Takip Et
  • 29 Haziran 2018, Cuma

ANAHTAR PASPASIN ALTINDA DE!.. BIRAK GİT!..

Seçimleri geride bıraktık. Muharrem İnce coşkulu bir seçim kampanyası yürüttü. 41 yıl sonra yüzde 30 bandını aşarak çok önemli bir başarı elde etti. Muharrem İnce, belki yarışı kaybetti ama lider vasfını kazandı. Yaptığı basın açıklamasında; “Rakibiniz galip geldiğinde kutlayamıyorsan yarışa girmeyeceksin. CHP’nin yanlışları var mıdır? Vardır. Medyanın önünde bu konulara girmeyeceğim. Bana yürü dedikleri sürece ben varım, yürümeye tüm gücümle devam edeceğim.”

 

Muharrem İnce’nin basın toplantısından edindiğim izlenim aslında söylemek istediği çok şey var. Ama bunu yapmak istemiyor gibi. Bu CHP ile yan yana gelmek, birlikte yürümek, ortak kilometre yapmak niyetinde değil. En önemlisi “İnce” bu CHP ile iktidar olamayacağını çok iyi biliyor. (Genel Merkezdeki asansör olayını hatırlayın.) Söylemese de, söylemeyese de biliyor. Kampanyaya bakın! Kemal Kılıçdaroğlu sanırım 9 kez kaybetti. Yine de öne çıkarmak arzusu depreşti. “İnce” miting, miting gezerken, sıcak Ramazan günlerinde sıcağın altında ter dökerken Kemal bey iki boyutlu bir reklam filmi çekti. “Sosyal medyada efektlerin, filtrelerin artmasını, adil kullanım kotasının kalkmasını ben de isterim.” diyen CHP lideri sorunsuz bir dünya vadetti. Kanal, kanal gezdi. 8 kez kaybeden birinden duyulacak pek bir şey yoktu. Ama geziyordu. Ve buna rağmen yeni bir şey söylemiyordu. Yaptığı yürüyüşe gönderme yaparak bir reklam filmi daha çekti. Orada da “Millet için geliyoruz.” dedi. Nereye geliyordu, nereye gidiyordu, kendi de sanırım bilmiyordu. Ama CHP genel merkezine “İnce”nin posterini astırmıyordu. Hatta asansöre bile alınması engellenen bir aday profili meydana getirerek önünü kesiyorlardı.

Bizzat Kemal Bey İnce’nin adaylığını açıklarken ‘Gel bakalım Muharrem’ diyerek onu incitme tavrı takınmıştı. CHPliler üzgün, hayal kırıklığı yaşıyorlar. Görüyorum, birlikte görüyoruz. Ama ortada kazanmaya odaklı bir CHP yoktu ki zaten… Muharrem Bey’in büyük çabası vardı ama partisi onun yanında değildi.

Aslında hikaye Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’a Belediye Başkanı Adayı gösterilmesiyle başladı. Kağıthane (Şişli) semtinde ev kiraladı, çalışmalara başladı. Ama bir türlü oturduğu semtin adını öğrenemedi. Kağıtttepe Kağıttepe diye ortalıklarda gezdi. Daha sonra kaset olayıyla da Atatürk’ün partisinin başına geçti.

Tam bir proje olayı… Belediye Başkan Adayı iken usta köşe yazarı Rauf Tamer Posta gazetesinde Kemal Bey için şunları yazıyordu “Merak ediyorum KALECİ Lefter’e duyduğu hayranlık nedeniyle Fenerbahçeli olduğunu söyleyen arkadaş, dün gece Beşiktaş maçına diye Dolmabahçe’ye mi gitti acaba! Yok canım, belki de Aslantepe’deki Arena’ya… Hani şu KAĞITTEPE’ye inerken.

Gürsel Tekin’e haber salın yahu, kaybolmadan şu adamı alıp götürsün.”

Bir nevi komik duruma düşen, ti ye alınan bu adam 9 seçim kaybettirdi. Partisine ve partililerine gene o koltukta oturacak haa... Ekmeleddin ve Gül olaylarına hiç değinmiyorum bile…

Kulağına fısıldandı…

Liberalleri aldın aday yaptın; Liboşu aldın, aday yaptın; şeriatçıyı aldın, aday yaptın; Bölücüyü aldın, aday yaptın. Milli görüşçüyü aldın, aday yaptın… Fettullahçıyı aldın aday yaptın. AKPliyi, DYPliyi, Anaplıyı aldın, aday yaptın. Toplama kampına çevirdin CHP’yi. Meydanlara, televizyonlara çıktın, dolaştın avare kasnak gibi… Doladın diline; para kasası, ayakkabı kutusu, kaset-tape… Tamam da!.. Nerede ideoloji? Nerede program? Nerede projeler? Halka verilen umutlar ve vaatler gibi Çaresiz, güçsüz vatandaşa ‘Ah, işte hayatım!’ dedirttin mi…

Bozkurt selamı vermek, cemaate övgüler düzmek… Çıkan ve çıkacak kasetlere umut bağlamak, onlardan medet ummak… O! Devleti kuran! Cumhuriyeti kuran CHP’ye oy sağlamadı. Gene kaybettin. Doğmaktan övünç duyduğun ilin Tunceli’de bile…

Şimdi! Düşünüyorsun dut yemiş bülbül gibi.. Bir müddet çıkmadın evinden, cevap aradın kendince. Belki istifayı da düşündün kendince, erdemlice. “Bu seçimde kaybeden AKP olmuştur. Biz sonuç alamadık ama yavaş yavaş ilerliyoruz. Sindire sindire…” dedirttiler ya sana… Pes vallahi.

Bence sen, etrafını değil kamuoyunun sesini dinle. Sosyal medyayı dinle. bak! 9 defadır denedin olmuyor işte... Sen, balkon konuşması yaşatamazsın bu millete!.. Aç partinin önünü…! İstifa et erdemlice.

Örnek ol Türk Siyasetine. Anahtar paspasın altında de! Giderken” Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenlere “Bak, nasıl oluyor görün işte! Mustafa Kemal’in askerleri dedirt. Yapabiliyorsan!...

Hepinize iyi hafta sonları Sevgili Denge okurları.

Yazarın Notu: Ünlü fizikçi Albert Einstein’in meşhur bir sözünü burada yazmadan geçemeyeceğim: “Delilik ve aptallık aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektedir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.