Takip Et
  • 29 Eylül 2017, Cuma

SALLANMAK ÜZERİNE…

Geçenlerde Bodrum’da yaşayan bir arkadaşımla telefonda konuşuyorduk. Depremden korkmuyormusunuz diye sorduğumda arkadaşım “son aylarda o kadar çok sallandık ki artık alıştık. Sallanmadığımız zaman salıncaklara binip yine sallanıyoruz” diye yanıtladı sorumu… Şaka bir yana 1999 Ağustos depreminde oğlum Sakarya’da askerlik görevini ifa ediyordu. Depremin oluşundan bir hafta sonra oradaydım, gördüklerim beni şaşkına çevirmişti.

 

Resmi rakamlara göre 50.000 vatandaşımız hayatını kaybetti, binlerce bina hasara uğradı ve yok oldu. O zamandan bu yana İstanbul’da büyük bir deprem olacağından bahsediyor uzmanlar peki 18 yıl geçmiş aradan gerekli önlemler alındı mı? İstanbul deyip geçemeyiz. Türkiye’nin gayri safi milli hasılasının tahmini yarısını karşılayan 20 milyonluk büyük bir metropol.

Geçenlerde gazeteler de okudum. Çevre ve şehircilik bakanı Mehmet Özhaseki diyor ki: “Devletin arşivlerindeki raporları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını incelediğimde İstanbul’da yakın gelecek 7-7,5 ölçeğinde bir deprem olacağından söz ediyorlar. Hemen diyen de var, 2050 yılına kadar diyen de. İstanbul’da 600 bin binanın yıkılacağından söz ediliyor. Benim Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak önlem almam gerekiyor. Ne yazık ki üzülerek söylüyorum belediyelerimiz rant uğruna yeşili yok etmişler. Tedbir geliştirmekte zorlanıyoruz.”

İstanbul’da 2 milyon civarında bina olduğu söyleniyor. Bu şu demek: Yarın deprem olsa İstanbul’un üçte biri yıkılacak! Yanlış anlaşılmasın, tahmin filan değil!... Devletin resmi ölçümleri, analizleri sonucunda ulaşılan ve bizzat konunun bir numaralı muhatabı olan bakan tarafından açıklanan rakamlar bu.

Peki biz ne zamandır biliyoruz bu depremin olacağını 1999’dan beri. Aradan 18 yıl geçmiş! Bu korkunç risk Türkiye’nin değil de Japonya’nın bir şehrinde olsa 18 senede o şehri 18 kez yıkıp yeniden inşa ederlerdi.

Allah aşkına biri çıkıp izah etsin. Yıllık 42 milyar lira bütçesi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hiçbir bakanlıkta olmayan yetkilerle donatılan şehircilik bakanlığının (eskiden Bayındırlık Bakanlığı) 18 yıldır bundan daha önemli ne işi vardı?

Üzerinden 18 yıl geçmiş olmasına rağmen olası bir depremde İstanbul’un hala üçte birinin yıkılma riski taşıması bir skandaldır. 600 bin binadan bahsediyoruz yıkılacak olan. Her binada en iyimser tahminle 10 kişi yaşasa, 6 milyon insan eder!

Gözlerinizi iyice açarak dikkatlice okuyun. Şehircilik ve Çevre Bakanı “İstanbul depreminde 600 bin bina yıkılacak” derken aslında “İstanbul’da 6 milyon insan ölecek” diyor.

Görünen köy kılavuz istemez derler. Bu işler belediyelerle, bakanlıkla olmayacak görünüyor. Bu olaya devlet acilen el koymalıdır. Bu 600 bin riskli binanın derhal tahliye edilmesi gerekirse Kanun Hükmünde Kararnameden yararlanarak gereken yapılmalıdır. Televizyon reklamlarında defalarca izliyoruz. İstanbul’da binlerce tamamlanmış, boş olarak duran veya satılmayı bekleyen boş konut projeleri var.

Söz konusu olan insan hayatıdır. Nasıl 3 milyon Suriyeli Türkiye’ye yerleştirildi ise bu 6 milyon insana da devlet desteğiyle o konutlara pekala yerleştirilebilir. Bu işin şakası yok. Türkiye’nin bir gün karşı karşıya olduğu en büyük ulusal güvenlik tehdidi olası İstanbul depremidir.

İstanbul ekonomisinin turizmin, medyanın, kültür ve sanatların, üniversitelerin merkezi yani bu ülkenin kalbidir. İstanbul yıkılırsa bu ülke ayakta kalamaz.

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.

 

YAZARIN NOTU: 20 yılı aşan bir dostluk ve kardeşlikle birlikte olduğumuz acı ve tatlı anılar geçirdiğimiz değerli kardeşim Aydın Gençlik ve Spor eski Müdürü Zeynel Akın’ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Allah rahmet eylesin derken, kederli ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.