Takip Et
  • 2 Haziran 2017, Cuma

Yalçın Ata

Bugün 2 Haziran Cuma. Sevgili kardeşim Yalçın Ata’nın ölümünün 11. yıl dönümü, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın.

Uzun yıllar Hürriyet gazetesi ve Doğan Haber Ajansı Aydın Temsilciliği'ni yürüten Yalçın Ata, ani hastalığı nedeniyle tedavi gördü. Aydın’da yerel Ses gazetesinin sahibi olan Yalçın Ata kentin, bölgenin gündemini belirleyen haberlerle adını tüm Türkiye’ye duyurdu. Çok sayıda ödül sahibi oldu. Aydın’ın gelişmesi için büyük çaba harcayan ve kentte çok sevilen Yalçın Ata’nın erken ölümü tüm Aydın’ı ve Aydınlıları üzdü.

Sevgili kardeşim Yalçın Ata ile her gün en az 3-5 defa telefonla görüşürdük. Kendisi gerçek muhabirdi. Haberin üstüne gider onu irdeler gerçekleri kamuoyuna aktarırdı. Yanında güzel gazeteciler yetiştirdi. Ercan Dolapçı, İhsan Karataş, Suat Deniz Yalçın Ata’nın okulundan yetişmişlerdir.

*****

RAMAZAN AYI

Yarın on bir ayın sultanı Ramazan ilk haftasını tamamlamış olacağız, tüm Müslümanların mübarek Ramazan ayını kutluyorum. Ramazan ile ilgili İslami Yazar Emre Dorman’dan bazı alıntılar yapmak istiyorum. Ramazan ayını bir fırsat bilmek, ancak bu fırsatı sadece bir ay ile sınırlı tutmayarak diğer on bir ay da taşımak gerekir. Bu yüzden Ramazan bir anlamda yenileme ayıdır. Kötü düşüncelerden arınma, sevgi ve barış ortamını hazırlama, kuşatıcı ve birleştirici olma ayıdır. Ardımızda bıraktığımız günlerin muhasebesini yapma, davranış ve eylemlerimizi düzenleme hayatımızın amacına yönelik hedeflerimizi gözden geçirme ayıdır.

Ramazan; iyiliği yayma, sosyal sorumlulukların bir parçası olma ve çevremize karşı duyarlı olma ayıdır. Cami inşa etmeye çalıştığımız kadar insan inşa etmeye, Kur’an-ı güzel sesle okumaya çalıştığımız kadar Kur’an-ı en güzel şekilde anlayarak yaşamaya ve şekilcilikten uzaklaşarak öze dönebilmek esas amacımız olmalıdır.

Ramazan, bize maddi temizlikle koşullanmış aklımızı, gerçek temizliğin insana zıt ve hakikate aykırı düşünce ve ahlaktan arınmak olabileceğini hatırlatır. Unvan ve statülere aşina zihnimiz kimliğimizin daha derin bir insanlıkta bulunabileceğini fark eder. Evrensel bir insan olarak kendimizi yeniden keşfetmemizin kapılarını açar bize on bir ayın sultanı!

Mahalle aralarında, bir iş yerinde, yerin altındaki maden ocaklarında veya memleketini bekleyen askerlerce sınır boylarında kurulan bereketli sofralarda fark ederiz ki; insan, bütün insanlığın bir parçasıdır ve kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur.

Yazımı eski diyanet işleri başkanı Prof. Ali Bardakoğlu’nun sözleriyle bitirmek istiyorum: “Kur’an-ı Kerim’in bize verdiği öğütlere kulaklarımızı tıkadık ve kendi yanlışlarımıza kendimiz fetva verir olduk. Dini bilgi üretiminde metot kalmadı.

İslam alimlerinin gerçeklikle bağı koptu. Üçüncü, beşinci asırda yazılan kitaplarla insanlara dini anlattığımızı düşünemeyiz. 50 küsur İslam ülkesi var, paramparçayız. İslam barış dinidir, diyoruz ama kimseyi inandıramıyoruz. İslam dünyası bilgi, çalışma, üretme, temizlik, sosyal barış, sosyal adalet, insan hakları, çevre, özgürlükler, ötekinin hakkı gibi temel konularda mesafe almak zorunda. Sadece melankoli, menkıbe, gözyaşı, ötekileştirme ve öfkenin yer aldığı bir din anlatımı İslamofobiyi mahallemize indirecektir. Çocuklarımız, torunlarımız artık bunları görüyor, sorguluyor.”

Hepinize iyi hafta sonları, hayırlı Ramazanlar diliyorum sevgili Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.