evlilik karşıtı görüşleri desteklemektedir. Ancak bir gün Gruver kendini derin önyargılarıyla çatışan bir aşkın ortasında bulur. Ve bu onu Amerikan hava kuvvetleri ile Japon kültürünün tabuları ve uyuşmazlıkları arasındaki çatışmanın ortasına sürükler. Oynatıldığı tarihlerde tam altı Oscar ödülü alan bu filmin müzikleri de o yıllarda izleyenleri aşırı etkilemişti.

 

Filmde binbaşının bir çocuğu olmuştur. Bu arada 2. Dünya harbi sona ermiş tüm askerler vatanlarına dönmektedirler. Binbaşı eşi ve çocuğunu da Amerika’ya götürmek ister ama bunu üstleri kesinlikle kabul etmezler. Ordudan ayrılmayı göze alır istifa etmek ister ama isteği de uygun bulunmaz. Filmin finali hava alanında bitecektir. Binbaşı kucağında çocuğuyla kendisini uğurlamaya gelen sevgilisine “Sizi bir gün mutlaka yanıma alacağım” derken sevgilisinin ağzından tek bir kelime dökülür. SAYANORA…

 

Bu gerçek olaylardan sinemaya uyarlanan film 6 Oscar almıştı. Bizim Ayla isimli filmimiz niye almasın? Zira iki hikayede birbirine benzeyen unsurlar bir hayli fazla… İkisi de gerçek hayattan derlenmiş ikisi de Kore savaşında yaşanıyor.

 

Filmin gerçek kahramanları olan Süleyman Dilbirliği ile Koreli küçük kız 2010 yılında Kore Savaşı’nın 60. Yılında İstanbul’da bir araya gelmişlerdi.

 

O günkü gazete haberlerinden anımsıyorum. Kabarık etekli Kore giysisiyle yanına gelen Ayla babasına sarılınca izleyeler gözyaşlarına boğulmuştu.

 

İşte böylesine heyecan verici gerçek bir öyküye dayalı Ayla isimli film Türkiye’nin Oscar adayı…

 

Can Ulkay’ın yönetmenliğini yaptığı filmde İsmail Hacıoğlu ve Kim Seoul oynuyorlar.

 

Yıl 1950. Kore; 38. Paralelde güney ve kuzey diye ikiye ayrılmış ama kıyasıya savaşıyor. Duruma müdahale eden Birleşmiş Milletler askeri gücü tabii ki ABD askerlerinden ve ona katılan birliklerden oluşuyor. Türkiye’de asker yollayan ülkelerden. Savaş bitti sanılırken Komünist rejimi benimsemiş Kuzey Kore’nin arkasında, bir gece ansızın Çin duruyor. Ve savaş yeniden parlıyor. Kunuri isimli köyde sıkışan, daha bölgeye yeni ulaşan çevreyi tanımayan Türk taburu büyük kayıplar veriyor. O köyde ailesi öldürülen ve Türk askerleri tarafından bulunan küçük kıza Süleyman Astsubay sahip çıkıyor;o da ona babası gibi bağlanıyor. Askerler küçük kıza Ayla adını veriyor, savaş bitip Süleyman Astsubay Türkiye’ye dönerken tıpkı Sayanora’da olduğu gibi Süleyman Astsubay ’da gerekli izinleri alamıyor ve küçük kızı vatanına götüremiyor.

 

Filmin öyküsü böyle… Ayla ile Süleyman Astsubay ayrılıyorlar ama birbirlerine hep bağlı kalıyorlar.

 

Oyunculuklar da en büyük başarı küçük kızı canlandıran yaşı küçük, oyun gücü büyük Kim Seoul olmuş.

 

Şu sıralar Kayıtdışı dizisinde oynayan İsmail Hacıoğlu ile Ali Atay şahane oynamışlar. Filmin ilk bölümü hele savaş sahneleri çok başarılı. Filmin sonlarında tempo biraz düşüyor. Can Ulkay iyi bir hikaye yakalamış ve yönetmiş. Bu filmin Oscar almasa dahi bir çok ödül alacağını düşünüyorum. Zira anlattığı hikaye hem gerçek hem de çok çarpıcı ki.

Buradan da şu çıkıyor anlatacak iyi bir öykünüz varsa işi de biliyorsanız filminiz de şahane oluyor.

 

Türk sineması bunları göz ardı ettiği müddetçe ilerleyemeyecek! “Recep İvedik”lerle nereye kadar gidebilirsiniz ki?

Film izlemenizi öneriyorum yalnız yanınızda bir paket kağıt mendil bulundurursanız iyi olur.

 

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge Okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.