Takip Et
  • 23 Aralık 2016, Cuma

FETÖ...

Rus Büyükelçisi Andrey Karlav’a yapılan hain suikast, FETÖ terör örgütünün yeniden gündeme oturttu. Bazılarının özellikle üst derece görev yapan bürokrat ve siyaset adamlarının 'aldatıldık biz bunları tanıyamamışız' söylemlerine gülmek mi, ağlamak mı, yoksa şaşırmak mı gerekiyor bilemiyorum.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir sözü vardır: “Ulan hepiniz oradaydınız be!”

90’lı yılların ortalarında Aydın’ın en büyük dershanesinde idareci olarak görev yaparken bir gün odama bir aile geldi. Kadın ağlamaklı “Oğlumuz ve diğer 7 arkadaşı Körfez Dershanesine gitmek istiyorlar. Biz oraya giderse çocuğumuzu kaybedeceğimizi düşünüyoruz” dedi ve ağlamaya başladı. Hanım emekli ilkokul öğretmeniydi, kocası ise orman mühendisi. Hemen diğer 7 çocuğun velilerini arayarak dershanede görüştüm, Körfez Dershanesi'nin sakıncalarını anlattım. "Sizin çocuklarınız fen-matematik dalında çok başarılı, Körfez'e giderlerse onları sosyal bilimlere yönlendirirler ve çocuklarınız yanlış eğitim alırlar" dediysem de beni dinlemediler, çocuklarını diğer dershaneye götürdüler. Bana gelen emekli ilkokul öğretmeniyle orman mühendisinin oğlu Murat’ı yanıma çağırdım.

“Bak Murat burada kalırsan seninle arkadaş oluruz, beraber yemeğe gideriz, derslerinle ilgilenirim, kantinden ne istersen al benim hesabıma yazdır” dedim. Murat gitmedi, bizle kaldı. Murat’la iki yıl birlikte olduk ve Murat Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliği’ni kazandı. Ondan sonra o çocukların hiç birinden haber alamadım. Yalnız giderken çocuklardan bir tanesinin annesi, babası Efeler Lisesi’nde öğretmendi. 2-3 yıl önce yolda karşılaştık. ‘Onur ne yapıyor?’ dediğimde “Hocam Onur Amerika’ya yerleşti, kendisinden haber alamıyoruz. Sizin dediğiniz gibi çocuğumuzu kaybettik” dedi.

15 Temmuz sonuçsuz darbe kalkışmasından iki hafta sonra Messenger'dan bir mesaj aldım. 20 yıldır görmediğim, haberleşmediğim, nerede olduğunu bilmediğim Murat’tan geliyordu. Mesaj şöyleydi: “Öğretmenim büyük adammışsınız, ellerinizden öperim.”

Murat okulu bitirmiş, evlenmiş, Koç Grubu'nda çalışıyormuş, mesaja kendisini, karısı ve kızının resimlerini koymuş.

Bu olayı niçin anlattım biliyor musunuz? Ben üst makamlarda olmayan bir vatandaş olduğum halde Fethullah Hoca’nın Humeyni İran’a nasıl geldiyse onunda Türiye’ye o şekilde gelmek istediğini biliyordum ve tahmin ediyordum.

18 Haziran 1999’da Ali Kırca bir kaset yayınladı ATV’de, kasette M. Fetullah Gülen talebeleri karşısına almış nasihat ediyordu.

Ve aynen öğrencisine şunları söylüyordu:

“Devlete sızın, hakim olun, savcı olun, asker olun, polis olun ama hiçbir zaman ben artık oldum demeyeceksiniz. Derseniz tepenize balyoz gibi inerler. Devletin sadece damarlarına değil, kılcal damarlarına kadar gireceksiniz” diyordu.

Bu kaset yayımlandıktan sonra gürültü koptu ama her konu gibi bu da bir süre sonra unutuldu.

Bu kasetler ATV’de yayınlandıktan bir yıl sonra ATV’nin sahibi tepetaklak oldu, tabi Etibank ve Sabah da…

O sıralar Fatih Çekirge’nin yönetimindeki Star Gazetesi vardı! Bu gazete de periyodik bir şekilde Gülen’e vuruyordu. Gazete, gazeteci haberleri yapar, bu kuraldır. Ama fatura gazetenin sahipleri Uzan’lara çıktı. Bu operasyonda yer alan, rapor yazan, devleti harekete geçiren, el koyan ve sonrasında kritik adımları atanlar FETÖ’cülükten tutuklandılar. Hiç eksiksiz hemde! Mallara el koydular, sonra da bunları satıp paralarını alma derdine düştüler.

Anlatmak istediğim Kestane Pazarı'ndan çıkan ilkokul mezunu bir hoca bütün bu organizasyonları örgütleyemez ve idare edemez.

Yıllar önce Mustafa Yıldırım isimli bir yazarın “Örümceğin Ağında” isimli bir kitabını okumuştum. Alman yardım vakıflarının Türkiye’de çevirdiği dolapları anlatıyordu.

Kaçan FETÖ’cülerin çoğu Almanya’da bulunuyor. Meclis Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’ya yapılanlar, "Pasaportunu tanımayız" diyenler kim? Almanya. NATO’daki darbeci askerleri alıp bağrına basan ve Türkiye’ye iade etmeyen yine Almanya değil mi?

Türkiye’nin yüzünü başka bir ittifaka çevirmesi ne Avrupa’nın ne de Amerika’nın işine gelir. Onlar Türkiye ile ortak veya müttefik olmak istemiyorlar. Türkiye’ye hükmetmek ve kullanmak istiyorlar, zira sömürgecilik kanlarına işlemiş.

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.