Takip Et
  • 9 Şubat 2018, Cuma

KARİZMALAR ÇİZİLİRKEN!

Ünlü bilim adamı Albert Einstein’in güzel bir sözü var: “Sürekli aynı yöntemleri uygulayarak farklı bir sonuca ulaşacaklarını zannedenler aptallardır.”

CHP’nin kurultayından söz ediyorum. Beyler bir kurultay yaptılar hepsinin karizması aynı anda kestane çizer gibi çizildi. 1081 imza alıp 790 oyda kalan Kılıçdaroğlu, 165 imzasının 49’u mükerrer çıkan Muharrem İnce, basit bir çözümü dallandırıp ayyuka çıkaran Divan Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve divan üyeleri, 8 seçim kaybeden 9’uncusunu kaybedeceği şimdiden belli olan Kılıçdaroğlu’nu yeniden seçen delegeler hep birden karizmalarını yerle bir ettiler.

15 yıldır hep söylüyorum ve bundan sonra da devam edeceğim söylemeye: AKP’nin seçimleri kazanmasındaki en büyük pay CHP’nin beceriksizliğidir.

Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğunda oturduğu semtin adını öğrenememiş, Kağıthane semtine Kağıttepe diye diye ortalıklarda dolaşmıştır. 2010 anayasa referandumunda oy diye tüm Türkiye’yi dolaşmış sonra kendisi oy kullanamamıştır.

“Bana futbolu Lefter sevdirdi. Kendisi çok iyi bir kaleciydi.” diyerek futbol bilgisinin ne kadar derin olduğunu halka göstermiştir.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ismini kendinin de bir türlü söyleyemediği, İstiklal Marşı’nın sözlerini ve mısralarını tanımayan Osmanlı artığı birini aday göstererek Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda kazanmasını sağlamıştır. AKP 2023-2053-2071 tarihlerini söylemlerinde kullanırken Kılıçdaroğlu yeni Ekmeleddinler bulma arayışındadır. Bugüne kadar 35 olağan 18 de olağanüstü kurultay yapmış bir partinin 54. kez yaptığı bir organizasyon ancak bu kadar amatörce olabilirdi!

Kurultay divanından tutun da mükerrer oy skandalına, ismi her geçtiğinde coşkuyla alkışlanan Bülent Ecevit’in eşine bir telefonla davetini çok gören CHP Genel Merkezi’ne tepkisini kurultaya gelmeyerek gösteren Rahşan Hanım ve kendisine yer bulamayıp kurultayı terk eden eski bakan ve başkanlardan Hikmet Çetin gibi kişilere yapılanlar… Bu partide Mustafa Kemal’in askerleriyiz sözüne karşı çıkan Canan Kaftancıoğlu’nun ne işi var? Bu partide Amerikan ajanı olduğu iddia edilen, HDP’ye yakınlığı bilinen Sezgin Tanrıkulu’nun işi ne? Bu partide Atatürk’ten “kefere” diye bahseden Mehmet Bekaroğlu’nun işi ne?

Delegelerinden 1081 imza alıp 790 oyda kalan bir genel başkan halktan nasıl oy alacak?

Sönük, heyecansız bir kurultay. Kılıçdaroğlu dahil tam dört tane genel başkan adayı vardı. Adaylardan ikisi kurultayda yarışabilmek için delegelerden yeterli imza toplayamayınca genel başkan seçimine giremeden saf dışı kaldılar.

Genel başkanlık yarışı Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce arasında geçti. Bakmayın yarış dediğime, ortada öyle pek heyecan da yoktu. İnce’nin aday olacağı ancak seçilemeyeceği kurultaydan çok önce belliydi. Değil Muharrem İnce Kılıçdaroğlu’nun karşısına kim aday olsa sonuç değişmezdi. Çünkü Türkiye’de siyaset genel başkandan yana. Bir kere genel başkan seçildiğinizde artık siz istemedikçe veya kasetiniz filan çıkmadıkça kimse sizi yerinden edemez. Hatırlayalım; bundan sekiz yıl önce başladı Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık hikayesi. Sekiz yıldır girdiği her seçimi kaybetmesine karşın koltuktan indirilemiyor.

Tıpkı kendinden önceki genel başkan Deniz Baykal gibi. Baykal da ilk 1992’de genel başkan seçilmişti. 1999’da partisi baraj altında kalınca kendi isteğiyle istifa etmişti. Ancak 2000 yılında tekrar genel başkan olmuştu. 2010 yılına kadar yani kaset olayı patlak verinceye kadar onu da kimse indirememişti.

Sonra bir kaset çıktı, Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi ama değişen hiçbir şey olmadı. Çünkü Türkiye’de değişmez sistem böyle işler. Genel başkan teşkilatları yukarıdan aşağıya şekillendirir, kendi adamlarını kilit görevlere getirir, delege listesini kendi eş, dost, akrabalarından oluşturur. Sonra bir komplo ile siyaset kirlenmedikçe genel başkalıktan ayrılmaz. Kurultay’da rakamlar da bir garip…

Rakamlar bazen bizi yanıltır, bazen de kelimelerle anlatılamayacak hakikatleri kolayca anlatır. CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığına imza veren 1081 delegeden 790 tanesi Kılıçdaroğlu’na oy vermiş. Toplamda 291 delege Kılıçdaroğlu’nu desteklemese, kurultayda ona oy vermese de korkusundan adaylık dilekçesini imzalamış. Muharrem İnce’nin adaylık dilekçesini de 165 delege imzalarken, seçimde kendisine 447 oy çıkmış yani 282 delege de gönlü İnce’den yana olmasına rağmen onun adaylık dilekçesine imza vermekten çekinmiş. Zaten Kılıçdaroğlu’na imza verip oy vermeyenlerin sayısı (291) ile İnce’ye imza vermeyip oy verenlerin sayısı (282) aşağı yukarı örtüşüyor.

Kemal Kılıçdaroğlu da 2019’da iktidara gelme hayalleri kuruyor. İktidara gelebilmenin, kurultayda delegelerin oylarıyla genel başkan olabilmek kadar kolay olmadığını kendisi de bal gibi biliyor.

Toplam 1226 kurultay delegesinin yaklaşık 300 tanesi, aşağı yukarı dörtte biri, korkudan oyunun rengini açıklayamıyor. Ama… Kılıçdaroğlu demokrat, adil, barışçı. Yerseniz… Siz daha çok AKP’yi alkışlarsınız başarılı oldukları için değil, CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun şaşkınlıkları için…

Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.