Takip Et
  • 29 Temmuz 2016, Cuma

AGC ÖDÜL TÖRENİ...

Geyik ve gevezelik yapmaya çok müsait bir alan olduğu ve ağırlıklı olarak da bu iş için kullanıldığından, sosyal medyayı bir kenara koydum. Gazete, televizyon ya da internet sitesi gibi mecraların esas işleri haber vermektir.

 

Haber verdiğimiz şey ise olabildiğince tarafsız ve objektif olmalıdır. Objektiflik, olan bitenin bir fotoğraf makinesi ile fotoğraf çeker gibi açık net ve deforme etmeden tespiti ve aktarılmasının önemine binaen kullanılan bir benzetmedir. Ve olup biteni mümkün olduğu kadar “Objektif” bir biçimde aktarması, haberin namusu ile alakalı bir durumdur. Haberin namusu ise aynı zamanda habercinin, haberin yayımladığı mecranın; yani gazetenin, yani televizyonun, yani internet sitesinin namusu demektir tabi...

Olanla bitenle alakalı şahsi ya da kurumsal fikirler ise “Yorum” adı altında yayımlanır. Ve her kişi ya da kurum kendi yaklaşımına göre, yorumlarda bulunabilir. Konu ile ilgili klasik söz ise “Haber kutsal, yorum hürdür” şeklindedir. Ben muhabirlikten gelmeyen köşe yazarlarını gazeteci olarak kabul etmiyorum. 

CEMİYET DAHA ÖNCE DE VARDI
Futbol hakemliğinde meşhur bir söz vardır: “Beni eleştireceksen düdük çalmış olman lazım” derler. Şimdi ben de gazeteciliğin tüm aşamalarında çalışmış bir kişi olarak AGC’nin 22 Temmuz Cuma günü yapılan toplantısında gördüğüm aksaklıkları yazmaya ve eleştirilerimi sunmaya çalışacağım. Amacım bağcıyı dövmek değil, kırmadan, dökmeden bazı noktalara değinmek. Bir kere belirtmeliyim ki Aydın Gazeteciler Cemiyeti 90’lı yıllarda kurulmadı, daha önceleri de gazeteciler cemiyeti faaldi. Örneğin 1973 yılında ben Aydın Gazeteciler Cemiyeti 2’nci başkanıydım. Bizim yaptığımız etkinliklerde protokol eksiksiz yerini alırdı. Çünkü bilirlerdi ki kendilerinin duyurularını da gazeteciler vasıtasıyla yapacaklardır.

Ödül töreninde büyükşehir başkanı, vali, emniyet müdürü maalesef yoktular. Yakında seçim olmadığı için milletvekilleri de toplantıya ilgi göstermemişti. Mehmet Özçakır’ın sunum yaptığı ödül töreninde bir çok hata ve gaf yapıldı. Bunlardan aklımda kalanları yazmak istiyorum. Böyle toplantılarda mutlaka hatalar olur. Ama gazeteciler cemiyeti toplantısında sunum, protokol ve organizasyon hataları oluyorsa bu affedilemez. Zira gazetecilik bir ağaçsa sunum, organizasyon, tanıtma onun dalları ve yapraklarıdır. Ağaç yaprakları ve dallarıyla görkemlidir ve onlarla gürler.

İSİM YANLIŞ, SIRALAMA YANLIŞ
Mehmet Özçakır Efeler Belediye Başkanı Mesut Özakcan’ı ilk tanıtım toplantısında es geçti, ikaz edilince Nazilli Belediye Başkanı’ndan sonra sıraya koydu. Bir sunumda ilk önce il sonra ilçeler gelir. Protokolde Muğla Basın Yayın Enformasyon Müdürü es geçildi. Baro Başkanı konuşma için mikrofona çağrılırken ismi Önder Bozkurt olarak duyuruldu. İkazlar olunca bu sefer de Gökhan Önder Bozkurt olarak anons edildi. Baro Başkanı sahneye gelirken 'benim isimlerim arasında Önder yok ama hadi ben önderlik yapayım' diye geçiştirdi.

Ödül vermesi gerekenlerden birisi ödül alması gerekeni sahnede bırakarak ödülü aldı gitti. Elimde protokol tarafından çekilmiş bir resim var, bakıyorum da o kadar kalabalık gurubun içinde bir tek gazeteci yok! Jüri üyeleri olarak sahneye çağrılanların tümü akademisyendi. İhsan Karataş, Recep Başkar jüride isimleri geçmesine karşın yoktular.

Aydın Gazeteciler Cemiyeti Söke Şube Başkanı Ali Esmer yok. Yeni seçilen yönetimden Mehmet Öztürk, Tevfik Akbaş yok. Semra Şener gördüğüm kadarıyla iyi niyetli, çalışkan, gayretli bir kişi ama böyle ödül töreni olmaz, olamaz. Ben ödül jürilerinde de bulundum defalarca. Siz ödül alanlara haber vermezseniz onları ödül toplantısında bulamayabilirsin. Örneğin D. Ali Kılınç gibi. O kadar genç elemanla çalışıyorsunuz, onlardan birine sunum yaptırabilirdiniz. Önceden vilayetten protokol listesi alarak il belediyesinin ilçeden önce geldiğini öğrenebilirdiniz. Bu seneki ödül töreni ile ödül alanlar hakkında söyleyecek sözler de var tabi. Öncelikle ödül alanları tüm kalbimle kutluyorum. Ama ödül alanların Flaş Medya ile Hedef gazetesi ağırlıklı olması da dikkatimi çekmedi değil...

Ödüllerde Semra Şener Hanım’ın ağırlığı hissediliyordu. Ben Aydın Gazeteciler Cemiyeti Ödül Töreni denince daha başka bir ortam hayal ediyordum. Hayal ettiğim ortamı bir başka yazımda sizlere anlatmayı umuyorum. 
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.