Takip Et
  • 23 Ağustos 2019, Cuma

YANIYORSUN TÜRKİYE’M!

Hani yıllar önce Adamo söylüyordu ya…”Her yerde kar var.” Şimdi de gazetelerin üçüncü sayfalarına bakarsanız her yerde yangın var! Ormanları tutuşturanlar, çocuklarının yanında annesini öldürenler, ufacık kız ve erkek çocuklarına tecavüz eden sapıklar, hayvanlara her türlü işkenceyi mübah görenler, bakın son olaya: 7 yaşında başlıyor her şey önce babası tecavüz ediyor, sonra amcası tecavüz ediyor, en son abisi tecavüz ediyor, tecavüzler 5 yıl sürüyor. Kız 13 yaşından gün almaya başlayınca hamile kalıyor. Kendi öz babasından hamile kalmış. Babası spermimle oynamış bu kız diyor. Amcası ben kıza aşıktım alacaktım diyor. Abisi deli numarası yapıyor. Çorum’da yaşanan bu olayda inanın kıyamet kopmadı. Yayın yasağıyla unutulmaya bırakıldı. Bir defadan bir şey olmaz zihniyeti…

Rahmetli annem sobasına odun atmadan önce, odunu iki veya üç kere kovanın kenarına vururdu. Bunu niçin yaptığını sorduğumda: “Börtü, böcek falan varsa, düşsün de yanmasın diye oğlum!” yanıtını verirdi.

Evet; şimdi uzmanlarımız otursunlar; böylesi naif bir milletten, çalamadığı ineği bıçaklayan, yeni doğmuş kedinin gözlerini maket bıçağı ile oyan, köpek yavrusunun ayaklarını kesen, insanları öldüren bir nesli nasıl meydana getirdiğimizi düşünsünler… Türkiye resmen bir ahlaki zafiyet yaşamaktadır. Hem de başımızda dinimizi tüm kuralları ile uygulamaya özen gösteren bir yönetim varken!.. Artık karar vermemiz gerekiyor: Tek tek insanları mı değiştireceğiz yoksa sistemi mi? Sistem ahlaksızlık üretiyorsa yapılacak şey belli değil mi? Yılın üç ayında balık avlama yasağı var biliyorsunuz. Yakında bitecek. Bir balıkçı arkadaşım “sen öyle san” dedi. Her sabah görüyormuş, yasağa rağmen bir sürü tekne balığa çıkıyormuş. Trol mrol, elektro şok tarama ne ararsan var. Çok üzücü. Bu doğaya ve insana ihanettir. Ama aynı zamanda yasalara uyanları da kazıklamaktır. Kendi ipini çekmektir. Balık neslini tüketmektir. Peki denetim ve müdahale eden yok mu? Tersine denetim eskisine göre çok sıkıymış ve artık helikopterle havadan fotoğraflanıp ceza kesiliyormuş. Mutlulukla “iyi ya gereği yapılıyormuş işte” dedim ama oda değil gerçek.

Ceza dediğin 300-500 TL . Vız gelip tırıs gidiyor. Çünkü bu kadar ceza ile ahlakla ilişkisini kesmiş bir adamı terbiye, edemezsin. Bir haftadır İzmir ve çevresi alev alev yanıyor. Cumhurbaşkanına yarım düzüne uçak alan bu devlet İzmir’e iki yangın söndürme uçağı gönderemedi. Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli çıkıp medyaya canlı kaybımız yok diyor. Onlarca hatta yüzlerce yanan tavşan, kaplumbağa, kurt, tilki, geyik vs. canlı değil miydi? Geçenlerde berberime uğradım. Berber dükkanının içinde balkonuna sığınan kuşları nasıl kovduğunu anlatıyordu adamın biri. Hatta onlara tuzak kurmaktan falan bahsediyordu. Dayanamadım söze karıştım. “Gökyüzü kuşlarındır.” dedim. “Nasıl yani?” dedi. “Onlar bizim yürümemize nasıl karışmıyorsa bizlerde onların diledikleri yere konmalarına karışamayız.” diye karşılık verdim. “Ama kondukları yer benim balkonum” dedi. Vicdanına bir zarf attım belki etkilenir diye. “O minicik kuşlar belki de insani duygularınızı sınamak için konuyordur balkonunuza.” Zalimin zulmü gözlerinden olduğu kadar cümlelerinden de okunur. “Benim kuşları düşünecek halim yok” diye karşılık verdi.

Ben de dikleştim: “Madem öyle siz de onların hava sahasından çekilin!” “Boş konuşuyorsunuz!” dedi..

“Evet” dedim, “konuştuklarımı anlayabilen birini bulamadığım için alfabemdeki harfler bile bana dargın!”.

Adam anlamadı. Anlasaydı; telgrafın tellerine konan kuşları anlatacaktım ona.

Talih kuşunun bile kolaya kaçan insanları uyutmak için üretilen bir tezgah olduğunu.

Kafalarına kuş pisliği konduğunda, kendilerini özel hissedip, talihini denemek için koşuşturan insanlara kıs kıs gülen kuşları anlatacaktım.

İnsanların birbirlerini aşağılamak için kurduğu cümlelerdeki “kuş beyinli” kuşları.

Belki de o kuşlar insanları hayal denizinde yüzdürürken ürkütülen, yuvaları bozulan ve tüfeklerle vurulan kuşların intikamını alıyorlardır. “O kuş beyinli kuşlar!”

Ama gerçek olan şu ki; hayvanlarla ve kuşlarla aramızdaki yakınlaşma zordur artık.

Çünkü onlara “insan kalıbının” resmini verdik!

O yüzden onlar balkonlarda adam arıyorlar.

“Kalıbının adamını!”

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.