Takip Et
  • 3 Mayıs 2019, Cuma

İSSİZLİK ve GÖÇ SORUNU

Ülkemizde işsizlik hat safhada… İşsizlik %10’ların üzerinde, işsiz sayısı 8 milyona ulaşmış durumda. Hükümet bu konuda hiçbir önlem alamıyor. Bir de üstelik ülkemizi adeta içerden abluka altına alan sığınmacılar başımıza bela oldu. Onların sayısı da milyonlarla ölçülüyor. Suriye başta olmak üzere 72 ülkeden akın akın gelenler… Pakistan, Bangladeş, Irak, İran, Afganistan, Azerbeycan, Somali, Toğo, Nijerya, Kırgızistan, Türkmenistan... Sayın sayabildiğiniz kadar! Türk vatandaşları iş bulamazken, aç gezerken, işsizlerin sayısı milyonlarla ifade edilirken bunlar acaba Türkiye’ye niçin gelir ki? İş derseniz zaten yok! Çoğu kaçak çalışıyor. İnşaatlarda, özellikle tekstil ve çeşitli sektörlerde sigortasız, sadece karın tokluğuna yaşanan sefil hayatlar... Polis kayıtları onlarla dolu! Her türlü suça karışmış durumdalar. Suriyeliler son iki yılda 4200 yaralama, 600 taciz, tecavüz olay gerçekleştirmişler ve maalesef 120 Türk vatandaşını öldürmüşler. Cumhurbaşkanı ülkemizdeki Suriyeliler için, “Biz onların eline bırakmadan valilerimiz yoluyla aynen yedirmeye, içirmeye, giydirmeye devam edeceğiz” Diyor. İyi de seçim öncesi; “Seçimin ardından misafirlerimizin tamamının evlerine dönmelerini sağlamayı hedefliyoruz” demişti. Bilemedim şimdi!

AKP başkan vekillerinden bir zat partisinin grup toplantısında önemli formülü anlattı: “Asgari ücretle geçinen beş kişilik bir ailenin günde üç öğün çay-simit tükettiğinde ceplerinde kalan tam 1120 TL… Simit ve çayı nereden 1 TL’ye alıyorsa? Yeter de artar bu vatandaşa!

Kendi vatandaşın simit yesin, Suriyeliler yedirmeye, içirilmeye, giydirilmeye hatta nargileye devam etsin. Kendi vatandaşından en az 70 TL Genel Sağlık Sigortası (GSS) ücreti al, Suriyeliler hastanelere bedava gitsin! Bizim suçumuz ne ki? Dışişleri Bakanı açıkladı; “Bugüne kadar Türkiye’de yaşayan Suriyelilere 37 milyar dolar harcadık. Türkiye’de her gün 300 Suriyeli dünyaya geliyor. Son 7-8 yılda Türkiye’de 400 bin Suriyeli doğdu!” Hastaneler ücretsiz olunca… Sahi kimin 37 milyar dolar olan bu para? Devletin kendi parası olmadığına göre, belli ki fatura ödenmiş bizim vergilerle...

Vergiyi tabana yaymaya devam mı? Hazır mıyız daha da fakirleşmeye? Harcadığımız para Merkez Bankası rezervlerinden fazla… Merkez Bankası, rezervlerinde 28 milyar doları olduğunu açıklıyor. Yabancı yatırımcılar bu söze güvenmiyorlar. “En fazla 16 milyar dolarınız kaldı” diye iddia ediyorlar. Harcadığımız para her iki durumda da rezervlerimizden fazla… İşin açıkçası ben inanmıyorum o kadar para harcandığına! Öyle olsa 4 milyon Suriyeli’den her birinin elinde 54 bin lira para olmalı… Bence Suriyeliler için harcanan para, giden paranın kamuflajı...

Bu ülkede insanlarımız aç, öğretmenler kadro alamıyor, işe atanamıyor. Millet üç kuruş ucuza soğan, patates almak için kuyruklarda sefilleri oynuyor. Ülkede resmi genç işsizliği %26,7’ye geldi. Para yok diye kıdem tazminatlarına bile göz dikildi… Suriyelilerin yaşaması gereken yer Suriye olmalıdır. Gelen gitmiyor, acep nedendir? Pardon bayramlarda tatile gidiyor, bumerang gibi geri geliyorlar. Kimin parasını kim yiyor? Sahi belediye bütçelerinden yardım alıp milyonlar aktarılan vakıflar, dernekler ne iş yapıyor? İstanbul Belediyesi’nden 16 milyon yardım alan Okçular Vakfı, sanırsınız ki gidip geri alacak Mohaç’ı…

Misafirperverlik de bir yere kadar! Bu ülkede insanlar aç yaşıyor. Senin başkan vekilin simit-çay hesabı yapıp millete akıl veriyor! Sen hala yedirip, içirip, giydirmekten bahsediyorsun... Geri gönderilme zamanı çoktan geldi de geçiyor!

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabataş Lisesi’nde yaptığı konuşmada “Vatan sevgisini, Suriyeli çocuğun gözlerinden öğreneceksiniz” diyerek vatanseverliği ile dünyaya örnek olan Türk milletini hüzne boğdu. Ben de, vatan sevgisini Suriyeli çocuktan öğrenmemiş bir vatansever olarak, şahsım ve vatan sevgisini Suriyelilerden öğrenmeyen şerefli Türk Milleti adına cevap verme gereği hissettim. Biz vatanseverliği 40 çerisiyle birlikte öleceğini bile bile Çin Sarayına saldıran Kürşad’dan öğrendik. “Benden her şeyimi isteyin fakat toprağımı istemeyin vermem, veremem” diye Mete Han’dan öğrendik.

“Ya İstiklal Ya Ölüm” diyen ve vatani için 7 düvelle savaş açan Mustafa Kemal Atatürk’ten ve kahraman mehmetçikten öğrendik. Çanakkale Harbi’nde savaşan ve şehit düşen 15’liklerden öğrendik.

Vatanseverlik, Türk’ün tarifidir. Biz “Ya vatan ya ölüm” diyenleriz. Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, kaçmaktansa ölmeyi tercih edenler Türkiye Cumhuriyetini kuranlarız. Vatanseverliği, savaşmaktan kaçıp ta başka topraklara sığınan Suriyelilerden öğrenecek değiliz. Bu böyle bilinsin…

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları... (SERCAN ÖRÜN)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.