Takip Et
  • 7 Şubat 2020, Cuma

SÖKE ÜVEY EVLAT MI?

Söke’de vatandaşlar ve söke eğitim vakfı Söke’ye bir Mimarlık ve Tasarım fakülte binası kazandırmak için 2014 yılında büyük gayretle yola çıktılar. Söke’de ki vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları imece usulü binayı tamamlayabilmek için var güçleriyle çalıştılar. Bina 2017 yılında tamamlandı, 2018 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Rektörlüğü'ne teslim edildi. 5 katlı binanın mimarlık ve tasarım fakültesi olabilmesi için hiçbir eksiği yoktu. Her şey dört dörtlüktü… Sökelilerin mimarlık ve tasarım fakültesini eğitime açma hayali ne yazık ki çok uzun bir süreliğine ertelendi.

Sökelilerin hayallerini bitiren kişi de, ilginçtir Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Osman Selçuk Aydemir. Osman bey’de kendinden önceki Rektör gibi Söke’yi yok sayıyor. Belki de sadece kendisinin bildiği bir nedenle bu kenti ve bu kentin yardımsever, fedakâr insanlarını cezalandırmak istiyor. Söke halkı anlamakta güçlük çekiyorlar; Rektörlük makamı siyasi bir makam mı olmuştur. ?

Artık o görevlere atanan profesör unvanlı akademisyenler kendilerine verilen yetki ve sorumlulukları ülkenin gençlerini bilim yolunda yetiştirmek yerine siyasi anlayışlarına ters meslektaşlarını engelleyip onların önlerini kesmek için mi kullanmaya başladılar.

Bakınız, Aydın içinde yüksek okul ve fakültelerin dağılımında Söke’nin nüfusu, coğrafi büyüklüğü, okullaşmaya katkısı göz önüne alındığında adaletli bir konuma sahip olduğunu söyleyebilir miyiz?

Zaten bozuk olan denge Sökeli bir rektörün göreve gelmesiyle biraz olsun düzelmeye başlamışken ondan sonraki meslektaşları ilçemizi cezalandırma yarışına girdiler.

Değerli Denge okurları yukarıdaki yazdıklarım bundan sonra yazacaklarımızın yanında hiç kalır.

Söke’deki sivil toplum kuruluşları bir araya gelip fakültenin bu yılda açılamayacağını düşünerek bir basın toplantısı yapılmıştı. Sökeli vatandaşlar Üniversite Senatosunda konuşulmadığını o yüzden de YÖK’te görüşülemediğini düşünüyorlardı. Meğer iş öyle değilmiş. Senato toplantısında Söke konuşulmuş. Söke Mimarlık ve Tasarım Fakültesini gündeme getiren bizzat Rektör beyin kendisi olmuş. Toplanan senato üyelerine çok açık bir şekilde bu fakültenin açılmasına karşı olduğunu, açılsa bile öğrenci alamayıp boş kalacağını, üniversitenin saygınlık ve kalitesini düşüreceğini, kendisinin bu üniversitedeki öğrenci sayısını artırmak istemediğini, bu nedenle de Söke Mimarlık ve Tasarım Fakültesine karşı olduğunu ifade edip sonra da oylamaya sunmuş.

O konuşmadan sonra zaten o oylamada Söke lehine bir karar çıkması mümkün mü?

Üstelik sevmediği akademisyenlere karşı hoş görülü olmadığı Aydın basının da sık sık gündeme gelen Rektör hoca’ya kim karşı çıkabilir ki? Konu böylece senato da reddedilince YÖK’te de görüşülmemiş.

Yani iş Sökelilerin ilk duyduğu gibi değilmiş. Olay senatoya gelmiş ama kabul edilmemiş.

İster bilim insanı olarak düşüneyim, ister inançlı bir memleket evladı olarak düşüneyim, nasıl düşünürsem düşüneyim, bu ülkenin kıt kaynaklarına rağmen yapılabilmiş bir güzel binayı atıl olarak çürümeye bırakacak bir kararı verenleri haklı bulamıyorum.

Sökeli vatandaşlar: “Bu bina için bazılarımız kefen paralarını bağışladı” diyorlar. Onların bağış amacı bu ülke çocuklarına eğitim olanakları sağlayabilmekti.

Asli görevi bunu temin olan üniversite bu amaca sırt çevirip bu binayı kullanım dışı tutmakta ısrar ediyorlar. Güya bu şekilde kaliteyi arttıracaklarmış.

Kalite verimliliktir. Sayın Rektör. Kalite bu milletin kör kuruşunu yerinde değerlendirebilmektir. Kalite imkânsızlıklara rağmen imkân üretebilmektir. Var olanı bile atıl hale getirecek hangi kaliteyi sağlayacaksın?

Bilmeyenler için son bir açıklama daha yapayım; Eğer Söke Mimarlık ve Tasarım Fakültesi kararı Senatodan geçip YÖK’e sunulsaydı 2021 yılında öğrenci alımına başlayabilecekti. Şimdi ise en erken umut 2022 öğretim yılı başıdır. Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.

Yazarın notu: Bu konuda bana bilgi veren AGC Söke şube başkanı Sayın Ali Esmer’e teşekkürler. 

Rahmetli babası çok yakın arkadaşım, kendisi ise çok sevdiğim kardeşim olan Erdal Karakavukoğlu'nun vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayım. Ailesine sabır dilerken, mekanı cennet olsun diyorum.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.